Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '14

 
Kategori
Öykü
 

Kayıp çocuk (bölüm 3)

Kayıp çocuk (bölüm 3)
 

Bir kuyumcunun önünde konulmuş sandalyede yarı baygın oturan Zehra duyduğu bir sesle irkildi. Dikkatle dinleyince bunun bir anons olduğunu farketti.

Bütün Kapalıçarşıya yayılan bu anonsta tok bir erkek sesi' 5 yaşlarında kırmızı elbiseli, başında ekose kurdele olan bir kız çocuğunun kayıp olduğunu, görenlerin insaniyet namına 305 numaradaki ..... kuyumcusuna getirmesi ' ni rica ediyordu.

Bir anda bu aranan çocuğun kendi kızı olduğunu anladı genç. kadın. Anlamadığı çocuğun tarifini nasıl bu kadar detaylı bildiği idi anons yapan kişinin. Sonra düşününce biraz evvel kendisine sorulan sorular aklına geldi. Hakikaten biraz evvel bir kadın ona gelip çocuğun giysisini, saçını, yaşını falan sormuş, Zehra da bu saçma sorular neden soruluyor diye düşünmüştü.

Tam bu sırada yanında hala ağlayan Fulya'yı gördü. Elini uzattı kızın saçını okşadı ve 'Kardeşin bulunacak, merak etme .'diye fısıldadı.Fulya için güçlü olmak , hiç değilse güçlü görünmek zorunda idi.

Dakikalar geçmek bilmiyordu.Etrafındaki insan kalabalığı umutsuz bekleyişten sıkılmış yavaş yavaş dağılmaya başlamıştı.Ateş düştüğü yeri yakardı. Onlara ne idi. Çocuğu kaybolan, belki de bir daha onu göremeyecek olan kendisiydi.

Hem çocuğununun kaybı, hem de akşam eşine ne söyleyeceği içini ateş gibi yakıyordu. En iyisi polise gitmekti.

Zehra Polise gitmeyi düşünürken tekrarlayan anonsu duydu. Anons devamlı okunuyordu. Kapalıçarşının gizemli uğultusunda çınlıyordu adeta kızının kayıp haberi.

Geçmek bilmeyen dakikalar, dakikalar.....

Zehra artık bitkindi. Umudu gittikçe azalıyordu. Kızını bir daha göremeyecekti. Bu düşünce kafasında gittikçe büyüyordu.

Birden karşısında gördüğü resmi yaşamı boyunca hiç unutmadı genç kadın. Gençten bir hamal, sırtında yük koymek için semeri karşıdan geliyordu. Bir küçük kızın elinden tutmuş gelen adamın görüntüsü gerçekten görülmeye değerdi. Zehra hamalın yanında elini tutmuş hoplayarak gelen küçük kızı görünce 'Jale 'diye bağırdı. O anda hamalın elini bırakan Jale koşup annesine sarıldı. Kuyumcunun önünde Zehra ile bekleyen esnaf ve kalabalık hamalın etrafını sardı. Hamal 'Nuriosmaniye kapısından çıkarken küçük kızı gördüm. O yaşta bir çocuğun yalnız olması bana garip geldi. Bizim köyde bu kadar çocuklar yalnız sokağa bırakılmaz. Birden hoperlörden sesi duydum. Baktım aranan çocuk bu. Tuttum elinden getirdim.'diyordu.

Zehra yaşamının en mutlu dakikalarını yaşıyordu. Herkes hamala teşekkür ederken genç kadın çantasına sarıldı. Bilezik almak için eşinin verdiği parayı çıkarttı ve yaşamını akşama kadar yük taşımakla kazanan hamalın eline tutuşturmak istedi. Hamal büyük bir inatla bu parayı red etti. O anonsta dendiği gibi insaniyet namına çocuğu annesine getirmişti. 'İnsaniyet ölmedi daha Abla'diyen hamal acele olay yerinden uzaklaştı.

Zehra iki çocuğunun elinden tutup evine dönerken bilezik alamadığını fakat çok büyük bir yaşam dersi aldığını düşündü içinden.

Şu ana kadar sizin bir öykü olarak okuduğunuz bu olay tam 60 yıl önce İstanbul'da yaşanmış bir gerçek olaydır.

O zaman insaniyet ve insanlar vardı......

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..