- Kategori
- Psikoloji
Kendiliğin Cesareti
Söylediklerimize, davranışlarımıza inanıyorsak, çevremizin
fikirleriyle uyuşmuyorsa da bildiğimiz yoldan şaşmıyorsak, böylesi cesaret işidir...
Öncelikle, kendi doğrularını savunan insanlar yalnız kalabilirler. Halbuki
insanların en önemli ihtiyaçlarından birisi bir gruba, topluluğa ait
olmaktır. Özgüveni yüksek bireyler bundan korkmazlar, bazen ait olmamayı
göze alabilirler, acı da çekseler...O acıyla ancak, kendi değer ve
inançlarına bağlı kaldıkları bilinciyle baş ederler. Çünkü en yüksek nokta
kendini gerçekleştirebilmektir yaşamda...Bu amaca ulaşmak zorluklarla
mücadeleden geçer. Bu gerçeği çok güzel sözlere döken La Fontaine: "Hiçbir
zafere çiçekli yollardan gidilmez", der.
J.B. Conont ise risk almanın gelişme için önemini: "Kaplumbağaya dikkat et.
Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor," diyerek ifade eder.
Evet, biz de zaman zaman kabuğumuzdan dışarı çıkıp biraz maceracı davransak
ne güzel olur!...,Bazen çevremizde görürüz, akıllı, donanımlı bir insan
ama hep o fasit dairenin içinde dönüp duruyor, çünkü kolay ve rahat
geliyor. Sonra hiçbir yere varamadığından şikayet ediyor...Yazık ki konfor
alanının dışına çıkmadan yaşanan hayat, hakkıyla yaşanmış sayılmaz. Hep
aynı davranış biçimini sürdürenler, aynı sonuçları alırlar haliyle...
Proaktif, deneysel davranış biçimleri değişim ve gelişimin temel
taşlarıdır. Yani her zaman hareket ettiğimiz gibi hareket etmemek, farklı
tavırlar, yollar denemek...Bir yerde kabuğumuzdan çıkıp, hatta o kabuğu
kırıp, alışkanlıklarımızı değiştirebilirsek amaçladığımız hedeflere doğru
gidebiliriz. Yolumuzu değerlerimiz ve inançlarımız doğrultusunda çizebiliriz. Belki
önce minik adımlarla, ama olsun, cesaretin ışığıyla...