Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '12

 
Kategori
Anılar
 

Kendimizi saraylarda hissettiren kahve ikramı

Kendimizi saraylarda hissettiren kahve ikramı
 

31 Mayıs 2010 sabahı Burcu Göker, Eric Jenkins, bizler yani Burcu'nun annesi, babası ve dostları Eskişehir Belediyesi konuk evinde güneşli harika bir Eskişehir sabahına büyük bir mutlulukla uyandık. Bugün konser günü idi. Akşam 20.30 da Engin Orbey Sahnesinde Eskişehirli Müzik dostları ile buluşacak Burcu ve Eric kadar biz de çok heyecanlı idik.

Ama konserden önce gündüz bir gün önce yarım bıraktığımız Eskişehir gezimizi tamamlayacaktık. Zira konserin ertesi günü İstanbul'a dönmek zorunda idik. Aramızda çalışan ve sırf bu konser için işyerlerinden izin almış dostlarımız olduğu gibi, Eric de Amerika'ya dönmek zorunda idi. O sabah gene daha önceden sırf bu gezi için ayarladığımız midibüsümüz tam saatinde geldi. Bu sefer ilk durağımız Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları müzesi idi. Çok eski bir Eskişehir evinin restore edilemsi sonucu oluşturulan bu müze 2007 yılından bu yana cam sanatlarının çok eşsiz örneklerını sergilemesinin yanısıra, yöresel giysi sergisi ile de gezenleri büyülüyor. Geniş bir avlu ve bu avluda yer alan şadırvanı ile bizi bir zamanların efsunlu yaşamına götüren bu ev gez gez bitmiyordu. Bir çok odası, yaşam alanları olan bu evde sanırım çok kalabalık aileler ikamet etmişler. Bu müze evde dikkatimizi alt kattaki konferans salonu çekti. Hatta Burcu eğer piyano olsa burada bir mini konser vermek isterim, dedi.

Cam müzesinde yorulan bizler Odun pazarı evlerinin girişinde bir kahve molası vermek istedik. İnanılmaz bir kahve ikramı bizi bekliyordu. Harika bir bakır tepsi içinde gelen kahve servisi o kadar büyüleyici idi ki resmini bu yazıma eklemek istedim. Kendimizi saraylarda hissetmemizi sağlayan bu ikramda kahvenin yanısıra şerbet, lokum da yer alıyordu. Odun Pazarı evlerinde yaptığımız gezinin sonucunda hepimiz acıkmış öğle yemeği saati de gelmişti.

Artık Eskişehir'in çok ünlü çiğ böreğini yeme zamanı gelmişti. Bugüne kadar bir çok yerde çiğ börek yedim. Hatta yıllar önce bir zamanlar Konya'da eşimin yedeksubaylık görevi  sırasında benim Konya Yapı Kredi bankasında beraber çalıştığım arkadaşım Yılmaz Eskişehirli idi. Biz sık sık Yılmaz'in annesi tarafından yemeye çağrılıyor ve onun yaptığı harika çiği börekleri yiyorduk. Ama 31 Mayıs  günü ya çok acıkmıştık veya hakikaten yapılan çiği börek çok farklı ve güzeldi. Zira o güne kadar yediğim en güzel çiğ börekti. Dostlarım da aynı fikirde idiler  ki herkes normal yiyebileceğinin iki mislini yedi.

Yemekten sonra Burcu ve Eric akşamki konser provası için konser salonuna giitiler. Biz ise gezimize kaldığımız yerden devam ettik. Eskişehir Belediyesinin yeni inşa edilmiş Kültür sarayı yolumuzun üstünde olduğu için önce orayı gezdik.Dostlarımız binaya o kadar hayran oldular ki Burcu niye burada konser vermiyor diye epey gönül koydular. Umarım bir gün Burcu ve Eric  o görkemli binada da bir konser verirler.

Şimdi sırada Eskişehir'in meşhur parkı vardı. İçinde yapay plaji, Aşk adası ile Eskişehirlilere harika bir mesire yeri imkanı tanıyan bu büyük park gerçekten çok güzeldi. Bizim gibi birçok kişi parkı geziyordu. Öğrenciler neşe içinde parkta güneşli günün tadını çıkarıyordu.

Park gezimiz  bizi oldukça yormuştu. Parkın içindeki kafede çaylarımızı içerken artık Konuk evine dönmeye ve akşam konseri için hazırlanmaya karar verdik. Bizler Burcu'nun davetlileri idik ve onu temsil ettiğimiz için konserde çok bakımlı ve şık olmak zorunda idik.

Hakikaten  o gece Konserde bize ayrılan ilk sıralarda yerlerimizi aldığımız zaman herkes çok şık ve bakımlı idi. Mis gibi parfüm kokuları arasında aklıma birden çocukluğumda gittiğim tiyatrolar geldi. Parfüm kokuları arasında, son derece şık bey ve bayanların yer aldığı o salonlarda tiyatro seyrederken kendimi asil hissederdim. Aynı hissi Fransa'da konser ve Opera salonlarında da hissettim. Ne yazık ki ülkemizde bazen konser salonlarında özensiz ve gündelik kıyafetlerle gelen dinleyicilere rastlıyorum. Biliyorum büyük şehirlerde ulaşım çok zor ve ancak kıt kanaat koner salonlarına yetişiyorlar ama o gece konsere gidiyoruz diye biraz daha özenli giyinip en azından bir deodorant veye kolonya sürebilirler.

O gece konserde olan çok ilginç ve beni çok etkileyen bir olayı bir sonraki yazımda anlatacağım.

 
Toplam blog
: 826
: 1068
Kayıt tarihi
: 26.04.11
 
 

Ben emekli bir iktisatçıyım. 21 yıldır bir sanatçı annesiyim. Küçük kızım klasik müziğe eğilim gö..