Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mart '12

 
Kategori
Söyleşi
 

Kendimle Röportaj

Kendimle Röportaj
 

FD: Bize biraz kendinden bahseder misin?

Fd: Yapma Allah aşkına, biraz yaratıcı ol. O kadar da Ayşe Arman röportajı okudun. Neyse, ben 23 yıllık bir adet Fatma. Matraks’a sevgiler.

FD: İş, güç ne durumdasın şu sıralar?

Fd: Eve yakın, iyi hoş, cumartesi pazar tatil, çok erken başlamıyor, çok geç bitmiyor, minibüsle gidip geliyorum. Bütün bildiğim bu.

FD: Minibüs demişken var mı komik şeyler?

Fd: Bir Çiçek Abbas olmasa da kendi tadında güzellikler yaşanıyor. Mesela bugün adam istediği ‘müsait’ yerde bırakmayan şoföre: Senin müsait yerin neresi? Diye sordu. Ovv çok sert!

FD: Minibüs yolculuğundan bahset biraz da.

Fd:  4 durak sonrası için biniyorum. Herkes gibi ‘müsait bir yerde inebilir miyim’ diyemiyorum, sanki ikimizin müsait yeri aynı değil. Onun yerine ‘kapıyı açar mısınız’ diyorum, daha ben kokuyor. Bazen tam ben biniyorum, teyzemin biri iniyor. Cup onun yerine oturuyorum. Yaşadığım mutluluk tartışılamaz. Bazen para üstü olan 100 kuruş yere düşüyor. Eğilip alsam mı bu kalabalıkta, acaba biri alır mı, almaya kalkışsam cimri derler mi, almasam yuh bir parasına sahip çıkmıyor diye düşünürler mi diye aklımdan geçirirken ineceğim durağa geliyorum.

FD: Haha, o pis durum hepimizde var.

Fd: Sorma ya, hele ki şoförün yanında ayakta dikiliyorsan işin yaş. Tüm paraların şoföre ulaşması için son iletici sensin. Birileri almak istemeyebilir, ama senin öyle bir şansın yok. O parayı şoföre uzatacaksın. Tamam o dert değil zaten, işine gelmiyorsa git taksiye bin (İETT açılımına sevgiler). Ama adam yola bakıyor, bir sağa bir sola bakıyor, bir türlü elindeki parayı veremiyorsun. Trafik oluyor, minibüsü sıkıştırıyorlar, arkadan insanlar para üstünü bekliyor. Yaşadığım paradoks anlatılmaz, yaşanır.

FD: :)

Fd: :) ( Burada karşılıklı gülüşmeler, eğlenceli dakikalar yaşanıyor.)

FD: Hadi hadi Hırvatistan’a gelelim.

Fd: Ama insanlar bıktı bundan ve de benden. Bir yer görmüş ve sanki tüm dünyayı hatim etmiş gibi bir halim var.

FD: Aynen öyle, ama benimle hiç konuşmadın bunu. Ne oldu, nasıl gittin oraya, ne vesile oldu?

Fd: Ciddi misin, oysa ki en büyük yardımcım sendin. Her şey Mayıs ayında başladı. Hayalimdeki Yolculuk yarışması ile hayalimdeki yolculuğu anlattım. Kısa film yaptım Barış’la.

FD: Fatma İrlandaya Gitsin kısa filmin adı değil mi?

Fd: Hiç de bir şey kaçmıyor senden. Hıhı, youtube’dan izleyebilirsin. Çekerken tüm Difot yanımdaydı, herkes izledi, herkes oy verdi bana. Puanlar toplandı, ama jüri için yeterli olmadı. Gidiş dönüş bedava uçak bileti kaldı bana, iyi ki de öyle oldu.

FD: Neden?

Fd: Çünkü tek başıma gittim, kendimi buldum, cesaretim arttı, ve işte istedin, başardın ve de oldu Fatma felsefesine büründüm. Evet çok istemek belki yeterli olmuyor, belki Ankara’da dayın olması gerekiyor ama kendi imkanlarımla yapabileceğimin en iyisini yaptım. Para biriktirdim, türlü işlerde çalıştım. Ve ordaydım, Zagreb havaalanında pasaport kontrolcüsünün önünde yarım yamalak İngilizcem ile bir saat durumumu anlatmaya çalıştım. Fatma bu muydu, o kadar uğraştın, ettin burada kaldın, gerisin geri Türkiye’ye mi döneceksin diye geçirdim aklımdan, her şey film şeridi gibi geçti aklımdan.

FD: Ama öyle olmadı.

Fd: Evet. Biraz uğraştırdı ama sonunda Zagreb sokaklarındaydım. Harika zaman geçirdim, dolu dolu her anımı değerlendirdim. Split’e gittim hem de yataklı trenle. Alman bir arkadaşım oldu, onu çok sevdim.

FD: Peki hangi görüntü kaldı aklında?

Fd: Gitmeden önce blogları okudum, nereleri gezmeliyim, ne yemeliyim. Genel bilgiler için. Birisi Maksimir Park’tan bahsediyordu. Zagreb’te tramvay ile yarım saat uzaklıkta bir yer. Aklıma kazıdım, ve ikinci gün gittim. Her şey, her yer o kadar güzeldi ki… Victoria döneminde sarayın bahçesinde dolanıyordum. Üzerimde uzun, kabarık, romantik akımın piri bir elbise, başımda şapkam, saçlarım lüle lüle, gölde kuğular, her taraf yemyeşil. Bir de Split sokakları. Daracık sokaklarda bir pencereden diğerine asılan çamaşırlar, Diocletian Sarayı, mutlu gülen insanlar, tarih kokan bir şehir. Muhteşemdi. O anlarımı ne Venedik’e ne de Floransa’ya değişebilirdim.

FD: Bugünlerde planın ne hayattan?

Fd: Biraz sır bu. Ama önümüzdeki bir yıl için bir şeyler kafamda, sonrasını düşünmüyorum hiç. Çünkü düşlediğim şeyleri yaparsam, yapabilirsem istemek başarmanın yarısıdır felsefemi kanıtlamış olacağım.

FD: Tüm güzellikler seninle olsun.

Fd: Çok teşekkür ederim, çok tatlısın.

FD: Dimi, öyleyim.

Fd: Valla öylesin, hep mi böyleydin sen? (Yazar burada kendisiyle sevişiyor, kamera koltuğun arkasından yavaş yavaş yere iniyor.)

 

 
Toplam blog
: 3
: 679
Kayıt tarihi
: 20.01.12
 
 

Şu an hayattan ne istediğini bilemeyen ama istemek başarmanın yarısıdır öss felsefesini benimsemi..