Kılıçdaroğlu nerede?

Kılıçdaroğlu İstanbul’da yoğun programını sürdürerek önce 1. Bölge’de partisinin seçim koordinasyon merkezinin (Bostancı) açılışını, daha sonra da (saat 13.30 da) Ataşehir Belediyesi Mustafa Kemal Mahallesi, Deniz Gezmiş Parkı'nın açılışını yaptı. Her iki açılışta da yoğun bir katılım vardı. 

Halk onun geçiş güzergâhlarına dökülmüş, konuşma yapacağı alana yığılma olmuştu. 

Her iki tarafta da geçen hafta neden gelemediğini anlattı ve “Kendi yaşamımı halkın çıkarları için adamaya hazırım" diye konuştu. (Bravo Sayın genel başkan helal olsun sana.) 

Halka hitaben yaptığı konuşmasında, 13 Haziran'da kimsenin telefonunun dinlenmeyeceğini, kapıyı polisin değil sütçünün çalacağını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Biz yargıya müdahale etmiyoruz, yargı da bize müdahale etmesin" sözlerini hatırlatarak ; 

"13 Haziran'da yargıyı tarafsız ve bağımsız kılacağız. 

Siyasal mahkemelere son vereceğiz. Özel yetkili mahkemeleri tümüyle tarihe gömeceğiz" dedi. 

Kılıçdaroğlu, YGS’ de yaşananların bir garabet olduğundan bahisle iktidarı eleştirdi ve Türkiye’yi iyi yönetemediklerini söyledi. 

"Çocuklarımızın durumuna bakın. Çocuğumuzu aldık, okuttuk, liseyi bitirdi, kurslara gönderdik, boğazımızdan kestik, çocuklarımızı okuttuk. Sınava giriyorlar, birileri malı götürüyor. Ne diyor Başbakan? Diyor ki; 'Çıraklık dönemiydi, kalfalık dönemini geçtik, şimdi ustalık dönemine geldik'. Ustaya bak. YGS’ de yaptığına bakın. Bunların ustalık dönemi, malı ince götürme dönemidir. Unutmayın sakın bunu. Bunların bir sloganı vardı; 'Büyük düşünün'. Ne demekti o? 'Büyük götürün' demekti. Çünkü küçük işler bunlara yaramıyor. Büyük götürecekler bunlar. Allah'ın izniyle, 12 Haziran'da kim büyük götürüyormuş, göstereceğiz." dedi. 

Konuşması gayet net ve açıktı. Halkın ona ne kadar güvendiği, sevdiği belli oluyordu. Geçen hafta saat 12 de geleceği söylenen Kılıçdaroğlu’nun kayınbabasının vefat haberi bile o müthiş kalabalığı dağıtmamış, saat 16:00’a kadar parkın çevresinden kimse ayrılmak istememişti. 

Kılıçdaroğlu, “En hazırlıklı parti biziz. Bunu sakın unutmayın. Projeleri olan tek parti biziz. Türkiye’nin sorunlarını çözme konusunda kararlı olan tek parti biziz. Cebini değil halkını düşünen tek parti biziz.” Dediğinde başbakan Kılıçdaroğlu sloganları yeri göğü inletiyordu. 

Kılıçdaroğlu, aile sigortasıyla yoksul ailelerin banka hesabına her ay 600 lira yatıracaklarını, CHP’yi artık halkın partisi yapacaklarını tekrarladı. 

“Size sözümüz var. Cumhuriyet Halk Partisi’ni halkla buluşturacağız. Halkın partisi olacak artık Cumhuriyet Halk Partisi. Onun için diyoruz ki yeni Cumhuriyet Halk Partisi, halkıyla kucaklaşan Cumhuriyet Halk Partisi. Bunu istiyoruz. Sizin derdiniz bizim derdimiz olacaktır.” dedi. 

Kendisinin 16 saat çalıştığını söyleyerek “Benim sizden bir isteğim var. Ben 16 saat çalışıyorum, sizlerden 24 saat çalışmanızı istiyorum. Halkımız için çalışacağız. Çocuklarımız, torunlarımız, kadın-erkek eşitliğini sağlamak için çalışacağız. Mücadeleyi sonuna kadar götüreceğiz. Tek tarih var önümüzde. 12 Haziran. 13’nde Türkiye aydınlığa uyanmalı.” Dediği zaman inanın yer yerinden oynadı adeta. 

Kılıçdaroğlu bu sevgiyi anasının ak sütü gibi hak ediyor. 

Şimdiye kadar hiçbir partinin genel başkanının çalışmadığı kadar çalışıyor, ter döküyor. 

Kılıçdaroğlu nerede dersek: 

Bugün buradaysa yarına kalmadan akşam başka bir tarafta olduğunu duyuyoruz.. Hatta bir bakıyoruz batıda, bir bakıyoruz doğuda. Oradan oraya koşuşturup duruyor. 

Yorulmuyor, dinlenmeye vakit bulamıyor, her yerde halk ile kucaklaşıyor. İnanın sanki halk onu bağrına basmış. Kolay gelsin sevgili Kılıçdaroğlu. Kim ne derse desin, halkın umudu tek çaresi olmuşsun. Bunu seni izledikçe daha çok anlıyor ve gurur duyuyoruz.