Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '14

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Kilo vermek isteyenlere Haşimoto Amca'nın selamı var:)

Kilo vermek isteyenlere Haşimoto Amca'nın selamı var:)
 

Biliyorum çoğumuzun istediği "yeyip yeyip kilo almamak". Ama nerdeee? Sizin kaç katınız abur cubur yemesine rağmen hala "tüy siklet" ortada gezinen birkaç tanıdığınız olmuştur belki... Biz onlara tek kelimeyle "gıcık" diyoruz:) Siz bugün böyle olduklarına bakmayın, o şekilde yemeye devam ettikçe biraz yaşlandıklarında tekrar görüşelim bakalım kimmiş "tombik"?
 


Efendim ben de küçükken şişman insanları anlayamazdım, "Yahu bu kadar kilo almanın manası ne? Baktın şişmanlıyorsun, biraz boğazını tutarsın, hemen verirsin fazlalıklarını nedir yani?" diye düşünürdüm, ama ne zamanki o edepsiz 30 yaşını geçtim, daha doğum günü mumlarını üfleyip, virajı döndüğüm andan itibaren rahatsızlıklar ve metabolizmada yavaşlamalar bir anda iyice tavan yaptı sanki. Bu nası bir yaş dönümüyse, tuhaf bir şekilde bölgesel de olsa yağlanmalar baş göstermeye başlıyor bir anda... Tanıdık geldi mi bu anlattıklarım size de? :)



O güne kadar hastalık bilmeyen ben, bir anda "Hipoglisemi" diye bir şey öğrendim. Yemek aralarını çok açınca, sonra bir şey yediğimde şeker seviyemin yükselmesi gerekirken, önce hızlıca çıkıp, sonra aniden düşmesi ile yaşanan sarsıcı durum olarak en basit şekliyle tanımlayabileceğim bu rahatsızlık, meğersem aç kaldığımda yaşadığım baş dönmelerinin, gereksiz sinirlenmelerin ve uzunca açlıktan sonra yemek yediğimde başlayan uyku halimin baş sebebiymiş. Sık sık ama dengeli beslenmem gerekiyormuş. Ara öğünleri atlamamalıymışım.


Aman da aman. Başta biraz tırsıp uyguluyorsunuz ama biraz zaman geçince, hemen savsaklamaya başlıyorsunuz, "çok işim var, bu öğlen de yemek yemesem olmaz mı sanki" diye. Ama yok işte o öyle olmuyor. Başınız dönmeye, diliniz biraz peltekleşmeye başladığı anda panikleyip, bir anda kendinizi buzdolabının önünde bulmanız an meselesi.



Hayatımda bir kere gerçek manada diyet yaptım bi' 4-5 kilocuk vermek için bundan bir kaç yıl önce... Aynı anda eşim de diyet yapıyordu, beraber kilo vermek daha kolay oluyor bu tarz durumlarda diye ben de başladım onunla beraber. Zaten "biri yer, biri bakar" olmaz biliyorsunuz. O ilk hafta neredeyse 5 kilo kadar vermişken, benim tartıda birkaç yüz gramlık fark anca oluştu. Anladım ki erkeklerin metabolizması cidden çok daha hızlı çalışıyor. O esnada bunu doktoruma söylediğimde, "bir tiroidlerine bakalım" dedi ve ultrasonu boğazıma dayadığı anda, ne gördüyse artık, bir anda "Sizde Haşimoto" rahatsızlığı var" demesi bir oldu. "Amanın o da nasıl bir şey öyle" diye şok geçirdim tabi.



Sonra araştırıp ne olduğunu öğrendim ki bu da "otoimmün" bir rahatsızlıkmış, daha da fenası toplumda çok yaygınmış, daha da daha fenası ise "anne-kız hastalığı" diye geçiyor yani kadınlarda daha çok görülüyor ve genelde annesinde, teyzesinde filan varsa kızında da çıkıyor.

Ne olduğuna gelince... Hani normalde vücutta bir yerde bir problem olduğunda bağışıklık sistemimiz devreye girer ve onunla savaşmaya çalışır ya, işte "Hashimoto" isimli Japon bir profesör amcanın keşfetmesi sonucu onun adı verilen bu tiroid hastalığında ise, vücut kendi dokusu olan Tirodi bezini yanlışlıkla, yabancı bir doku yani, bir "düşman kuvveti" sanıp, onu yok etmek için uğraşıp duruyormuş. Bu sayede de ortaya tiroid hormonu yetmezliği çıkıyor doğal olarak... Genetik bir rahatsızlık olduğu kanıtlandığı için bana teşhis konulduğu andan itibaren, annemi de test yaptırması için zorladım, ama "yok benim bir şeyim" dedi durdu ve en sonunda ikna olduğunda, maalesef onda da çıktı.

Sinsi bir hastalık çünkü pek işaret vermiyor ama aslında yaşadığınız uykusuzluk, karamsarlık, içe kapanıklık, üşüme, çabuk yorulma, gün içinde uyuklama, ciltte-saçlarda kuruluk, diyet ve egzersize rağmen kilo verememe, çarpıntı, hazımsızlık gibi pek çok rahatsızlığın altında yatan sebep bu durum olabiliyor.



Etrafımda kim bu şikayetlerini ciddiye alıp bir kontrol ettirse, bakıyorum ki o da meğer haşimotoymuş. Adını söylemekte bile insanın zorlandığı bu rahatsızlık, hamilelikte önemli derecede düşük riski yarattığı için de, dikkatlice kontrol edilmesi ve uygun ilacın her gün düzenli şekilde alınması çok önemli. Ara ara testler yaptırarak aldığınız dozun size yeterli gelip gelmediğini kontrol ediyorsunuz. Başka da önemli bir külfeti yok insana.. Tedavisini aksatmadıktan sonra korkacak bir şey değil yani, merak etmeyin:) Ben aldığım ilaçla testlerimi normal seviyelere çektiğim andan itibaren, normal diyetime devam ederek, o istediğim 5 kiloyu güzelce verdim. Meğer sıkıntım buymuş, doktorumun benim diyet ve egzersize rağmen kilo verememe konusundaki yakınmalarıma kulak vermesi sayesinde sorunum anlaşılmış ve yapılan doğru tedaviyle de çözülmüş oldu.



Eğer siz de benzer bir durum yaşıyorsanız, her şeyi doğru yapmanıza rağmen, kilo vermekte yine de sorun yaşıyorsanız, bu konuyu ihmal etmeyin derim naçizane:)

Herkese sağlıklı günler dilerim:)

www.usengecsef.com
www.facebook.com/usengecsef
www.twitter.com/usengecsef
www.instagram.com/usengecsef

 
Toplam blog
: 230
: 5958
Kayıt tarihi
: 03.04.13
 
 

Öncelikle "Üşengeç Şef"e olan ilginiz için sizlere teşekkür ederim. "Şef" denilince aklınıza heme..