Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Aralık '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Kırık bacaklı çölün yağmura ihaneti

Kırık bacaklı çölün yağmura ihaneti
 

gözlerime diktiğin selviler kadar huzur doluydun..


Dedim ki:

göktaşlarımı dişledin dişledin şimdi de gidiyorum diyorsun

kapına getirip dövdüğüm kaç çocuk var biliyor musun

sonra birer birer düşürdüm kasıklarımdan hepsini

içimdeki ketum taşlara vura vura

cennet çizgisini kopararak sırtımdan

öyle geçtim ki ben sana

gidemezsin

Dedi ki:

sana varmak için bir aynanın önünde durup kendimi izlemiştim bir gece

çıplaktım ve sarhoş

anlamak istediğim bir şeye anlamsızca bakıyordum

kemiklerimi ve damarlarımı ve soluğumu görebiliyordum

işaretlerini topluyordum

işaretlerin etimde, işaretlerin damarlarımda

okuyabileceğin her yere yazıyorum

m

gökten aldığımı toprağa..

topraktan aldığımı avuçlarıma

inanç masallarına

unutulan hiç bir denizde oynaşmak istemiyorum artık

misk kokusu, ılık bir samur

akşamı terk edilen kapıları yaktığımız, daha önce hiç dokunmadığım bir şeye

dokunmak için, yanaklarına dökülmek için

i

Bekliyorum..

uğuldayan her şeyi duyumsuyorsun

sana bir hikaye yazıyorum şimdi

kırık bacaklı çölün yağmura ihaneti diye..*enkoyu

.....

Elimdeki bir vidasın.. Dübeli olmayan yerlerime, iki avucumla tüm gücümü vererek, nikotini bol ciğerlerim soluyarak, gözlerim akıtarak nehrini.. Sen'i yerleştirmeye çalışıyorum beynime, kalbime, ruhuma..

Dübelsiz bir aşk doğuyor içimde.. Titriyorsun her adımımda, avuçlarımı bir çeksem senden.. kaybedeceğim..

Seni, kaybetmek istemezken, bulmak da istemiyorum. Alıştığım ıssızlıkta kapım kilitli, tüm zenginliğim zihnimde.. Tüm vidaları söküp, yerine koyabiliyorken, kilitsiz bir kapı ürkütüyor tüm gecelerimi.. Şimdi ise..

Genişçe odamın içinde büyük kare sehpam, yanında üç filtreli ısıtıcımın en altı yanıyor, Cem Adrian fonda.. masa lambam aydınlatırken gündüzümü, gülkurusu perdem sıyrılmış pencerem açık.. Dışarıda çatı manzaraları, çarprazımda meraklı komşumuz Yıldız ve uzaklarda ışıl ışıl kent..

Ve sen.. ve ben..

diyor ve babama sarılmak istiyorum.. Artık inanıyorum.. zeytin ağaçların arasında toprağı eşeliyor, en sevdiği işi yapıyor.. ben uyurken gelip, o uyurken de ben çıkmış olacağım evden.. neden bencillik edeyim ki..

Artık inanıyorum.. ve inanmak kadar huzur veren Tanrı yok. Vidaları gevşetip sıkıyorum, atıp yeniden topluyorum. İnanç Tanrısı yanımda. İçimdeki savaşların hepsinde galip geliyorum..

Ve sen.. ve ben.. Sana ulaşmak uğruna geçtiğim yollarda kendimi buluyor, kendimi kaybediyorum..

İnanıyorum, yaşananlar sadece bir yanılsama..

.....ama neden ıslanıyor yanaklarım!

*enkoyu-onurorkunkara

 
Toplam blog
: 164
: 380
Kayıt tarihi
: 19.09.08
 
 

"Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım Gitmeye de kalmaya da… İkisi de aynı acı..