Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '10

 
Kategori
Deneme
 

Kısa kısa

Kısa kısa
 

Bir haftadaki çok kişilikli yapım


Burada olduğunu bilmek.. Çok eski ama aslında çok da yeni bir hastalık türü. Hayır, henüz hiçbir doktor keşfedemedi, sevgilerin neden iyileşmeyip öyle hastalıklı bir şekilde yıllarca sürdüğünü. Bir gün acemi bir cerrah elindeki neşterle kopardığı damardan bambaşka bir sıvı aktığını hissedecek, ne olduğunu anlayana kadar da hasta ölecek. Sonra yeni bir keşif dönemi başlayacak, ben orada olmalıyım, sen zaten buradasın biliyorum.

Bugün yine Fanfan'dan konuştuk. Bir masada otururken bile aklıma gelişini aklıma getirip mutlu oluyor hatta bu durumun onunla birlikte olmanın bir üst evresi olduğunu düşünüyorum. Dürüstlüğünü seviyorum Fanfan'ın, beni kullanmak için bana umut vermiyor, her şeyi bir şekilde çaktırıyor ama benim içimde yine de onun tarafından doyasıya kullanılmak isteği var...


"J’ai caressé la nuit" diye bir cümle duyduğumdan beri gündüzleri gökyüzüne bakamaz geceleri de gözümü ondan alamaz oldum. Kısa bir yokuşun ardında gün kendini bana sunmaya başladı, ben yine de şımarık bir çocuk gibi nazlanarak yürüyorum yollarda. Yolun sonundayım derken aslında yola yeniden çıktığımı anladım. Bilmiyorum daha ne ders çıkarılır hayattan...


Anlıyorum ki insan bir hayali yarım bırakmışsa bu onun hayalini unuttuğunu göstermez. Aksine yarım bırakılan hayal geleceğe taşınır ve kendini orada yeşerecek bir yer arar. Yarım bırakmak sadece o hayalin o an gerçekleşmeyeceğini keşfetmek ve onu yıllardır özenle sakladığımız biblolar gibi vitrinde duran geleceğimizin yanında özenle korumaya almaktır.


Bugün Fanfan'a kitabını verdim ve artık onu görmeyeceğim. Kitabı verdim ve sessizce uzaklaştım. Her şey diğerini bulmalı. O kitap onun yaşaması gereken büyük aşkın çocukça bir önsözüydü, bense o kitaptaki kısa bölümleri kurgulayan bir yönetmen ve aynı zamanda oyuncuydum. Kitap ve hikaye bende değil. Artık ben de bir kahraman değilim. O da artık Fanfan değil...


Yanlış şehirlere gidip daha sonra doğrularını buldum. Söz gelimi bir yerde kendimi yitirmişken, diğerlerinde kendimi bulma umuduyla yola devam edebildim. Uzun bir yol var önümde ama hala elimde bir çiçek yok. Gece çoktan geldi aya bakıp yön buluyorum, bu akşam hangi yöndesin, daha yolumu çizemedim.


Buradasın, aslında ne kadar da uzaksın. Bugünlerde elimde bir fotoğraf makinasıyla şehri turluyorum. Sana benzeyen yüzler arıyorum. Bilirsin-belki de bilmezsin- bir şehir kaçkınıydım ben, içimde bir çok şehir öldü, sonunda senin olduğun şehirlere alıştım ve kendime onlarda bir son yazdım. Plaka kodlarım daha tek hanelerde. Gün burada akşama döndü, hala elimde tek kare yok...

 
Toplam blog
: 3
: 502
Kayıt tarihi
: 16.09.10
 
 

Edebiyata, siyasete, yaşam tarzlarına ilgi duyan, son sınıf hukuk öğrencisi...