Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '12

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel Gelişim : Hayatın sırları

Kişisel Gelişim : Hayatın sırları
 

Doğdun ve dünyada ala-yu vala ile karşılandın… Bir sevinçler, bir mutluluklar… Annenin babanın göz bebeği oldun. Seni el üstünde tuttular. Ve gün olup sokağa çıktın. Artık bir şeyler, ve hatta herşey sana yabancıydı, bir garipti , bir bilinmezin içini düştüğünün farkına vardın.

Ey insanoğlu, dünya bilinmezliklerle dolu bir gayya kuyusudur ve sen orada durmadan elindeki çubukla karıştıra karıştıra  gizemleri bulup çıkarmaya uğraşan bir gezginci gibisin. Bazen yeni bir şey bulduğunu sanırsın ama, kolay değildir; yeni bulduğunu sandığın şeyin bile gizleri vardır ve saklıdır.

Dünyada insanlardan saklanan ne kadar çok bilgi ve belge vardır. İnsan çok bildiğini sanır ama hele bir kez gerçeklerin peşine düşmesin, orada ne kadar az şey bildiğini anlar ki, şaşar
 şaşar kalır.

Herkes çok açık, çok berrak ve şeffaf olduğunu söyler, ama aslında herkes herkesten durmadan bir şeyler saklar durur.

Bir kere Devlet vatandaşından bir şeyler saklar.

Örneğin, Başbakanlığın bir “Örtülü Ödenek”i vardır. Başbakan bu parayı (şimdi galiba 400 milyonmuş) kimlere, nasıl harcadığının hesabını kimselere söylemez. Kimse de ona soramaz. Bu gizlidir.

Devletin güvenlik organı olarak çalışan MİT diye bir kurum vardır. Elemanları gizli olarak seçilir; bu kurumun ne yaptığını, nasıl yaptığını hiç kimse bilmez ve soramaz. Çok gizlidir.

Devlet de resmi kurumlar arasında durmadan yazışmalar vardır. Her Devlet dairesinin başındaki kişi bu yazışmaların başına zaman zaman “Gizli” ve “Çok  gizli” damgalarını vurarak gönderir. Bu yazışmaları okumak, ifşa etmek, açıklamak yasaktır.

Devletin o kadar çok yasakları vardır ki; içine girince şaşarsınız. Güya Devlet şeffaf bir kurum olmalıdır fakat hiç de öyle değildir. Bazen bazı bilgileri  Devlet’ten talep edersiniz; bazılarını verirler ;  bazıları için ise “Onlar gizlidir” verilemez derler.

Örneğin Devletin öyle arşivleri vardır ki , Devlet bunlara yasak koymuştur;  “50 yıl  veya 100 yıl bu bilgilere ulaşılamaz” kaydı vardır. O belgeleri göremezsiniz, onlara ulaşamazsınız.

Aslında milletin de, kurumların da ve bireylerin de hep böyle gizli, sorgulanamaz  alanları vardır. Bunları yaşadıkça, işin içine girdikçe görebilirsiniz anlayabilirsiniz.

Her ailenin bir açık bir de gizli bütçesi vardır. O gizli bütçeyi yalnız bir kişi bilebilir.

Bizim kayınpeder ölmeden önce evin muhtelif yerlerine maaşını yerleştirmiş. O zaman Banka’ya ulaşmak kolay değil, Bankamatik filan yok. Kitapların, çamaşırların arasına para koymuş ve not düşmüş , “Ben ölünce, bu parayı şuraya harcarsınız..” diye. O paralar nice vakitten sonra ortaya çıktı. Tabii paralar çoktan tedavülden kalkmıştı. Ve paralar artık piyasada geçmiyordu. İşte buyurun buradan yakın.

Durmadan insanlar birbirlerinden bir şeyler saklarlar. İngilizlerin bir atasözü vardır:  “Herkesin dolabında bir iskelet vardır.” Derler. Her ailenin kendine göre sırları vardır; her insanın sırları vardır .

Fakat o sırlar insanı bazen öylesine sıkar ki, ya insanın kendini mahvetmesine veya karşıdaki insanı yok etmesine yol açabilir.

Belli ki hayatımızın büyük bir bölümü de hayatın sırlarını aydınlatmakla geçer. Kimisi hiç aldırış etmez de; kimisi de durmadan başkalarının işlerine burunlarını sokmada birincidirler. Onlar hayatın “Meraklı Melahat”larıdırlar.

Bakarsan,  “Hayat”ın kendisi başlı başına bir sır…  İnsanoğlu’nun varoluşu sır; dünyaya niye geldiğimiz bir sır.  Çevremiz, içimiz, dışımız… sayısız sırlarla dolu .

Dünyada  aslında çoğumuz birer Sherlock Holmes gibi yaşayan dedektifleriz. Durmadan sorar, gezeriz ama, yaşadığımız sürece keşfettiğimiz çok az olay vardır.
 Ama kimisi de ne kadar rahattır. Ne dünyanın gizlerinden haberleri vardır, ne de yaşadıkları hayattan. Öyle saf saf kendilerine belletildikleri şekilde yaşarlar. Hiçbir soru sormazlar; cevap vermek boşunadır. Zaten verilen cevaplar önceden belletilmiş cevaplardır. Onlarla yetinirler.

Ama çocuğum, sen sen ol , herşeyi olduğu gibi kabul etme. Herşeyin içinde bir şey vardır. Biraz kuşkuculuk iyidir. Çok kuşkuculuk insanı, karanlıkların ötesine götürür ve getirmez.

Dünya ne kadar çok sırlarla dolu, evren, insan, toplum… Belki de hepimiz bir çok yalanlar üzerinde yaşıyoruz ama bunu  rahatça kabulleniyoruz; aldırış bile etmiyoruz. Oysa biraz aydınlatmaya çalışsak ne olur.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..