Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '09

 
Kategori
Psikoloji
 

Kıskançlık alevinde yanmak...

Kıskançlık alevinde yanmak...
 

''Seni deliler gibi kıskanıyorum.'' dedi. Öylece şaşkın yüzüne bakakaldım. ''Neee? Beni kıskanıyormusun? Anlamıyorum neden?''

Gözlerini utangaç bir tavırla yere indirdi ve ses tonunu alçaltarak ''bilmiyorum ama beni çıldırtıyorsun'' diye mırıldandı. Sonra aniden tekrar başını kaldırıp hışımla '' ne yapabilirim? Kendimden utanmama rağmen bu duygum beni hapsediyor.''

Başımı hayal kırıklığına uğramış bir şekilde sağa sola sallayarak ''farkındamısın? Bende olmayan herşey sende var ve kıskanmanı gerektirecek hiçbirşey yok bende.''

Dalgın bakışlar altında beni süzdü. Kafamı karıştırmasına ve ondan beklemediğim bir davranış içinde olmasına rağmen, sakin olmaya çalışarak tepkisini ölçmeye çabaladım. Samimiyetine hep inanmıştım. üstelik onu her zaman güçlü, aklı başında ve beni seven bir dost olarak görmüştüm.

DOSTLUK KISKANÇLIK ALEVİ İÇİNDE KAVRULARAK NASIL YEŞEREBİLİRDİ?

''Çok üzgünüm. Bana hayatımda hiçkimsenin sunmadığı kadar dostluğunu sundun ve beni sabırla hep dinledin. Affet ama bunu sana söylemek istedim. Beni çok rahatsız eden bu duygumdan kurtulmam için bana yardım edecek kadar hala dosttummusun?'' Yalvarırcasına yüzüme baktı.

Ne hissetmem gerektiğini bilmeden doğru cümleleri bulmam gerektiğini düşünerek'' Tamam eğer seni rahatsız edecekse, dostluğumu senden esirgerim. Bence sen biraz şımarıklık ve haksızlık ediyorsun. Harika kimsenin hayal bile edemeyeceği kadar güzel bir villan, garajında son model Wolkwagen, çok para getiren düzenli bir işin, seninle çıkmak isteyen bir yığın erkek ve en önemlisi dünya tatlısı bir kızın var. Bende olmayan herşey sende var. Sence beni kıskanman saçma değilmi?

Oturduğu koltuktan hışımla ayağa kalktı. Odanın içinde bir ileri bir geri gitmeye başladı. Yüzü içindeki acı ile karışık öfkenin verdiği duyguyla allak bullak olmuştu. Hıçkırır gibi konuşmaya başladı.'' Hep haklı olmak zorundamısın? İşte bu dahi beni kahrediyor.''

'' Her zaman haklı olduğumu da nereden çıkardın. Hiç öyle bir iddaam yok ve sadece seni anlamaya çalışıyorum. Senin kıskanmana neden olacak ne var bende onu sorguluyorum.'' Diye cevap verdim.

Ağlamaya başladı. Ellerini yüzüne kapatarak hıçkırıklar arasında ''Zavallıyım ben bunu görebiliyormusun sevgili dosttum? Sen hiçbir şey yapmadın. Fakat unutma sende bende olmayan bir şey var, benim çevremdeki insanlar benim sahip olduklarım için yanımdalar ama seni sadece sen olarak seven o kadar çok insan var ki... işte ben bunu kıskanıyorum.

Anlatmak istediğini kısıtlı beynim nihayet anlamıştı ve işin tuhafı bu konuda haklıydı. Fakat yinede kıskanacağı yerde kendini sorgulayarak dostlarını ona göre seçebilirdi.

Çaresizce ''evet canım bu konuda beni kıskanabilirsin'' dedim.

Ne büyük aşklar kıskançlığın gölgesinde sıkıcı olmaya başlar:))) Ne güzel dostluklar biter ... Öylesine hiç farkında bile olmadan, sevgi dolu duyguların yerini işgal eder ki... Ve fesatlık, kin, öfke hiç utanmadan bizi sarmalar:))) Maalesef, kıskançlık alevinin içinde tüm muhteşem duygular yanar kül olur. Hem kendimizi hem de bizi seven insanları ne kadar da çabuk tüketiriz ve beraberinde tükeniriz.
Acaba neden kıskanırız?
Eksikliklerimizi bize hissettirdikleri için mi? Kendimize ve başkalarına olan güven eksikliğinden mi? Ya da ben asla bu fikirde olmamakla birlikte, sevginin olduğu yerde kıskançlığın olması gerektiğini düşündüğümüzden mi?
Yoksa, her zamanki gibi o ego denilen tazmanya canavarının bitmek bilmeyen açgözlülüğünü doyurmak için mi? :)))

11.03.2009
Mesa/ ANKARA

 
Toplam blog
: 51
: 952
Kayıt tarihi
: 24.05.07
 
 

Herkes bu evrende bir şekilde var olmaya çalışıyor. Kimi güzelliğiyle, kimi zenginliğiyle, kimi resi..