Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Nisan '14

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kışta kalıyorum...

Kışta kalıyorum...
 

susarak özlüyorum... sadece susarak özlüyorum...


Orda mısın? Beni duyabiliyor musun? Hep orda mıydın? Ben aslında hep seni mi sevdim başka başka bedenlerde? Hep seni mi aradım durdum? Peki şimdi..?

Ağlarsam üzülür müsün? Ağlıyorum. Ama üzülme. Sen üzülürsen ben ölürüm. İnanmıyorsun değil mi? “Ölmek mi? Yok canım…” diyorsun değil mi? İlla toprağa mı gömülmesi lazım bir bedenin, ruhun, aklın, kalbin ölmüş olması için? Ya koca bir çaresizliğe tıkılmışsa ruhu bir insanın, ya bir başka insanın tarifsiz yokluğunun altında kalmışsa, ya ciğerlerini ta soluk borusunun başından itibaren tıkanmış hissediyorsa; gitmiyorsa yani, gitmiyorsa işte aldığı o yaşamsal nefes hiçbir uzvuna artık… Ya artık bilmem kaçıncı kez kaderle boğuşmaktan; ruhunda yara almamış yeri kalmamış ve son kez birine dökebilecek kadar güçlü hissetmişse bir insan kendini ve dökmüşse ama yine olmamışsa… Yaşıyor mu diyeceksin bu insana yine de sen? Hala ağlıyorum. Burada olsan öper miydin yanaklarımdaki gözyaşlarımı? Bilmiyorum ki, mesela sadece sarılıp kalır mıydın? Ya da bana saçma sapan şeylerden bahsedip beni güldürmeye mi çalışırdın? Ya da mesela sen de mi ölürdün benimle, benimle ölür müydün?

Yok canım… Ne ölmesi, saçmalıyorum sen bana bakma. İnsanın öyle her istediğinde ölemediğini hayat bana çoook uzun zaman öğretti. Zaten böyle çalışıyor hayat dediğin zalim. Seni “onsuz” yaşamaya mecbur ederek hissettiriyor acımasız hükümranlığını. Yok, yaşayacağım merak etme. Ama başka şeyler de olacak. Mesela kimse neden durup durup uzaklara daldığıma bir anlam veremeyecek. Mesela birine bir daha seni seviyorum dersem bundan sonra, neden hiç gözlerinin içine bakarak söyleyemediğimi anlamayacak karşımdaki. Mesela sürekli bir göz nezlesi problemim olduğuna inandırdığım arkadaşlarım aslında her sen aklıma düştüğünde ağladığımı bilmeden inanacaklar yalanıma. Mesela bu aklıma düşme sıklığını akıllarına bile sığdıramayacaklar anlatmaya çalışsam da. Mesela artık geleceğe dair hiç plan yapmadan yaşamam garip gelecek insanlara; bütün yaşama isteğimi sende bıraktığımı bilmedikleri için… Mesela her asi bir hayvan gibi köpürdüğünde ruhum; bunun nedeninin, boynumda bir tasma gibi duran, sana dair bir çaresizliğin canımı çok acıtması olduğunu bilmeyecekler… Mesela bazen gülüşüm çok yabancı gelecek onlara, mesela bazen sözlerimi inanılmaz yabancılayacaklar, mesela bazen gözlerime bakmaktan korkacaklar; böyle anlarda içimde senle deli gibi seviştiğimi fark edemeden…

Ya da belki, bunların hiçbiri olmayacak… Sen çok ama çok mutlu olacağın biriyle devam edeceksin yola bundan sonrasında. Belki de ben aslında sadece kendimi tatmin ediyorum yaşadıklarımızın/hissettiklerimizin unutulmayacak şeyler olduğuna inandırarak kendimi. Belki de adımı bile hatırlayamadığın, gözlerimi unuttuğun ve hiç de umursamadığın zamanlar gelecek. Belki de zor gelen unutulacak olmak. Belki sende kendimi sevdim ben. Belki bendeki seni sevdim. Belki sadece sevmeyi sevdim, ya da sevilmeyi sevdim; bilemiyorum ki… Bildiğim, emin olduğum tek şey var ki o da; eğer ihtiyaç duymaksa sevda, hani bunu test etmenin yolu da suya ihtiyaç duyar gibi ihtiyaç duymaksa birine; ben sana ihtiyaç duydum/duyuyorum.

Üşüyorum, bugüne kadar hiç üşümediğim kadar hem de... İçim buza kesmiş gibi üşüyorum. Dünyayı önümde yaksalar ısınamayacakmış gibi üşüyorum. Yoksunluk krizine girmiş bir bağımlı misali titriyor kalbim yokluğundan.

Bahar katmış kışın son bulutlarını da önüne kovalıyor. Varsın kovalasın, ben seçimimi yaptım; kışta kalıyorum… Uzak, uzuuunn, zor bir kışta kalıyorum...       

 

 

(Feridun Düzağaç – Gönül)

http://karnaval.com/tv/video.php?video_id=201&channel_id=6

 
Toplam blog
: 160
: 2717
Kayıt tarihi
: 16.04.09
 
 

Öykü Şiir Deneme ..