Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mart '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Kitlen kadar konuş

Kitlen kadar konuş
 

Kitleler. Şu anda yeryüzünde olan bütün devletlerin, şirketlerin, markaların gerçek sahipleri. Onlar neyi severse, neyi isterse o olur. Devletleri yönetenler onlardır. Her büyük hareketin arkasında büyük kitleler vardır. Sıradan insanları ünlü yapar, sıradan markaları dünyaca ünlü marka haline getirirler. Bütün firmalar, siyasi partiler, hatta devletler bile aslında kitlelere hitap edebilme yarışındadır. Tarih boyunca, yalnızca onları etkileyip harekete geçirebilenler, onlara kendi fikirlerini, ürünlerini satabilenler başarılı olmuştur. Etkileyemeyip ikna edemeyenlerse tarihin tozlu yapraklarında yerlerini almışlardır.

Yeri geldiğinde mutlak monarşiyle yönetildikleri halde kralları bile ülkeden kovabilecek güçleri olduğunu bilir herkes. Onların sevdiği kişi hapse atılıp Başbakanlığa giden yolu kesildiği halde, hapisten çıktıktan sonra onu alıp iktidar yaparlar. Koç kitleler sayesinde Koç olmuştur, Sabancı yine onlar sayesinde Sabancı’dır. Dünyaca ünlü markaları, Microsoft’u, Coca Cola’yı, Mercedes’i, Nokia’yı, Mc Donalds’ı bu duruma onlar getirmişlerdir. Michael Jackson’ı, Madonna’yı dünyaca ünlü yapmışlardır. Tarkan Tevetoğlu’nun Tarkan, Fatma Sezen Yıldırım’ın Sezen Aksu olmasının nedeni, kara kaşları kara gözleri veya medyanın onları desteklemesi değildir, kitlelerin onların yaptıkları işleri beğenip desteklemesidir. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın üç büyük olmasının nedeni de birilerinin kalkıp “bu takımlara üç büyükler diyelim” demesinde veya bu takımların maddi büyüklüklerinde yatmaz. Arkalarındaki taraftar kitlesinin büyüklüğünde yatar. Onları destekleyen, her şeylerini takip eden milyonlar vardır. O yüzden Anadolu Kulübü olarak tarif edilen hiçbir kulüp onlar kadar büyük olamamıştır. Ve yine hiçbiri, onlar kadar büyük bir taraftar kitlesi edinemedikçe yanlarına bile yaklaşamayacaklardır.

Devleti yöneticiler veya şu anda çok tartışılan derinler yönetmez aslında, kitleler yönetir. Çünkü yöneticileri oraya gönderen de, derinlerin planlarından etkilenip harekete geçenler de onlardır. Zaten başarılı olan hareketlerin hepsi kitleleri arkalarına almayı başarabildikleri için başarılı olmuştur. Derinlerin diğerlerinden farkı, emellerine ulaşabilmek için, iyi kötü ayırmadan her şeyi kullanmaktan çekinmemelerindedir. Ama burada yine bütün sorumluluk kitlelerindir. Çünkü kitleler kavga etmeyip, tartışmayıp, ayrımcılık yapmasa, derin diye bir kavram da olmazdı, kitleler harekete geçmezse, her türlü oyun kendi dar tezgahında son bulurdu.

İşte tam bu noktada kitleleri neyin oluşturduğunu unutmamak lazım: “Bir kişiler”. Nasıl ki denizler okyanuslar damlaların bir araya gelmesinden oluşuyorsa, aynı şekilde birler bir araya gelerek onları, onlar yüzleri, yüzler binleri ve milyonları meydana getirir. Bu yüzden tek kişi bile çok önemlidir. Çünkü yüzbinleri de, milyonları da teker teker bir araya gelen kişiler oluşturur. Bu yüzden kitleleri elde etmek isteyenler, tek kişinin değerini çok iyi bilip onu kaybetmeye tahammül bile edemezler. Akıllı şirketler, akıllı siyasi partiler, akıllı devletler, akıllı yöneticiler, akıllı olan herkes bilir bunu ve her şeylerini buna göre düzenlemeye çalışırlar.

Kitlelerin önem derecesi, yukarılara çıkıldıkça artar. 10 kişilik bir kitlenin gücüyle 10 milyonluk bir kitlenin gücü bir değildir. En yukarılara, her zaman çok büyük kitlelerin desteği sonucunda çıkılır. Kitle ile güç, herkes ve her şey için doğru orantılıdır. Kitle arttıkça güç artar, azaldıkça azalır. ABD bile şu andaki gücünü, diğer halkları etkileyerek, onlara Amerikan kültürünü yayarak elde etmiş ve en güçlü konuma bu yaygınlığın zirve noktasındayken ulaşmıştır. 2000’li yıllara kadar uyuyan dev olarak adlandırılan Çin, 1, 5 milyara yaklaşan nüfusu sayesinde geleceğin büyük güçlerinden biri olmaya doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Sadece devletleri değil nesneleri de önemli kılar büyük kalabalıklar. Sizce televizyon ve interneti bu kadar değerli kılan başka ne olabilir? İnsanlar televizyon sayesinde bir diziyle kahraman, bir programla ünlü, bir reklamla ağızlara sakız olabiliyorlar. Bu kadar kısa sürede bu kadar büyük kitlelere ulaşabilecek yeni araçlar icat edilene kadar, internet ve televizyon önemini korumaya devam edecektir.

Yukarıya çıktıkça artan gücün en önemli temsilcisi yöneticilerdir. Bir yöneticinin gücü her zaman yönettiği topluluk kadardır. Hiçbir yönetici, kendi kişisel gücüyle tanımlanamaz. 20 kişiyi yöneten kişi hiçbir zaman tek kişi olarak görülemez, o aslında 20 kişilik güce sahiptir. 70 milyonu yöneten kişi de 70 milyonluk güce sahiptir. Yöneticilerin yürüyüşleri, hareketleri, karakterleri, yaşamları hatta ölümleri hiçbir zaman 1 kişilik güce sahip insanınkine benzemez. Bu gücün tadını alan insanın da ondan hiçbir zaman kopamadığını görürsünüz. 70 milyonluk güçten 1 kişiliğe düşmek her insanın kaldırabileceği bir şey olmasa gerek. Yoksa 6 defa gidip 7 defa gelen Süleyman Demirel’in 8. kez Türkiye’yi yönetmek istemesini veya yöneticilerin koltuklarını ölene kadar bırakmama çabasını neyle açıklayabilirdik?

Hayattaki bütün savaşlar, gücü elde etmek için yapılır. Para da, petrol de, değerli madenler de, markalar da, emperyalizm, kapitalizm gibi sistemler de hepsi aynı şeye hizmet eder: Gücü elde etmek. Ama hiçbiri “kitleler” kadar anlam taşımaz; çünkü temelde her şey kitlelere ulaşmak içindir. İnsanlar olmadan kitlelerden bahsedilemez; kitleler olmadan da ne güçten, ne iktidardan, ne yönetimden, ne şirketten, ne toplumdan, ne de devletten bahsedilebilir. Her şey insanlara hizmet eder. Bir düşünsenize, insanların otomobil kullanmadığını, televizyon izlemediğini, ilaç almadıklarını, oy vermediklerini. Her şey onlarla önemli, her şey onlarla birlikte değerli. Tam bu noktada Can Yücel’in o mükemmel şiirinin kitlesel versiyonu geliyor insanın aklına: Ey yönetici! Her şey onlarda gizli! Ve sen, onların seni desteklediği kadar güçlüsün! Bunu asla unutma…

 
Toplam blog
: 13
: 1209
Kayıt tarihi
: 27.02.07
 
 

İstanbul Üni. İşletme Fakültesi'nden mezun olduktan sonra Marmara Üni. SBE'de Yönetim ve Organizasyo..