Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '16

 
Kategori
Futbol
 

Kıyas

Beşiktaş ligin ilk yarısı olarak tanımlanan dönemi 35 puanla bitirdi ama geride kalan 16 haftada 35 puanlık oynamadı. Burada kastım hakem hataları değil. Buna futbolun adaletsizliği diyebiliriz. Hani olur ya her maçın skoru sahadaki oyun ile paralel olmaz, işte bu adaletsizlik ligin ilk yarısında Beşiktaş’ın lehine çalıştı biraz. Dolayısıyla ligin ikinci yarısında aynı performans ile aynı puanlar toplanamayabilir.

Her başarı biraz da gölge getirir beraberinde ve o gölgeden kurtulmanın yolu en az geçmişteki kadar başarılı olmaktır. Bu sene Beşiktaş’ın üzerinde geçen senenin gölgesi var. Sadece sahadaki performansın geçen yılı aratması değil, giden futbolcuların hâlâ gündemi meşgul etmesi, mevcut oyuncuların eskiler ile kıyaslanması ve bu seneki takımdan geçen seneki takımın beklenmesi de bu gölgeyi büyütüyor.

Gomez’den sonraki Ebubekir, Aleks’ten sonraki Diego veya Haci’den sonraki Felipe durumunu yaşıyor. Bu nedenle onun mevcut durumda beklentileri karşılaması imkânsız. Bu beklenti hayal kırıklığından başka bir şey getirmez. Beşiktaş bu sene yeni bir takım, kimseden birinin yerini doldurması beklenmemeli ve takımın eldeki kadroya uygun, sabit bir oyun anlayışının olması gerek ve bunları yapacak ilk kişi Şenol Güneş. Şenol Hoca ligin ilk yarısında sürekli on bir değiştirdi, futbolcuları maç içinde değişik bölgelere koydu, bazı maçlarda “baklava” diye tabir edilen yeni sisteme geçti bazılarında geçen seneki oyun anlayışına bağlı kaldı. Velhasıl ilk 16 maçlık dönemde Şenol Hoca kafası karışık bir görüntü sergiledi ve onun kafası karışınca herkesin kafası karıştı.

Yedekler ile birlikte düşünüldüğünde Beşiktaş’ın kadrosu ligin en iyisi. Bu durum Şenol Güneş’e Caner ve Taliska gibi çok önemli eksikler olmasına karşın zirvede olma olanağı veriyor. Aynı durum Galatasaray veya Fenerbahçe’nin başına gelse onlar bu eksiklikleri telafi edemezlerdi. Fakat bu iş aynı zamanda Şenol Güneş’in her zaman en iyi kararı vermesini ve oyuncularını hem fiziksel hem de zihinsel açıdan daima hazır tutmasını zorunlu kılıyor. Zira herkes aynı anda sahada olamıyor.

Ebubekir asla Gomez değil. O ne devre arası gönderilecek kadar kötü ne de kendisine verilen parayı hak edecek kadar iyi. Cenk geçen seneden daha iyi, Oğuzhan daha kötü. Kuarezma ve Atiba takımın yıldızları. Fray’ı Fulham dönemlerinden beri takip ediyorum, onun Beşiktaş seviyesinde bir oyuncu olması çok zor. Bu sene Tosiç kazanıldı ama Olcay kaybedildi. Bek’in performansı yükseldi, Necip’inki düştü. Atiba’nın yükü azaldı, Marselo’nunki arttı.  

Babel bize o kadar da yabancı bir oyuncu değil. O kaliteli bir isim ve onun performansı belirli bir seviyenin altına düşmeyecektir fakat onun kişisel performansından ziyade takıma uyumu önemli. Özellikle devre arası transferleri yapboz parçası gibidir. Eksiklik olan bölüme bir parça koyarsınız ve o parça ya oraya tam oturup resmi tamamlar ya da o parça oraya uygun değildir ve resim tamamlanamaz.  Beşiktaş ve Babel uyumunu zaman gösterecek.

Velhasıl yeni Beşiktaş eskisiyle hiç kıyaslanmamalı; Şenol Güneş buna izin vermemeli. Aynı zamanda Şenol Hoca hem on bir, hem de oyun anlayışını bu kadar sık değiştirmemeli. Bu seneki Beşiktaş’ın geçen sene ile o kadar ilgisi yok ki Şenol Güneş bu sene de şampiyonluk ipini göğüslerse adeta iki farklı takımla şampiyon olmuş olacak.  

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..