Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '09

 
Kategori
Bebek - Çocuk
 

Kız çocuğu dediğin...

Kız çocuğu dediğin...
 



Laf bulamazsın tarif edecek...


Kız çocuğu dediğin...

Alemdir...


Eve yeter de artar bile.


Kız çocuğu dediğin...

Dillidir...


Anlatır da anlatır, nerden buluyor o kadar anlatacak şeyi aklın ermez.


Kız çocuğu dediğin...

Süslüdür...


Saçına elli çeşit toka takmış olsa bile gözü hala ötekindedir.

Vaktiyle bir ilkokulun yanından geçiyordum. Önümde minicik bir kız çocuğu. Annesinin elinden tutmuş okula gidiyor. Zillinin kafada iki taraflı 12 çift toka, saçındaki örgülerde iki kurdele ve ayrıca dantelli bir saç bandı saydım :)


Kız çocuğu dediğin...

Zillidir.


Bir arkadaşım anlatmıştı. Bir Ramazan akşamı akrabalar, misafirler, ev kalabalık. Yemek yeniyor, aile büyükleri Teravihi evde kılmak istiyor, beyler bir odada namaza durduklarında evin 3 yaşındaki kızı yatak odasındaki çekmecelerden annesinin ne kadar dantelli iç çamaşırı varsa toplayıp getiriyor ve namaz kılanların önüne tek tek bırakıyor. İnsancıklar yazık gözlerini yumup namazı tamamlıyorlar, öndeki amcanın haberi yok, namazı da bozamıyorlar. Anne de diğer odada haberi yok olanlardan. Zilli kafasına ne geçirdiyse artık annenin yanına gidince çığlık çığlığa kıyamet kopuyor tabii.


Kız çocuğu dediğin...

Çok bilmiştir...


Sana külahını ters giydirir :)


Ankara'da olduğumuz yıllarda kızım daha küçük. Ben hastanede nöbetten gelmişim, ''dolapta ne varsa yiyin bana ses etmeyin'' deyip yatmışım. Bunlar evde yemek yiyor, oturuyorlar, canları sıkılınca da baba kız gezmeye çıkıyorlar. Eşim ufaklığa takılmak için benden dert yanıyor, ''annen yemek yapmadı aç kaldık, ne talihsiz adamım ben'' filan diyor. Bacak kadar zillinin verdiği cevap:

- ''Seçmesini bilememişin!''

Yine o günlerde eşim bir yere yetişme telaşında şimdi hatırlamadığım birşeyi arıyor. Önemliydi zannederim, bayağı homurdanıyordu. Ufaklık da bir köşede hem oynuyor hem de onu izliyormuş. Dolaplardan birinden buldum verdim istediğini, yolcu ettik gitti. Bizim küçükhanımın babasıyla ilgili değerlendirmesi:

- Anne! Bu babam biz olmasak çorabını bile bulup da giyemeyecek, evde tek bırakmayalım hiç, çok dağıtıyo heryeri...


Kız çocuğu dediğin...

Merhametlidir...


Koltukta uyuya kaldığında üşüme diye kendi battaniyesini örter üstüne.

Kendi de gelir sokulur göğsüne, mırıltısıyla uyanırsın, kalkasın gelmez.

İşten yorgun geldiğinde kapıda terliklerini ayağına giydirmeden eve sokmaz.

Bir bardak suyu dökmeden getirmek dünyanın en mühim işidir ona göre :)

Hiç nedensiz gelir sarılır boynuna, öper yanaklarından.

Karnın açsa kendi bisküvisini ikiye böler getirir küçük parçasını sana :)

İçin bir hoş olur, ''bu kız yaşlanınca bana bakacak galiba.'' der sevinirsin.


Kız çocuğu dediğin...

Parasının kıymetini bilir.


Bir şey istiyorsa sana aldırır, katiyen kendi parasına dokunmaz.

Koltuk kenarında, çorap içlerinde kara gün için biriktirdiği üç beş kuruşu mutlaka vardır.

Telaşlı telaşlı koltuk minderleriyle uğraşıyorsa anlarsın ki paracıklarını nereye koyduğunu unutmuştur, biri bulacak diye aklı çıkar :)

Kimseye kuruşunu kaptırmaz :)


Kız çocuğu dediğin...

Civcivden böcekten korkar, ''beni yiyecek'' der kaçar saklanır arkana :)


Kız çocuğu dediğin...

Ne yapar eder babasını yola getirir :)


İşyerinde müdürümüzün 3.5 yaşında kızı var. Pek süslü zilli :) Bayan arkadaşlarla da arası iyi, geldiğinde tek derdi hanımların makyaj çantasında ona göre bir şey var mı yok mu? Bir gün bahçedeyiz, sigara molasında arkadaşlar. Bizim küçükhanım alı al moru mor bir karış suratla geldi hışımla. Bir yandan da söyleniyor sinirli sinirli:

- Bu babamdan da hiç bir şey yapamıyorum! Ruj bile süremiyorum!

Babası elindeki ruja kızmış, geri vermesini istemiş.

Herkes ilk anda şaşırıyor, ardından da kahkahalar kopuyor tabii. Bizimki iyice hırslandı:

- Ben ne çekiyorum siz biliyonuz mu? Hiç de gülünçlü değil bi kere çok ciddi bi konu bu! Ne oje bırakıyo elimde ne de ruj aldırtıyo!

Millet gülmekten kriz geçiriyor bir yandan da akıl veriyor ona. '' Babana gösterme, odana sakla, o yokken sürersin.'' diye. Ruju geri vermeye niyeti yok, belli. Sonunda ''tamam, odama saklarım'' dedi koydu cebine. Bir yandan da gözünün yaşını siliyor eliyle.


Kız çocuğu dediğin...

Annesinin gülü...

Babasının minik kızı...


Kız çocuğu dediğin...

Kız kısmı işte :)








 
Toplam blog
: 403
: 1023
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Kendi halinde biriyim, ziraat mühendisiyim. Emekli oldum ve kendi işimi kurdum. İzmir'de yaşıyoru..