Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kızlar bara gitmesin, dans etmesin!

Kızlar bara gitmesin, dans etmesin!
 

Kaynak:orguguncesi.com


Bazı gazeteciler Başbakanlık Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Hasan Albayrak ile TBMM’de sohbet ederken konu esnetilmesi istenen yurt giriş-çıkış saatlerine gelmiş.

Hasan Albayrak “Yurtlarda kalan kız çocuklarının geç saatlerde sokakta dolaşmasını doğru bulmadığını vurgulayarak, “Kız çocuğunun barda ne işi var? Erkekler de gitmesin” demiş.

“22.00 makul bir zaman. Yurtta kalan öğrenciler tiyatro, sinema konser biletlerini gösterip akşam geç kalacaklarına ilişkin izin alırlar, girerler. Ancak ben özellikle Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi merkezi yerlerde kız çocuklarının başıboş dolaşmasını doğru bulmuyorum. Kız çocuğunun barda ne işi var? O saatte açık olan yerler neresi biliyorsunuz. Erkek öğrenciler de gitmesin. Tiyatroya, sinemaya gitsin. Bar başka bir şeydir” diyerek konuşmasını sürdürmüş.

Hımmm…

Şimdi şöyle bir önyargı var demektir: Saat 22:00 den sonra dışarıda kalan kızlar sinema ve tiyatroya gitmemişlerse, sokaklarda başıboş geziyorlar!

Sokakta başıboş gezen kızlar da barlara düşüyorlar!

Barlar, hele ki adı geçen illerde, pek tehlikeli yerlerdir, zinhar gidilmemelidir!

******

Daha iki gün önce öğretmenler günü nedeniyle eğitim sistemi gündemdeydi; hep şikayet eder dururuz ya eğitim sisteminin ezber üzerine kurulu olmasından, zihniyet değişmedikçe ezbercilik de değişmeyecektir!

Her ne kadar mesleğimi icra etmemiş olsam da, eğitimimden dolayı İngilizce öğretmeniyim; mesleğimi icra etseydim İngilizce öğretmenin yanı sıra en önemli görevim öğrencileri hayata hazırlamak olacaktı, kuşkusuz!

Eğitim ve öğretimin esasının bu olması gerektiğine inanıyorum çünkü!

Çocukları korumak yerine kendilerini korumasını öğretmek gerek ebeveynlerin, gerekse de eğitim-öğretimin görevidir!...

Üniversite öğrencisiyken bir gün üç yaşlarında bir kız çocuğu gözümün önünde düştü. Annesinin kucağında kocaman bir alış-veriş paketi vardı, hani Amerikan filmlerinden tanıdığımız büyük boy kese kağıtlarından...

Hemen atladım tabii kızı yerden kaldırmak için, Amerikalı anne teşekkür etti gülümseyerek ve ekledi: Lütfen bırakın, kendisi kalkabilir!

Gerçekten de küçük kız kalktı, pantolonunun dizlerini silkeledi ve annesinin yanında yürümeye devam etti!

Alışık olduğumuz gibi ağlamadı, anne feryat figan etmedi… Öylece yollarına devam ettiler, bana da neden bizde düşen çocuğa ya kızılır ya da apar topar kucağa alınır diye düşünmek kaldı!...

******

Bir üniversite öğrencisi normal şartlar altında yaşamını idame ettirme durumuna gelmelidir diye düşünmekteyim, yasalar da boşuna on sekiz yaşı barem olarak koymamıştır; ancak tabii ki hep olduğunca bu durum da karmaşıktır: oy kullanırken on sekiz yaşa ergen gözüyle bakanlar, diğer zamanlarda çocuk muamelesi yaparlar!

******

Yalan söylemeyi hiç sevmem, acayip gereksiz bir yük olarak görürüm, yalan söyleyenleri de kişiliksiz bulurum!

Ancak, öyle durumlar da vardır ki, söyleyeni değil de söyleteni yadırgarım…

Beyler, bayanlar: Kimse kendini kandırmasın! Her genç dans etmek de ister, sevgilisi olsun da… Hani sizin gençlik yıllarınızda yaptığınız, yapamasanız dahi baskılardan dolayı, hayallerini kurduğunuz gibi!

Doğruyu yanlışı ise ancak örnek olarak öğretebilirsiniz ve bir yaşa kadar ne öğrettiyseniz öğrettiniz, lütfen, öncelikle bunu bir kabul ediniz…

Ve, çocuklarınıza güveniniz!

Haa, verdiğiniz eğitime güvenmiyorsanız o başka!..

Ehh, o zaman da kendi hatalarınızın bedelini çocuklarınıza ödetmeye devam etmeyiniz bari…

******

Hasan Albayrak “Ben de babayım, kendimi yurtlarda kalan öğrencilerin babası gibi görüyorum” demiş, normal şartlar altında o öğrenciler artık yasaklarla korunma değil, güvenilme zamanındalar.

Öğrenci olmak yalnızca ders çalışmak da değildir, sinemaya da gidecektir, bara da… Arkadaşlarıyla sokaklarda da dolanacaktır, hele ki cebinde yoksa para!

Özgürlüğü kısıtlanmayan insanlar genelde yalana baş vurmazlar; bara gitmek istese o öğrenci, gitmeyecek mi sanılıyor; altı üstü ucuz bir konser bileti alır, yurt görevlisine gösterir, saat 01:00 de içeriye de girebilir!

Bu mudur istenen yani?

Ne yurt görevlilerini ne de öğrencileri zorlamanın anlamı yok, 01:00 yapın mesela, daha çok destek sağlamış olursunuz hem bürokrasiye, hem de nasıl olsa giremeyeceğim içeriye diye düşünüp de doğru dürüst tanımadığı bir arkadaşının evinde kendine yer bulmaya çalışan gençlere…

Hem, biliyor musunuz, barlara savaş açana kadar, ilköğretim okulları önünde konuşlanan madde satıcılarını hedef almak gerek öncelikle!..

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..