Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '13

 
Kategori
Şiir
 

Koğuşun masum çiçekleri

Adını ne korsan koy, onlar kader mahkûmları

Hayat, özgürlük, güneş, hayaller mahkûm prangalı

Şeytana uydu, nefsine uydu, merhameti elden bıraktı,

gözleri ağlamaklı

Ve bu yaşamı hak etmeyen,  masum koğuşun çiçekleri,

çocuklar masumluk abidesi

Suç kimde, hiçbir zaman çözülmeyen

 bilmecelerle her an sunulan hayatlara

Önlem nedir adını bilmeyen,

yasa koyucu yasacılar, özgürlükler içinde kalemler prangalı

Karalama yasa yazan,

özgürlüğü içinde özgür olmayan yasa çıkaranlar

At gözlüğü ile hayata ve yaşama bakan,

yaşarken bu gözlüğü çıkaran, üç boyutlu gözlük takanlar

Mahkûm gözlerinde saflık,

seçilmeyen yaşamın,

yaşamını parmaklıklarda yaşayan masum gözler

Gökyüzünü bilmeyen, uçurtmayı bilmeyen,

 gülmeye mahkûm parmaklılar ardında koşan

İç dünyasında esen fırtınalar dinmeyen

Hayaller nedir hiç bilmeyen

Özlemlerine kavuşmayı bilmeyen

Masum, koğuşun çiçekleri çocuklar, masumluk abidesi

Özlemleri dolambaç, sancıları kırık,

oyuncakları prangalar, hayalleri körebe oynamaya çıkmış

  Masum koğuşun çiçekleri, çocuklar masumluk abidesi

Hayallerine sokulmayan, oynamasına izin verilmeyen

 oyuncaklarından, mahrum

Burası benim evim diyerek çıkmak istemeyen,

sevgiden güneşin sıcaklığına, mahrum

Tüm hayatını annesi ile kader mahkûmunu oynayan

 gülmeyen, koğuşun çiçekleri masum çocuklar

Hayalleri içeriye sokulmayan, yasak oyun parkında

oynayan mahzun, koğuşun çiçekleri çocuklarımız.

Pencere parmaklarında gökyüzünde uçan kuşları gördü,

insanları gördü

Ve sordu annesine

Anne bu nedir diye gösterdi,

gökyüzünde özgür uçan kuşu garip gözlerle

Anne çaresiz, yutkundu boğazına düğümler saplandı, kalın şişlerle

Özgür, uçan kuş diyemedi, özgürlüğü unutmuştu

Sordu çocuk, insanlar neden böyle koşturuyor,

gözlerinde çaresizlik bitkinlik mutsuzluk

Çağıralım gelsinler, mahkûm yaşamasınlar

 bizimle beraber, mutlu olsunlar

Anne boş gözlerle ve şaşkın, çaresizliğin kıskacında kırık,

 sözler kırık, gözlerde akan yaşlar kırık

Anlatmak zordu, özgürlüğü soruyordu,

yaşanıyor görünen özgür olmayan yaşamı soruyordu

Kızım onlar annelerini kızdırmış,

 cezalılar gerisini getiremiyordu,

özlemler yoktu çareler yoktu

Çocuk sarıldı korku ile annesine

Ben seni hiç kızdırmadım,

 kızdırsam bile beni cezalandırma,

dışarıya bırakma

Kimseyi tanımıyorum, onlar gibi yürüyemem,

onlar gibi gideceğim bir yer yok, cezalandırma

Yere düşen kuru yaprak, gibi rüzgârın peşine takılır

o kuş gibi yok olurum beni bırakma

Hüsran gözler, gözlerde dökülen iki damla kırık gözyaşı,

 ızdırab'ın can çekişmesi çaresizlik ve sessizlik

 koğuşta halay çekmekte, çaresizce alınan nefesler

 çaresizlikte hayalet  dolanmakta koğuşta

Kul Mehmet kime söylüyorsun bu sözleri

Gözler görmez feryatları,  görmez acıyı gözleri,

görmesi gereken gözler

Bir gün çıkar, bu feryatlara derman olur,

 merhametli olan sözleri ve özleri

Rabbim kurtarsın tüm kader mahkûmları

ve koğuşun masum çiçeklerini

 

 
Toplam blog
: 959
: 197
Kayıt tarihi
: 04.06.13
 
 

Ben Mehmet Aluç 1962 Malatya Doğumlu. Ortaokul mezunuyum. Çocukluğumda okuma hevesim Tarkan çizgi..