kokoş

Aceleyle girdim cuma günü şehrimin en ünlü kozmetik mağazasına. Yeni işten çıkmıştım ve hemen minik kızıma bir güneş kremi almalıydım. Cumartersi bizi bekleyen güneşli bir günde ilk kez denize girecekti minik cadım. İki yaşındalar kendisi dünyanın tek hakimi olduğunu sandığı dönemde yani. En iyisini istiyorum dedim satış temsilcisine.

Aman Allahım! o kadar çok krem vardı ki kal geldi bana "al çık birini" hadi diyor bi tarafım bi tarafım ise en iyisini almak istiyor.Soruyorum, sarışın yüzünde bişeyi gizlercesine fondöten olan, o kadar makyajla kendini nasıl hissediyor acaba diye tüm yüz hatlarını turladığım satış temsilcisi kızımıza."Hangisi daha iyi bunların?" Başlıyor her bir ürünün özelliklerini saymaya bitmiyor..bitecek gibi de görünmüyor.ilk tanıttığı güneş kremini alıp kasaya yöneliyorum. "Tamam bu olsun!" diyorum."Yüksek koruma faktörlü, kokusu da güzel, bitkisel içerikli, bu olsun!"

Sanki daha bu sabah yataktan böyle kalkmış gibi o kocaman gülümsemesiyle bana dönen başka bir satış temsilcisi kızımız; "Siz cildiniz için birşey kullanıyor musunuz?" diyiveriyor."Hayır" diyorum."Aslında ne zamandır istiyorum bir krem almak ama cilt tipimi bilmiyorum.karar veremiyorum ne kullansam?"diyorum. Hemen samimi oluveriyoruz "Gelin bakalım cildinize" diyor. Güzel bir masa ve hep oturmayı sevdiğim o insanı kavrayan uzun sandalyelerden birine oturtuyor beni. Eline aldığı ürünleri tanıtırken iznimi bile almadan tonikle temizliyor cildimi öyle yumuşak hareketlerle. Ardından bir gündüz nemlendiricisi ve gözaltına sürülen jel... Nasıl hoşuma gidiyor. Sözde acelem vardı benim işten çıkmıştım ve hemen kızıma bir güneş kremi alıp çıkacaktım. Kokoşluğum tuttu işte.

Nasıl da biliyorlar işlerini bu kızlar oracıkta bir ürün alacakken beş ürünle eve döndüm. Her sabah ve akşam düzenli kullanıyorum.Nasıl keyifle sürüyorum gece kremimi. Mis gibi de kokuyor. İşe yarıyorlar gibi geldi bana. Sanki daha bi güzelleştim mi ne bu günlerde?