- Kategori
- Şiir
Kokuşmuş şerefsizler
Kokular...
Kokular…
hanımlar kokuyor, beyler kokuyor
balıklar, istakozlar, etler kokuyor
içkiler içilse de , dökülse de kokuyor
pipolar, purolar, sigaralar
Kokuyor…
Kokusuzlar…
Bir kokusuzlukla kokuyor.
kokmayan kokuşmuşluğu gizliyor
mermerlere, halılara, perdelere sinmiş
Astraganlar, Vizonlar, Leoparlar, Kızıl Kanada Tilkileri
yaslandıkları koltuklarda kokuyor
sessizliğin ve çok sesliliğin içinde
ufalanmışlık kokuyor.
Ben gecikmiş yaralar sardım
ellerimle tuttum kokuyu
koğuşlara girdim postallar, çizmeler tütüyordu
sobanın çevresinde çizme gibi duruyordu yün çoraplar
çemberli kusmuk kokuları biliyorum.
Ve siz sömürenler, riyakarlar, yalancılar, asalaklar , çemberler , kapatmalar
Fikirlerini, düşüncelerini gömlek gibi değiştirenler
ben artık değiştim diyenler
önünüzde iri kayısılar, armutlar, ananaslar, mandalinalar, portakallar, muzlar, kavunlar, karpuzlar yaşanan mevsimsizlikler…
ipekler, jeepler, markalar sonradan görme görgüsüzler
Kaşarlar, graviyarlar, rokforlar, füme balıklar, taramalar, ezmeler bunların tüm kokuları…
Ve kokuşmuşlukların tüm nedeni sizsiniz “ŞEREFSİZLER” siz…
CAN..