Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Eylül '09

 
Kategori
Siyaset
 

Komplo teorileri Fethullah Gülen ve Hanefi Avcı

Komplo teorileri Fethullah Gülen ve Hanefi Avcı
 

yok


Bir çoğumuz için komplo teorileri her zaman ilgi çekici olmuştur. Aslında Dünya'nın her yerinde bu teoriler dikkat çeker. Bugün ülkemizde yaşanan ancak şu sıralar ara veren Ergenekon Dalgaları ile ilgili benimde bir kaç teorim olacak. Kişi, kurum ve kuruluşlara hiçbir şekilde itham etmiyorum. Yazıda itham eder gibi görünüyorsam da lütfen ciddiye alınmasın hepsi birer komplo teorisidir.

Yaşar Büyükanıt katıldığı 32. gün programında, Ergenekon Mağduru olduğunu belirtmiş. Ve bu durumu açıklarkende Şemdinli Davası ile ilgili görüşlerini belirtmiş. Ve dönemin İstihbarat Daire Başkanı'nın kendisi hakkında asılsız iddialar ortaya attığına değinmiş. (Bu iddialar sonrasında da malumunuz dava açıldı daha sonrasında dönemim savcısı Ferhat Sarıkaya görevinden alındı.)

Büyükanıt'ın bahsettiği isime Google vasıtası ile ulaştım. O isim Sabri Uzun. Kendisi TSK karşıtıdır. Çok detaylı olarak kendisinden bahsetmeyeceğim. Sadece kendisi zamanında 8. kat çetesi olarak bilinen telekulak çetesini çökerten kişi olduğunu hatırlatmak isterim.

Fethullah Gülen Davası sırasında tanık sıfatı ile Osman Ak'ın ifadeleri alınmış. Çünkü Osman Ak o dönemde emniyet müdürlüğü yapmıştır. Ve kendisi hakkında Sabri Uzun'un ortaya çıkardığı telekulak çetesi ile ilgisi olmaktan dolayı suç duyurusu yapılmıştır. ( Aslında tanık olarak dinlenmiş ama şimdi suçlanıyor) Ancak burada dikkatimi çeken nedense Osman Ak bu cemaat ile ilgili araştırma yaparken onun ekibinin engellendiği belirtmiş. DGM mahkemesine verdiği ifadede şu bölüme dikkat çekerim:

"Benim cezalandırılmamı isteyenlerden birisi TEMÜH, diğeri Asayiş Daire Başkanı. Böyle bir İstihbarat Daire Başkanı da var. Benim teşkilâtımın maalesef şu anda ZAPTEDİLDİĞİ kanaatindeyim"

Bunu söylediği yıla bakalım 12.11.2001 ve 10. celse... Ve şimdi bu eski emniyet müdürü'nün önümüzdeki günlerde 963 kişiyi dinlediği için tekrar yargılanacağını size hatırlatırım. Hemde yeniden ortaya çıkan telekulak iddialarının olduğu bir dönemde!!! Cemaati Araştıran Adil Serdar Saçan gibi Osman Ak da yargılanacak. Bu yüzden Sabri Uzun'un cemaat ile bağlantısı olabilir mi? Uyarmak isterim aklıma gelen düşünce bu ve kimseyi yönlendirmek istemiyorum sadece şahsi düşüncem.

Gülen Cemaati'ni araştıran Necip Hablemitoğlu'nun 2002 yılında yazdığı bir yazıdan ulaştım. Nedense oda suikaste gitti, oda cemaat ile ilgileniyordu. (Tıpkı Adil Serdar Saçan, Osmak Ak gibi. Tıpkı Kürt-İslam ayaklanmasını araştıran Mumcu Gibi). Emniyette görev alan bu kişi hala yaşıyor olabilir ama Serdar Saçan ağır bir trafik kazası geçirdi. Ve oğlu, Babası'nın Gülen Cemaati'ni araştırdığını, tehditler aldığını söylemişti. Daha sonrada kazadan kurtulan Saçan görevden alındı!!! Yine bu rastlantılardan sonra Hablemitoğlu'nun yazısını aktarmak isterim.

Necip Hablemitoğlu düşüncelerini şöyle aktarmış:

"Fethullah Gülen'in "hasım cephe"den neyi kastettiğini açıklamaya herhalde gerek yoktur. Gülen, bu direktifiyle, şeriat doğrultusunda silbaştan yeniden yapılanmayı öngördükleri devletin içine sızılmasını; devlet gücünü kullanarak devlet ve rejim taraftarlarını sindirmeyi, etkisizleştirmeyi ve de bu amaç doğrultusunda istihbarat örgütlerinin hem haberalma ve hem de T.S.K.'ne karşı alternatif silahlı güç olarak önemine işaret etmektedir.

Nitekim, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Fethullah Gülen İddianamesi'nde bu husus şu cümlelerle teyid edilmektedir:

"Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı uyguladığı politika, hoş görünme, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı bazı politikalardan alınmış tavizlerle, polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı kullanma şeklindedir"

"Fethullah Gülen Grubunun başta Milli Eğitim ve Emniyet Teşkilâtı olmak üzere bütün devlet kadrolarına sızma çalışmaları yaptığı ve önemli ölçüde bu faaliyetlerinde muvaffak olduğu bilinmektedir
."

Emniyet ile ilgili bölüme gelelim. Bildiğimiz gibi hükümet karşıtları telefon dinlenme durumu ile karşı karşıyalar. Rektörler, yazarlar vb. kişiler sabaha karşı evlerinden alıkonulmaktalar. Telefonda dile getirilen fikirlerin içinde olan kelimeler suç unsuru sayılmakta. Hatta emekli olan Şener Eruygur'un, Hurşit Tolon'un sesi olduğu belirtilen ses kayıtları internette bile yer alabiliyor. Resmi takipleri de kast etmiyorum. Onların dışında internette yayınlanan ses kayıtları var. Acaba bu kayıtları kim tutuyor?

Bunun Gülen Cemaati ile ne ilgisi olabilir diyorsanız hemen resmi bir yazışmayı size aktarmak istiyorum.
Buna göre, Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın 24.10.1991 gün ve 91/316 sayılı bilgi talebine karşılık İstihbarat Daire Başkanlığı'nın 10 Mart 1992 gün ve 1992/79 sayılı yazısında şöyle denilmektedir:

"Elde edilen bilgiler doğrultusunda yapılan takip, tarassut ve tahkikatlarda Ankara Polis Koleji öğrencilerinin % 50'sine yakın bir kesimi ile çeşitli şekillerde temas kuran örgüt elemanları, kendilerine yakın olanlar üzerindeki ajitasyon çalışmalarını sistemli olarak yürütmektedirler. Örgütün yapılanmadaki temel stratejisine bağlı olarak devlet dairelerinin önemli yerlerine yerleşme planını, en tabanda uygulamaya koymaları teşkilâtımızda da gözlenmektedir. Gelecekte Emniyet Teşkilâtı'nın bürokratlarını oluşturacak Polis Koleji öğrencilerinin, koleje seçiminden itibaren her aşamada sistematik bir çalışmanın yürütüldüğü görülmektedir.

Örgütün tüm yurt sathında çeşitli görünümler altında kurulu bulunan vakıf ve evlerde ailelerinin izniyle yerleştirilen zeki, çalışkan öğrencilerin meslek okullarına yerleştirilme planında, Polis Kolejleri de payını almıştır. Bu öğrenciler Polis Kolejlerine hiyerarşik sıra içinde, sınıf, dönem ve okul imamları ve kadrolarının denetiminde, görüşleri doğrultusunda eğitilmektedirler. Sınıfların ve okulun kendi bünyesinde sorumlu imamları olmasına rağmen, örgüte karşı asıl sorumlu olan dışarıdan bir üniversite öğrencisidir.

Burada bir itham bulunmakta. Kimdir bu üniversite öğrecencisi?? Bunu belkide basına yada medyaya vermediler. Gerçi verilmeside uygun olmaz onu kabul ediyorum kurum isimleri yada kişiler isim olarak gizli tutulmalıdır. Ergenekon ile ilgili gizli tanıkların ciddiye alınıp da Devlet Birimlerinin tespitlerinin ciddiye alınmamasıda komik. Tabiki ciddiye alındı dava açıldı ve karara bağlandı. Ancak medya ve basın tarafından ne derece yer buldu ? Hem bir davanın kapanması demek hiç birşey söyleyemeyiz demek anlamına gelmiyor. Herhalde sıradan bi vatandaş olarak komplo teorisi yapmak suç değil ?


Fethullah Gülen bir hasım cepheden söz etmişti. Hasım cephe, Ülkemizdeki memurlar, ordu mensupları yani çağdaş Atatürk Türkiye'sine inanan kişilerdir. (Bu kişilerden 1992 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın parti kurma düşüncesi olmadığı dönemlerde bahseden kişi yine Necip Hablemitoğlu'dur. ) Ama siz ciddiye almayın çünkü ötekiler diyen birisi, ile hasım cephe kavramlarını aynı anlama getiren benim düşüncelerim olduğu için komplo teorisinden ibaret !


Bunun yanında, emekli paşalar, emniyet müdürleri baskı altındadır. Bu devlet için çarpışan, Abdullah Öcalan'ın yakalanmasında emek veren, terör ile mücadele veren subaylar, albaylar terör örgütüne üye olmaktan yargılanmaktadır. Her yerden gömülü silahlar çıkmakta hemen TSK suçlanmaktadır. Bir terörist itirafçı olarak bir komutanı suçluyor, o komutan içeriye atılıyor ama terörist serbest kalıyor. Tüm Atatürkçü aydınların evleri aranıyor, Yargıtay Onursal Başkanı bile şüpheli konumunda oluyor vb. birçok şey ekleyebiliriz.

Buraya paralel olarak yasadışı telefon dinlemeleri iddialarını hatırlatırım. Komlo teorisi üretmeme engel mi ? (İnternette yayınlanan ses kayıtlarından bahsediyorum ) Keza Necip Hablemitoğlu sormuş:

"O tarihlerde öğrenci olanlar, bugün Emniyet'in üst düzey bürokratları arasında yeralmakta mıdır? Yasadışı yapılanma bağlantısı nedeniyle kaç öğrencinin ya da mezunun Emniyetle ilişkisi kesilmiştir? Kaçının terfisi yapılmamıştır ya da geciktirilmiştir? Kaçının fethullahçı hiyerarşideki yeri ile organik ilişkisi saptanmıştır? Yasadışı fethullahçı yapılanmaya yönelik istihbarat akışını durduracak; yasadışı fethullahçı yapılanma çıkarları doğrultusunda polis gücünü kullanmayı önleyecek ne gibi önlemler alınmıştır? Bu bağlamda hangi ilişkiler deşifre edilmiştir? Bu soruların cevapları ya da cevapsızlığı, olayın vahametini ortaya koymaya yeterlidir"


Eğer Ergenekon örgüt diyorsanız, suçlu kişilerin birbirini tanıması ve birbiri ile iletişime geçmesi, siyaset konuşması örgüt kurulduğunun, darbe hazırlığı yapıldığının (Sanki TSK darbe başkasına izin verecek!!!) işareti ise bende Fethullah Gülen Örgütü'nün devlet içinde yapılandığını Gülen'in kendi söylediği malum sözler ile ifade edebilirim. Yada bu aklıma gelir. Ancak bu insanlar dinlenmiyor da neden Atatürkçü insanlar dinleniyor? Sormasam kendimi eşek gibi hissederim.

Buradan konuyu şehitlere kelle diyen, ötekiler kavramını kullanan, ben savcıyım diyen, askerlik yan gelip yatma yeri değildir, Deniz Feneri davası hakkında konuşmayarak, Ergenekon Davası ile ilgili kirli elleri bulduk diyebilen bir bir Başbakan aklıma geliyor. Ergenekon'un Başsorumlusu'na telefon açıp emrinizdeyim diyenler var diyebilen bir Milli Eğitim Bakanı aklıma geliyor. İyiki bu askerler ile savaşa girmemişiz diyen bir eski TBMM başkanı aklıma geliyor. Gatadan yatay geçiş yapılıyor diyen bir Fethullah Gülen aklıma geliyor. Ama dedim ya komplo teorisi.

Hepside TSK'yı yıpratabilecek açıklamalar ve yukarıda anlatmaya çalıştığım bütüm durumlar TSK'yı, Cumhuriyet sistemini boğmaktadır. Belkide sistemli bir çalışmanın ürünüdür. Polis devleti yaratmaya çalışılmaktadır Menderes dönemindeki gibi. Keza Sayın Başbakan'da "Menderes'e yapılanlar bize yapılmak isteniyor" dememiş midir? Nede olsa komplo teorisi.

 
Toplam blog
: 5
: 589
Kayıt tarihi
: 27.03.09
 
 

1986 yılında İstanbu'da doğdum. "Halkla İlişkiler ve Reklamcılık" bölümü önlisans mezunuyum. Şu a..