Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Komşuda bir kahve içip geldim/ Greece

Bu hafta sonu farklı geçsin diye komşuya bir kahve içimi uğrayalım dedik. Fazla da uzaklaşmadık hemen Batı Trakya'yı şöyle bir dolandık, döndük yurda geri. Ama kısacık hafta sonuna 5 farklı şehri sığdırdık. 

 5'in 1'i

/Alexandropolis yani Dedeağaç

Yaklaşık 6-7 saatlik yolculuk sonrasında ilk durağımız Batı Trakya'da Türklerin yoğun olarak yaşadığı Dedeağaç kentiydi. Kahvaltı etmek için uğradığımız kentte ilk kültür değişmiyle karşılaştık ve Batı Trakya halkının çay demleyişine şahit olduk. Tur rehberimizin överken bitiremediği tesiste çayı demlemek için önce kuru çayı bir tencerede haşlamaları ve bu haşlamayı demeleme çay sanmaları Dedeağaç'ın en ilginci oldu. Bizden çok da farklı olmayan yemek kültürleri olsa da sabah kahvaltılarında biber turşusu yemeleri bizden çaldıkları damaklarının pek de zevkli olmadığının göstergesi.

 

   5'in 2'si

Drama 

Ruhi Su'nun sesinden dinlediğim "Drama Köprüsü bre Hasan dardır geçilmezzzzzz…." türküsüyle tanıdığım Drama şehrinde gerçekte bir Drama Köprüsü bulamamak beni çok üzdü. Benim gibi Drama'da türküyü yaşayacağını düşünenler yanlıyor. Çünkü yoğun araştırma sonucu bu köprü bulanamamış "olsa olsa burasıdır." mantığıyla Drama şehrinin çok dışında bir su kemeri Türk-Yunan dernekleri tarafından "Drama Köprüsü" ilan edilmiş. İlginç…

 

Rehberimizin anlatımına göre yaklaşık 60.000 nüfuslu bu kent ülkenin büyük kentlerinden biriymiş. Ancak ben bizim "büyük" kentlerimizle kıyasladığımda hüsrana uğradım diye bilirim. Öncelikle şehirde en yüksek bina 5 katlı… 5 katlı binaların sayısı da parmak hesabını geçmiyor. Mimari özellikleri olan binalar yok, yapılar eski. Kentin içinde ufak bir su birikintisi var. İstanbul gibi bir şehirden gidince Dramalıların övündüğü birikinti pek mucizevi görünmüyor insana. Su küçük olsa da suyun temizliği gözlerimi kamaştırdı. İnanması zor ama bebek bezi, poşet, ped, izmarit hiç biri yoktu suda.

Ölüye saygı sonsuz

İlk olarak Drama'da daha sonra gezdiğim tüm şehirlerde gördüğüm en farklı adetlerinden biri de şehirler arası yollarda dahi bulunan küçük minyatür kiliseler. Eklizaki denilen bu kiliselerin yapılma amacı trafik kazasında hayatını kaybedenleri yine aynı yerde anmakmış. Vefat edenin yakınları bu kliseleri maddi durumlarına göre farklı farklı yaptırıyormuş. Bu nedenle bazı eklizakiler inanılmaz görkemliyken bazıları oldukça sade. Drama'da bir kaldırımdaki bir eklizakiyi inceleme fırsatı buldum. İçinde Hz İsa'nın ve Hz. Meryem'in resimlerinin yanı sıra bir sürü mum var. Sanırım bizim mezarlıktan geçerken Fatiha okumamız gibi bir gelenek… Tabi ben de uydum hem Fatiha'mı okudum hem de bir mum yaktım. Kimin ruhuna gittiğini bilmesem de her dinde duanın amacı bir nasılsa.

Ayrıca eklizakilerin yanı sıra mezarlıkları da inanılmaz bakımlı ve temiz. 

 

 

 

 

 

 

   5'in 3'ü

Kavala

Sevimli, küçük tam bir sahil kasabası Kavala. Deniz etkisini hemen göstermiş. Yunanistan'ın 6. büyük kentiymiş. Muhteşem manzarası olan bir kalesi var. Tarihe adını yazdırmış Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın vatanı.

 

Diğer Yunan şehirleri gibi tertemiz sokakları var. Taksileri Mercedes…Biz de tek gece konaklamamızı bu şirin şehirde yaptık. Ancak söylemek gerek, evleri kartpostallardaki beyaz Bodrum evlerine hiç benzemiyor. 

Eğlenmek için çalışıyorlar

Kavala'da görüp, Gümülcine'de kesin karara bağladığım bu ülkede insanlar sadece eğlenmek için çalışıyor. İspanyolların ünlü siestaları gibi Yunanlılar da hafta içi hafta sonu farketmeden dükkanlarını öğlen ikide kapatıyorlarmış. Geçimini tarım ve turizmle sağlayan bu ülkede turistlerin nerden alışveriş yapacak olmalarını hiç önemsemiyorlar. Televizyonlardan takip ettiğimiz tarihlerinin en büyü krizlerini yaşamaları bile pek umurlarında değil. Bir evin bir haylaz oğlu gibi Yunanistan da Avrupa'nın şımarık çocuğu.

Şehirde ufak bir tur atıp kapalı dükkanları gezdikten sonra denizle iç içe olan otelimize yerleştik. Lucy Otel, beklentilerimizin çok üstünde bir otel çıktı. Biraz dinlendikten sonra akşam meşhur Yunan eğlencesi olan tavernaya gittik. 

Gittiğimiz taverna Kavala'nın en iyisiymiş ancak şunu diyebilirim ki eğlenmek için yaşayan bir millete göre eğlence sektöründe pek de iyi sayılmazlar. 

Tavernada yemekler muhteşemdi. Özellikle çipura son zamanlarda yediğim en güzel balıktı. Ayrıca Greek salata ve bizimkiyle hiç alakası olmayan patlıcan salataları da harikaydı. 

Tavernada komşularımız bize danslarını sergiledi. Özellikle yaşlı bir dede bize Sirtaki'nin nasıl yapıldığını en ince ayrıntısıyla gösterdi. 

 

 

 

     5'in 4'ü

 İskeçe 

 

İskeçe'ye gidiş amacımız İskeçe Karnavalı'nı izlemekti bu nedenle diğer şehirler kadar doğal halini gözlemleyemedim. Biz kente gittiğimizde yeni gelin gibi süslü bir kentle karşılaştık.

Karnavallar dinsel bir törenmiş meğer

Hz. İsa çocukken Hz. Meryem'in kulağına, "Hz. İsa ilerde peygamber olacağı için öldürülecek"dedikoduları gelmiş. Hz Meryem korkusundan Hz.İsa ve 12 arkadaşının yüzünü tanınmamaları için boyamış ve 10 gün Hz. İsa'yı o şekilde saklamış. 10 günün sonunda bir pazartesi günü Hz. Meryem'in kulağına bunun sadece bir dedikodu olduğu haberi gelmiş ve Hz. Meryem rahatlayarak, Hz. İsa'nın yüzünü temizlemiş ve aynı gün şükür orucu tutmaya başlamış. 

Rehberimizin bize anlattığı bu hikaye gittiğimiz karnavalın amacıymış. Hristiyanlar 10 gün boyunca sokaklarda yüzleri boyalı ve  çocuk kıyafetleri gibi renkli, farklı kıyafetlerle sokaklarda geziyormuş. 10 günün sonunda ise "temiz pazartesi" diye adlandırdıkları günde oruç tutmaya başlayarak Paskalya bayramına kadar 40 gün hayvansal gıda tüketmiyorlarmış. Aynı zamanda Ortodoks inancına göre "temiz pazartesi" kutlamaları içinde ülkede devlet daireleri dahil olmak üzere her yer kapalı oluyormuş ve uçurtma şenlikleri yapılıyormuş. 

Ancak klise bu  kutlamaları amacından saptığı için onaylamamaktaymış. Nitekim haklı galiba. Karnavalın son günü belediye tarafından düzenlenen resmi geçite katıldık. Halk büyük küçük, yaşlı genç demeden akın etmiş karnavala. Herkes farklı farklı kostümler giymiş. Kimi gruplar panda, kimi gruplar kaplumbağa kılığında katılmış festivale.

( Ben en çok "angry birds" kostümlerini sevdim.)

Hikayesini dinleyince anlamlandırdım ki herkesin elinde rengarenk boyalar var ve yolda gördükleri çocukların yüzlerine çeşit çeşit boya sürüyorlar. 

Ancak karnaval dinsel bir törenden çıkmış gibi geldi bana çünkü sanırım belediyenin halkına sunduğu bir içki hizmeti vardı. Biz de çeşmeden su doldurur gibi herkes plastik şişelere doldurmuş şarap ve bira içiyordu. İçki bedava olunca dozu da kaçmıştı.

Yine de onları farklı farklı kostümler içerisinde izlemek oldukça eğlenceliydi. 

 

   5'in 5'i

Komotini yani Gümülcine

İskeçe'den ayrılıp dönüşe  geçmeden son durak Gümülcine'ydi. Hemen hemen halkının yarısından fazlası Türk olan bu şehire ulaştığımızda saat yaklaşık 4'tü ve karşımızda ölü toprağı serpilmiş, terkedilmiş bir kasaba bulduk. Dinlenmek üzere evlerine çekilmiş çarşıda açık sadece 2 restaurant vardı. Gümülcine'nin meşhur Osmanlı Çarşısı (ki asla inanmayın, Kapalı Çarşı gibi sanmayın, sadece bir sokak) kepenklenmiş vitrinlerine bakındık. Bir restauranta oturduk ve porsiyonları bizim porsiyonlarımızın 3 katı olan şahane bir yemek daha yedik. Ayrıca porsiyonları ve fiyatları görünce anladım ki ekonomiden hiçbir şey anlamıyorlar. : ) 

Yasal olan imam nikahıymış

Yunanistan'da Türkler üç dört sene öncesine kadar belediye nikahı yapmıyorlarmış. Orada yasal olan nikah "müftü" yani imam nikahıymış. Dini kurallara göre evlilik yaptıkları için boşanmaları esnasında nikah sırasında belirlenen "mihir" yani kadına söz verilen miktar kadının güvencesi oluyormuş. Ve erkeklerin yasal olarak 4 kadınla evlenme hakları varmış. 

 

Ve son olarak… 

Keyifli, farklı, eğlenceli bir hafta sonu geçirdim. 2 Mart'ın doğum günü olması sebebiyle de erken yaptığımız bu kutlama beni ziyadesiyle memnun etti. 

Sizlere de bol eğlenceli hafta sonları dilerim … : ) 

(Hepinizin bildiği gibi yazılarımı Milliyet blog adresimle birlikte www.eceors.com'da da yayınlıyorum.)

 
Toplam blog
: 58
: 1647
Kayıt tarihi
: 13.05.09
 
 

Marmara Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümü öğrencisiyim. Okumak, yazmak ve hayata dair yorumlar ya..