Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '14

     
    Kategori
    Sosyoloji
     

    Kömür karası ve yüz karası

    Kömür karası ve yüz karası
     

    Aldırmayın baharın geldiğine, gün kömür karası. Elem bir olayda yüreklerdeki acının tarifini anlatacak kelimeler, cümleler lâl olmuş. Aklımıza gelen ilk soru şu: "Nasıl oldu bu facia?" Cevabı vermek çok basit. "Yangın." Peki tarifi mümkün mü yaşanılan bu acı olayı anlatmanın

    Kapitalizm'in en belirgin özelliği, işçiye tekrar çalışmaya muhtaç edecek kadar ücret ödenmesidir. İşçiler, günün koşullarında aldığı ücretle geçimini sağlamaya çalışır fakat ucu ucuna yetirirken bazen de giderlerinin tamamına denk getiremediği için tekrar çalışma hissiyatı duyar. Ama hangi koşullarda? İşte cevap vermemiz gereken bir soru. Son günlerde İş Güvenliği Sertifikası (İGS) gündemde. Hatta, iş güvenliği için anayasal maddeler mevcut. Aklımıza gelen iki soru var, biricisi şu: "İş Güvenliği Sertifikası ile iş güvenliğinde uzman olunur mu? Evet, açıklık getireceğimiz nokta, sertifika ve diploma arasındaki farklılık olacaktır. Diplomaya sahip olma o işte, o konuda uzman olduğunuzu gösterir. İş güvenliği için sertifika vermek yerine, üniversitelerde bir bölümün açılması daha isabetli olacaktır. İkinci sorumuz da şu olacaktır: " Soma'da özelleştirilen kömür madeninde, iş güvenliği var mıydı?" Yıllar önce, Tarık Akan ve Cüneyt Arkın'ın başrollerini paylaştığı "Maden" filminde cevabı verilmektedir. Türkiye'de solunan havanın kontrol edilmemesinden dolayı her yıl ortalama 140 bin kişi ölmektedir. Bu rakam, Hiroşima'ya atılan atom bombasında bir yılda ölen kişi sayısına eşittir. Mehmet Sabri Genç'in deyişiyle ülkemize her yıl atom bombası atılmaktadır. Albert Camus der ki. " “Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” Bizim ülkemiz de, ölmek aslında çok basit. GDO'lu ürünlerden tutalım da, Adana' daki eski şampuan şişlerini yenileyip yağlı boyadan şampuan yapanlara kadar her şey bedensel ve zihinsel sağlığımızı tehlikeye atmaktadır. İnsanlarımızın zihinlerini, saçma TV programları ile bulandırıp, tüketim insanı haline getirerek üniformlaştırmaktadırlar. Böylesine bir ülkede, maden işçilerinin zor ve sağlıksız koşullarda çalışmasını doğal karşımalıyız. Çünkü ekmek parası diye, tüketim toplumunun zorla dayattırdığı zorunlu ihtiyaçları karşılamak hissiyatı bizim için ne derecede önemli ise, maden işçilerimiz için aydı derecede önemlidir. Maden işçilerimiz, kapitalizmin dayatmış olduğu üniform biçimlerine uymak için, bir ömürün bir avuç kömürden daha ucuz olduğu ortamlarda çalışmaktadır. Alınmayan önlemlerden dolayı hayatını kaybetmiş yüzlerce maden işçimiz ülkece suçu üstlenmek yerine bir birimize suç atmaktayız. Sedye kirlenmesin diye, çizmelerini çıkarmak isteyen işçimizin yüzündeki kömür karası iken, bizim yaptığımız yüz karasıdır. Acı ortak acımız, ayıp bizim ayıbımızdır. Birbirimizde suç aramak yerine, karşımızdakini suçlamak Alev Alatlı'nın tabiriyle paçozluktur.

    Ülkece Soma faciasından çıkarmamız gereken dersi sorgularken bu kaçıncı derstir diye geliyor aklıma. Zihinlerimiz bulanmış, geçmişle bağımız kopartılmış bir toplum olarak, paçozluk binasından kurtulmalı Mehmet Sabri Genç'in bahsettiği Hikmet Binası'nı öz benliğimize oturtmalıyız. Eğer biran önce paçozluktan kurtulmaz isek, Soma'da hayatını kaybeden işler için protesto yapan kişinin ambulansa tekme atmasını, iktidarın "kader" söylemini ve protesto yapanlara yapılan şiddetli müdahaleleri doğal karşılar, Soma'yı üç gün sonra unuturuz. Son olarak, Soma faciasından çıkarabileceğimiz tek ders bulanmış zihinlerden arınarak insan onuruna yakışır bir ülke olmamız gerektiğidir. Ambulansa binerken çizmeleri sedyeyi batırmasın diye ayağını uzatmayan işçiden aldığımız insanlık dersini, kendimize ilke edinmeliyiz. İnsanlık diyorum çünkü, insanı hayvandan ayıran tek özellik akletmektir. Akleden bir insan, ahlaklı, zihni tümörlü olmayan ve felsefesi olandır. Akleden insanların oluşturduğu toplumlarda, ahlak ön planda olduğu için, soma faciasına benzer sorunlar yaşanmayacaktır. Bilimin ve sanatın ilerleyebileceği, hikmet binasının benimsendiği bir toplum için akleden insanlar olmaya tüm ülkemiz insanlarını davet ediyorum. İsmet Özel'in bir mısrasında dediği gibi: "Usta, ölmeden önce bana bir oyun öğret, İnsan olayım." Soma faciasının bir daha yaşanmayacağı, vicdanların sızlamayacağı ve hikmet binasının hakim olacağı bir ülke umuduyla, Soma'da hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.  

     
    Toplam blog
    : 1
    : 71
    Kayıt tarihi
    : 08.05.14
     
     

    9 Kasım 1993'te Antalya/ Kale (Demre) 'de Dünya'ya geldi. Gaziantep Üniversitesi Sosyoloji bö..