Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Aralık '16

 
Kategori
Şiir
 

Konumuz modern şiir...

Konumuz modern şiir...
 

Bugün uzun süreden beridir yapmak istediğim ve yıl-yıl ertelediğim bir yükten kurtulmak üzere benden beklemediğiniz ölçüde bir yazı yazmak istiyorum. Ve bunu yaparken size kesinlikle farklı ve yeni bir kapı açmak istiyorum.

Konumuz ne mi? Şiirde modernite!

Aloysius’un Gaspard De La Nuit’inden;

“Ekim ayı, kışın özel ulağı, evlerimizin kapısına dayanır. Bir durup bir başlayan yağmur basar puslu pencere camlarını ve rüzgar çınarın ölü yapraklarını ıssız sekiye yayar.”

“Ve Paskalya, neşeli sabah ilahileriyle Paskalya, geç kızların mayasız çörek ve kırmızı yumurta armağan aldıkları Paskalya!”

İşte şiiri kafiyesiz kullanan ilk adam, evet, yazdıkları şiirsel ve şiirin ta kendisi. Oysa şiiri bilmeyenler için beceriksiz sanılabilecek, oysa çağların ötesinden, böğründen gelen sarih sözcükleri, belki umutsuzluk olarak anlayacak basit sisteminin çok ötesinde karmaşık, yaşanılan aslından son derece duru bir anlatım biçemi- modern şiir! Karmaşık olan olayın kendisi değil kurgu ve biçem. Ne kadar kolay olurdu; Karacaoğlan gibi bulasaydık şiiri türküye! Ama modern hayat öyle değil; kurgusuz kesinlikle yaşanmıyor.

Ve yayınlandığını göremeden ölen tek eserlik bir şair, Aloysius Bertrand,  ama öyle ki o tek eser şiirin yolunu değiştirmiş. Ve hata öyle ki;

“Düzyazı şiir, özgür koşuk, modern şiir Gaspard de la Nuit (ölümden bir yıl sonra 1842) ile başlamıştır. Şiir tarihinde sadece düzyazı şiirin ilk örneklerinden toplandığı bir kitap değil, aynı zaman bir dönemin kapanıp yeni bir şiir çağının başladığı bir dönüm noktasıdır.

Şiirsel düşünceyi tutsaklık zincirlerinden kurtaran Gaspar de la Nuit şiirin önünü bir daha kapanmayacak şekilde açmıştır.” Gaspard De La Nuit, Gendaş Yayınları 1999, son sayfa

“-Sen, atlı mısın?

-Eh! Neden olmasın? Linlithrow Lordu’nun tazısının sırtında kaç kez dörtnala gittim!”

Bir İskoç Baladı

Böyle bir giriş yaptıktan sonra biraz da Türkiye’de modern şiiri tanımlamak açısından bazı tespitleri de yapmak gerekir. Türkiye’de modern şiir daha çok “İkinci Yeni” akımı ile başlar:

“Nedir şiirde modern?

1. Modern insanın özelliklerinden biri olduğu için, modern sanata ve elbette şiire damgasını vuran özellik, kronoloji duygusudur. Bu, öyle güçlü bir itki olarak başlatıyor ki moderni, klasikle modernin tam ayrışma noktasında duran Proust, dev romanını “ zaman” duygusu üstüne kuruyor ve adı Kayıp Zamanın İzinde oluyor.
Modern şairlerin temel iki amacı: (1) İnsanı tanımlamak ve (2) güvenlik arayışıdır. Bunu, insanı zaman akışı içinde tanımlayarak yapabileceklerini düşünürler. Buna en belirgin ve eski örnek, Tanpınar’ dır. Ancak o, zamana şiir içinde bir anlam ve bütünlük kazandıramamıştır.
Paz’ ın modernizm tanımına göre, “ Modernizm; sanatlardaki, paradigma değişimi ile ilişkili bir terim ve estetik yaşantının gücünü ‘ şimdiki an’ dan alması demektir. ”
Eser de geçmişle geleceğin buluşma anında yaratılır. Bu sebeple Joyce Ulysses’ ini bir günlük zaman dilimine yerleştirmiştir.
Burada bir parantez açmama izin verilirse Türk şiirinin modern ile özellikle zaman konusunda kavgalı olması gerektiğini düşünüyorum. “ Carpe diem” (anı yaşa) gibi yaşam formüllerine zemin hazırlayan modern yaklaşımın, şiirde yuvalanacak beşerî özün yüce yanını “ dünyevî” bir hazcılığa dönüştürmesi işten değildir.
2. Modernin ikinci bir özelliği; çirkin olanı içermesi, çeşitli niteliklerin gergin bir denge ile bir araya getirilmesi, özellikle kötülük ve günahın şiirselliğinin keşfidir. Türk şiirinde bunu, İkinci Yeni’ de, kötülük olarak değil de, âcizlik ve yenilmişlik olarak izleriz. Şiirde bu, günaha yakınlık olarak tezahür eder. Önceleri Baudelaire, Lautréamont ve Rimbaud, daha sonraları Bataille, Genet, Celiné, Proust vb. Yazarların Türkçedeki akisleri modernin bu tarafını “ kötücüllük” ortağında pekiştirmiştir.
3. Modern eser, kendi başına bağımsız bir oluşumdur.Tikeldir.Verili değerler üstüne kurulmaz. Kendi iç yasaları vardır. Adeta en baştan kendi gerçeğini kurmaktadır.
4. Modernizm ne denli dağıtsa ve dışlaştırsa da anlamı önemser. Eagleton’ a göre, “ onu böylesine ilginç kılan da anlam uğruna verdiği bu mücadeledir”.
5. Kentlerin ürünüdür. Kentlerin karşısında hem hayran, hem şaşkın hem de nefret doludur. Modern şiirin okuyucusu da bu nedenle kentlidir, dahası kentli şairlerden ibarettir.
6. Modernizm, dünya tarafından “ ayartılmaktır” ve bundan ötürü şaşkındır. Modern şair, neredeyse yazdığı şiire bile hayretle bakar. Ayartıya karşı konmaz. 8. Modernizm çelişkilidir. Yanıldığını ilan etmektir. Modern Türk şiirinde Örneğin T. Uyar’ da ve elbette diğer İkinci Yeni şairlerinde izleyebiliriz bunu: Tek kurtuluştur şiir. Umut ve umutsuzluk; zevk ve sıkıntı; yücelik ve aşağılık hevesler; seçim yapma kudreti ve âcizlik… Peş peşe, adeta birbirlerinin devamıymışçasına şiirde yerlerini alırlar. Daha doğrusu, şiirsel gerilimin ve âhengin kaynağı zaten, bu kutuplaşmadır.

Özetle 1950’ li ve 60’ lı yıllarda böyle biçimlenen Türk şiiri 1970’ li yıllara gelindiğinde Diriliş, Mavera ve Edebiyat dergileri etrafında canlı tutulan şiirle güçlenir. Dünyadaki zulme karşı tek yumruk olarak cephe almış, bilinçli bir şiirdir bu. Bazı şiirler devrim marşlarına dönüşecek kadar insanî bir özle yoğrulmuştur. Aynı dönemde önceki toplumcu kuşaklar etkisinde yazılan yüksek sesli ve talepkâr şiir vardır. Sokakta silâhlı çatışmaların yaşandığı bir dönemdir bu. Bunun şiire yansıması kaçınılmazdır. Örneğin bu dönemde İkinci Yeni şairleri daha ‘ toplumcu’ duyarlıklı şiir yazmayı sürdürürler. T. Uyar Toplandılar’ ı, Ece Ayhan, Devlet ve Tabiat’ ı, Cansever Sonrası Kalır’ ı, Atillâ İlhan Tutuklunun Günlüğü’ nü yayımlarlar. Zarifoğlu, 1967’ de çıkardığı ilk kitabındaki şiirlerde aşka, kadına bireysel konulara değinmişken, 1977’ deki Menziller’ de daha sosyal konuları işlemiş, Sovyetlerin, Afganistan’ ı işgalinden sonra “ Hama” “ Afganistan Çağıltısı” “ Savaş Henüz Burada Şuramda” başlıklı şiirler yazmıştır.”

(Bkz. http://www.notsehri.com/modern-donem-sairleri-164732/)

Görüldüğü üzere şiir, Türk edebiyatı için bile, içinde birçok unsurun bulunduğu ve geçmişten bu yana gelen biçem değişiklikleri ile duyguların arı fakat bazen karmaşık bir şekilde anlatıldığı ve en önemlisi vazgeçilemeyen bir edebiyat türü olmuştur.

Biz böyle bir yazı yazarken veya daha çok şiirle ilgili düşünceleri size aktarırken amacımız, sizi bu konuda bilgilendirmenin ötesinde, daha çok modern şiir kültürü ile tanıştırmaktır.

Anlayışınız için teşekkür ederim....

Not: Hepinizin yeni yılını en içten dileklerimle kutlarım...

 

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..