Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '07

 
Kategori
Haber
 

Konuşan “Baba” olunca…

Konuşan “Baba” olunca…
 

Konuşan bir baba… Belli ki büyük acı ve üzüntü içinde. Oğlu, bir kurşun ile yaşam savaşına girmiş. Elbette ki acısı büyük olacak. Elbette ki o acı ile konuşacak. Elbette ki acısını dillendirecek. Bunların hiç birine bir diyeceğimiz yok. Hatta acısına da ortak oluruz, dahası olmalıyız da. Evlat acısı ile “Acılı Adana”yı birbirine karıştıracak kadar sadist değiliz elbette…

Baba, birçok şey söylüyor…

En çarpıcı olanı da <ı>“Terörden kaçtım, oğlumu polis kurşununa verdim” gibi bir söz.

Olayı bir hatırlayalım isterseniz.

İzmir’de üç gencin bulunduğu araç, polis kontrolünden kaçıyor, önlerine kurulan barikatı da bütün ihtarlara rağmen aşıyor ve açılan uyarı ateşi sonunda da başından yaralanınca, elbette direksiyon hâkimiyeti kalmıyor ve bir yere çarparak duruyor. Şimdi, aracı kullanan ve feryadını <ı>“Terörden kaçtım, oğlumu polis kurşununa verdim” sözleriyle ifade eden babanın oğlu, hem de yetişmiş, eğitilmiş oğlu, ecelle karşı gelme savaşı veriyor.

Birincisi; polis dengeli güç kullansaydı ve adına <ı>“Uyarı ateşi” denilen uygulamayı yapmasaydı.

İki; bu genç, birinci etapta kontrolde dursaydı, olmadı barikatı yarıp geçmeseydi. Alkollü araç kullanırken kaptırdığı ehliyetine rağmen araç kullanma suçunu işlerken yakanmış olurdu. Kimsenin canı yanmaz, baba da <ı>“Terörden kaçtım, oğlumu polis kurşununa verdim” demez <ı>“Oğlum suç işledi ve yakalandı” derdi.

Der miydi? Derdi her halde…

Üçüncüsü; sorulan en önemli soru <ı>“Polis, dengeli güç göstermedi, ateş etti” deniliyor ya. Peki bu aracın içindekiler, böylesine basit bir suçu işleyenler değil de, ortalığı kana bulayacak terör örgütü üyesi olsalardı ve polis de elinden kaçırmış olsaydı, terör örgütü üyeleri de bir yada bir çok kişinin ölümüne, sakat kalmasına neden olacak eylemi daha sonra gerçekleştirmiş olsalardı!...

O zaman ne derlerdi?

Diyecekleri <ı>“Polis, adı geçen şahısları daha önceki günlerde yapılan bir kontrolde kaçmalarına rağmen üzerine gidip yakalamamışlardı” derlerdi.

Derler mi idi?

Derlerdi… Elinizi vicdanınıza koyun, derlerdi. Hele böyle bir durum olsa da sonucunda terör eylemi nedeniyle bazı vatandaşlar zarar görselerdi, o polisler bu teşkilatta barınamazlardı.

Acılı baba <ı>“İşin peşini bırakmayacağım” diyor.

Şimdi babaya soralım.

Oğlunuzun ehliyetine <ı>“Alkollü araç kullanmaktan dolayı 2 yıl süreyle el konulunca” işin peşini niye bıraktınız da oğlunuzun araç kullanmasına izin verdiniz?

Bir soru daha. Oğlunuz, var sayalım ki alkollü araç kullanırken her hangi bir vatandaşın hayatını sonlandırsaydı o zaman <ı>“terörden kaçtık ama burada da trafik terörü estirdik” diyecek mi idi?

Olan biten ve yaşananları, sonu “Ölüme” varıyorsa, onaylamamız olası değil. Bu babanın acısına da ortak oluruz. Hatta <ı>“Terörden kaçtım, oğlumu polis kurşununa verdim” sözünü de acıyla söylenmiş söz olarak kabul eder, alınmayız.

Amma ve lakin… Çuvaldızı bir tarafa bırakın, <ı>“mızrak” kadar deliciyi bir yerlere saplamaya çalışırken, hiç değilse iğnenin de kendinize batmasına izin verin. Hemen hâkim, savcı olarak bir tarafı küllen suçsuz, öteki tarafı da zalim ve cani ilan etmeyiniz.

Eğer <ı>“Hukuk devleti” isek ki öyle olduğumuzu varsayıyor ve buna da inanıyoruz, yasayı çiğneyen de cezasını çeker. Bu bir polis de olur, kontrolde durmayan, barikatları yaran, alkol nedeniyle ehliyetine el konulan birisi de olabilir. Sonuçta <ı>“Suç” cezasız kalmaz. Ama bazen böyle acı sonuçlar olur ve <ı>“Terörden kaçtım, oğlumu polis kurşununa verdim” gibi ölçüsü, endazesi kaçmış beyanlar da…

Çok basit nedenlerle işin her iki tarafı da eksik ve hatalı, her iki tarafı da acı…

Olmasa ne iyi olurdu… Genç çocuk yaşama mücadelesi vermiyor, polis de suçlanmıyor olurdu.

Son söz: Acaba bu olay hem ailelere hem de güvenlik güçlerine <ı>“Ders” niteliği taşır mı?

Umarım <ı>“Ders çıkaran” birileri olur. Ve... Olayı <ı>"Onayladığım" gibi bir sonucun çıkmamasını dilerim. Ve yine umarım ki, <ı>"dikkat" çekmek istediğim konuyu anlatabilmişimdir. Çünkü olay oldukça hassas…

28 KASIM 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..