- Kategori
- Şiir
Kör kalleş
Sen zalimce mazlumu dağlara süren kalleş
Pusuya yatmışsın yine bekliyorsun leş
Doymaz sın ne yesen, açlığın kin ve nefre
Yediğin leş değil, kardeş etidir kardeş.
Senin bedenin yanmış cehenneme ne hacet
Her düşüncen bir ölüm her zerren de bir ateş
Mazlumdan ne istersin be Allah’ın kör kulu
Sana silahı veren ellerdir sana kalleş.
Sanma ki bu ateşle yanan ocaklar söner
Tek bir filizden bile onlar yeniden sürer
Emanettirbu bahçe, bize büyük Ata’dan
Ona uzanan eller kırılır birer, birer.
Son kez daha düşün o yattığın pusular
Sana mezar olmadan aklını başına al
Senin attığın ateş, cürümü kadar yer yakar
Bizim ateşimizle okyanus bile yanar.
Sen ışıkta yolunu kaybeden kör kalleş
Biz karanlık da bile buluruz yolumuzu
Ecelin çok yakındır biz karşına çıkmadan,
Terk et bu diyarları ey kalleş oğlu kalleş.
Bir parça çıkar için vatanı satıyorsun
Bunun hesabını da ağır ödeyeceksin
Yaptığın bu kalleşlik asıl kendine senin
Üzerine bastığın bir dalı kesiyorsun.
Sanma ki uyuyor bekleyişte bu millet
Pişmanlık fayda etmez dev ayaklandığı gün
Korksaydık biz eğer senin gibi kalleş den
Bu vatan elimizden çoktan giderdi bizim.
Çürümeden cesedi bu toprak üzerin de
Seni başımıza musallat edenlerin
Leşini yakacağız akbabalar önünde
O günü göreceksin yemin ederim yemin.
Kör kurşunla sattığın binlerce yiğit şehit
Ölmeye gönüllüydü bu vatanın uğruna
Sen vurdukça çoğalan bir neslin akınına
Uğrayacaksın bir gün buna yemin ederim.
Yazan: Serpil Topaloğlu
7. 2010