Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '10

 
Kategori
Deneme
 

Körebe

Körebe
 

Çocukluğumuzda kaldığını sanıyordum körebe oyunun.

Gözümüzü bir bezle bağlardık, çocuktuk. Onlar kaçar biz yakalamaya çalışırdık.

Büyüdük, çocukluktan kalma alışkanlıkla canımız bir şeyi görmek istemezse ellerimizle kapatıyoruz gözlerimizi. Onlar yine kaçıyorlar ama biz yakalamaya çalışmıyoruz. Ne kaçan zamanı, ne de kaçırdığımız anları..

Hiç bitmeyeceğini sandığımız çocukluk zamanlarımız kaçtı, ergenlik derken o da gitti, gençlikte gitti gidecek eli kulağında… Hangisinde anı yakaladık acaba, en çok anlarda kaldığımız kaç zaman biriktirdik geri dönüp sayımını yapacak.

Görmek istediklerimizi görüyor, kaçmak istediklerimizden kaçıyoruz. Sıkışınca bir bez parçasını aramaya bile üşenip ellerimizi kalkan yapıyoruz gözlerimize. Gözlerimizden aldıklarımız yerleşiyor beyinlerimize çünkü. Bir çocuğun bakışı, bir dedenin gözyaşları, birinin bir burunda son bulan yumruğu, bir ayakkabının isabetsiz nişanı, tavada olması beklenirken havada olan yumurtaların asimetrik hali… Canımız bunları hafızayı almayı istemiyor, kolayı seviyoruz, çocukların sorduğu kadar soru bile soramıyoruz artık ne başkasına ne de kendimize…

Çaresiz öğrenilmişlik mi bu sorgulamama hali yoksa kolaya kaçmak mı?

Kendi hayatlarımızda, çevremizde, ülkemizde, dünyamızda olanlara körebeymiş gibi bakıyoruz. Aslında ebelenen biziz, ebe olan hep başkaları, körden hallice olan bu durumumuzdan bir gün uyanır mıyız, sorgulamaya, görmeye başlar mıyız yoksa bize biçilmiş üzerimize olmayan çuvaldan bozma entarilerimizle yaşamaya devam mı ederiz?

Kendi ellerimizle kendimizi kör ediyoruz, başkalarına hiç gerek yok…
 
Toplam blog
: 127
: 820
Kayıt tarihi
: 22.09.07
 
 

Sıcağıyla bilinen memleketimde bir kış gününde geldim dünyaya. Bütün tezatlıklar hayatımda farklı r..