Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '14

 
Kategori
Haber
 

Korku ve saygı otoritesi

Korku ve saygı otoritesi
 

Son günlerde söz söylenmeyecek kadar büyük bir olayı malesef seyretmek, okumak ve dinlemek varmış kaderimizde. Keşke Soma olayına tanıklık etmeyenlerden olsaydım diyorum. Korkum o ki bir şekilde benden de hesabı sorulacak bu olayın. Bu facianın ardından bir sürü ders almak mümkün. Ama benim aklımda kalan ve uzun yıllar belki de hayatım boyunca unutamıyacağım iki birbirine zıt olay meydana geldi.

Ama herşeyi sırasıyla analiz etmek daha doğru. İlk olarak facianın hemen ardından başbakanın iş kazası die birşey vardır herşeyi kontröl edemezsin açıklaması facianın meydana gelmesindeki hatalardan sonra ortaya çıkan hatalar zincirinin başlangıcıydı. Ardından o acıya rağmen başbakanın yolunu kesmek gibi kaba ve son derece yanış hareketleri yapanlar geliyor. Siz dünyanın her yerinde protesto yapabilirsin ama başbakanın yolunu kesemezsin çünkü bu bir güvenlik riski teşkil eder ve Somadaki facia olmasaydı güvenlik güçlerinin böyle olaylara büyük ve daha etkin bir şekilde güç kulanacaklarından eminim, hele hele böyle bir olay Avrupa ülkelerinde olsa. Türkiyedeki benim anlayamadığım şey şudur ki bri tepki göstermek isteyenler genel kuralları hiçe sayıp sanki o demokratik hakkını kulanırken anarşiyi meşru bir hak olarak kulanmaya teşebüs etmeleri, ve aynı zamanda diğer yandan bu demokratik hakkı sanki hiç yokmuşa inidrgeyen otorite tutumu güvenlik güçlerinin.Bu uzun konu ve tek bir blogda açıklanamaz derecede geniş bu konu ve burada herkesin düşüncesinin benim için çok değerli olacağından bu konuda yorum verip kendi düşüncesini yazmasını dilerim.

Buradan da asıl konuya gelmek istiyorum Türkiyede benim gördüğüm kadar sürekli iki uçta dolaşan kişiler var ve onu bu faciada görmek mümkün. 

Birincisi o derece sindirilmiş korku otoritesi o kadar kemik iliğine işlemiş bir işçi facianın belki de ölümün eşiğinden dönmesine rağmen Acil aracına bindirilirken çizmesini çıkarıp zengin malına zarar getirmeyim korkusu içerisinde sonra benden sorulur diye düşünen bir işçi yani korku otoritesinin kurbanı. Bu kardeşimiz aynı zamanda islamiyetin ve türklüğün bir parçası olan makuliyet, alçak gönülülük ve devlet malına saygının nasıl olmasının tam göstergesidir.

Diğer taraftan nasıl olduğunu bana biri anlatsın ama başbakanın müşaviri konumuna gelmiş kendini bilmez faşizoid bir kişi. Bu ikincisi korku otoritesini uygulayan biri. Kendi o kadar kibire girmiş ki böyle bir faciadan sonra ne kadar haksız bile olsa tepki gösteren birine başını eğip kendisinden beklenen ve gerekli olan tepki gösterenin tepkisini makule indirgeyip onunle empati yapması gereken kişi, hatanın ne kadar başkasında olmasına rağmen sırf devlet yönetiminde olduğu için bu hata için bir suç duyması gereken (Hz. Ömerin fakir kadın olayı) kendini o kadar korku otoritesine kaptırmış ki bu durumda bile hiç utanmadan, hiç düşünmeden ve hiç ama hiç hakkı olmadan tekme atmaya kalkması uçurumun diğer ucu. Bence bu konuyu daha derin araştırmak gerek. Korku otoritesi yerine devlet otoritesinin hak ve hukukla saygı üzerinde herkesin herkese karşı duyması gereken saygı üzerinde dayandırılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Ancak ve ancak bu durumda gerçek 21 nci yüzyıla dünya lideri bir ülke kurulabilir aksi takdirde ülke güçlü ama bir o kadar da dengesiz bir konuma girer ki istenildiği zaman ülkenin gücü kendi kendini imha eden bombaya dönüşür (bkz. Suriye).

Korku otoritesi halkı ne kadar sindirgerse sindirgesin, ne kadar ezerse ezsin bir gün gelir korku ortadan kalkar ve o gün gelince devlet tamamiyle anarşiye dönüşür. Bu yüzden bu politikanın hemen ortadan kaldırılması gerek. Devlet kanunlardan korkmayan ama kanunlara ve devlet malına saygı gösteren vatandaş istemeli. 

Burada vefaat edenler için allahtan rahmet dilemek, ailelerine sabır ve devlete de başsağlığı ve sabır dilemek uzaktan yapabileceğim tek şey.

   

 
Toplam blog
: 2
: 135
Kayıt tarihi
: 24.05.13
 
 

Eski yüzyılın 78 yılında Ohride doğdum. Eğitimimin temel basamaklarını Resen şehrinde bitirdikten..