Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '09

 
Kategori
Eğitim
 

Köy Enstitüleri ve çıkarılması gereken dersler

Köy Enstitüleri ve çıkarılması gereken dersler
 

Her yıl 17 Nisanda Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümünü kutlamak gelenek olmuştur. O gün mikrofon uzatılan herkes Köy Enstitülerini övücü sözler söyler. Olanak olursa Köy Enstitülerinin faaliyet yürüttüğü yerler ziyaret edilir. Konuşanlarda, konuşulanlar da neredeyse aynıdır. Dizimizi dövüp dövüp ağlarız ve akşama unuturuz.

Doğrusu Köy Enstitülerinin o günün koşullarında yarattığı tam bir eğitim mucizesidir. Kuruluş yılları İkinci Dünya Savaşı yıllarıdır. Memlekette yoksulluk kol gezmektedir. Ona rağmen ülkenin dört bir köşesinde Köy Enstitüleri idealist öğretmenlerin ve öğrencilerin içten çabasıyla kendi kendilerini yaratmaktadır.

Bu demektir ki Türkiye gerek doğal gerekse insan kaynakları bakımından müthiş bir potansiyele sahiptir. Esas olan bu potansiyeli harekete geçirecek güven veren bir önderliği yaratmaktır. Temel sorun buradadır.

Eğitim bir ülkenin milli meselesidir. O nedenle eğitim bakanlığının başına milli sözcüğü eklenerek Milli Eğitim Bakanlığı denilmiştir. Ancak Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı milli bir anlayışla yönetilmemiştir, yönetilmemektedir.

Eğitim politikalarında temel anlayışlar değil iktidardan iktidara, bakandan bakana değişebilmektedir. Uzun süreden beri eğitimde ve yönetimde süreklilik ilkesi gözetilmemektedir. Mantık “ben dedim olur” mantığıdır. Deneyim ve yeterliliğin hemen hiçbir önemi kalmamıştır.

Türkiye’de başta öğretmen yetiştirme ve eğitimi olmak üzere mutlak bir eğitim reformuna ihtiyaç vardır. Ancak ne yazık ki ülkeyi yönetmeye aday partilerin bu hususta devletin temel niteliklerini gözeten bir anlayışla ortaya koydukları ve kamuoyuyla paylaştıkları tartışılan programları bulunmamaktadır. Keşke kamuoyu böyle bir program önerisini tartışıyor olsaydı.

Bu şunun için önemli. Bürokrata yetkiyi veren de yetkiyi alan da siyasi otoritedir. Siyasi partiler merkez ve taşra örgütleri dahil eğitim konusunda sağlıklı bir anlayış ve donanıma sahip olmazlarsa tercihleri asla yetkin ve yeterli eğitimcilerden yana olamaz. Onların tercihleri çıkarları doğrultusunda kullanabilecekleri kişilerden yana olur ve ilişki içinde oldukları da genellikle o tip insanlardır. Güzel şeylerin yıkılışı da benzer ilişkilerin sonucu olmuştur.

Köy Enstitülerinden gerek Avrupa gerekse ABD güçlü bir Türkiye doğuşunu hissederek elbette rahatsız olmuşlardır. Ancak Köy Enstitülerinin esas yıkıcıları Türkiye’deki siyasi irade ve onların yetkilendirdikleri bürokratlardır.

Sonuç; Türkiye’nin koşulları İkinci Dünya Savaşı yıllarındaki koşullardan daha kötü değildir. Eğitim işini kotaracak, özgün projeler geliştirecek yetişmiş insan kaynağı da yeterli bilgisi, birikimi de vardır. Eksik olan siyasi iradelerin koordinasyonsuzluğu, milli anlamda en azından öğretmen yetiştirme ve eğitimi hususunda temel politikalar geliştirip uzlaşma aramamalarıdır.

Yetkisi olmayanın etkisi olamaz. Yetkiyi de siyasi irade verdiğine göre izlenmesi gereken en doğru yol siyasetin bu konuya dikkatini çekmek, onların duyarlılığını artırmaktır.

Umarım ülkemizde siyaseti hizmet olarak görenlerin önü açılır ve dikkatleri bu hususa yoğunlaşır.

 
Toplam blog
: 114
: 860
Kayıt tarihi
: 29.12.06
 
 

Osmaniye Düziçi doğumluyum. Sınıf öğretmenliği, ilköğretim müfettişliği, il milli eğitim müdürlüğ..