Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '08

 
Kategori
Futbol
 

Kriz büyüyor, zaman daralıyor

Fenerbahçe Kayseri maçı ile birlikte çok derin bir krize girdi. Bu krizden en kısa sürede çıkmak için radikal kararların alınması ve uygulamaya geçirilmesi şart. Ne yapılır, ya da ne yapılacak bunu zaman içinde göreceğiz.

Ancak futbolda zaman zaman her şeyin kötü gittiği dönemler olur, bu dönemlerde herkes eteğindeki taşları dökmek ister herkes genelde o taşları en sevmediği kişiye yöneltmek ister. Kimisi hocaya yüklenir, kimsi futbolculara kimileri ise Başkana ve yönetime..

Belki böylesine bir krizin tek bir sorumlusu değil de birden fazla sorumlusu vardır. Belki de hepsini birlikte değerlendirmek gerekiyordur. Şu aşamada takımın başarısızlıklarından en çok başkan ve yönetimi nasibini almış durumda. Ancak bana göre bu hatalar zincirinde en az hataya sahip olanlar da başkan ve yönetim.

Çünkü futbol öyle bir şeydir ki bazen yaptığınız yatırımların karşılığını hiç alamazsınız. Nitekim dünyanın en büyük bütçesine sahip olan, en çok transferi yapan kulüplerin de zaman zaman böyle sıkıntılarla karşılaştığını görüyoruz. Bu nedenle futboldaki başarıyı, sadece iyi transferler belirlemiyor. Futboldaki başarıyı birbirinden bağımsız ve birden fazla değişken belirliyor. Futbolda insan unsuru ön plandadır. İnsan unsurunun ön planda olduğu bir alanda her şeyin planlanması mümkün değildir. Herhangi bir sakatlık, bir şansızlık, hakemin verdiği bir karar belki de bütün hedeflerinizden bir anda kopmanıza neden olabilir.

Bu anlamada birilerini sadece sportif başarısızlıkla ya da sadece futboldaki başarısızlıklarla eleştirmek çok da vicdani bir yaklaşım değildir. Bu gerçeğin altını kalın çizgilerle belirginleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bunun dışında şu gerçeği ön palana çıkartmak gerekiyor. Birileri sevebilir birleri sevmeyebilir ancak bugün eleştirilerinin odağına konulan isim olan Azizi Yıldırım, Fenerbahçe Futbol Kulübünün başkanı değil, Fenerbahçe Spor Kulübünün başkanıdır. Bu anlamda futbola yapılan yatırımlarla birlikte amatör branşlara yapılan yatırımların, kurumsallaşmaya yönelik atılan dev adımların da önemsenmesi gerekiyor.

Başkana yönelik eleştiriler takım için önemli oyuncuların takımda tutulamaması yerlerine vasat oyuncuların alınması konusunda yoğunlaşıyor. Oysa Son dönemde Fenerbahçe’nin kadrosunda tutmak isteyip de başaramadığı 3 tane oyuncu vardır. Tuncay, Anelka Ve Marco bunların dışında var mı bir dördüncü isim?

Başkanının yoğun çabasına rağmen, Tuncay sözleşmesi bittiği için gitti. Yani takımdan gönderilmedi. Tuncay, yıldız olacağını düşünerek şansını İngiltere’de denemek istedi. Fenerbahçe’yi bıraktı ama gittiği İngiltere’de çok da büyük bir atılım gerçekleştiremedi.

Anelka kendisi gitmek istiyordu ve oynamak istemedi. Oynamak ve takımda kalmak istemeyen bir futbolcuyu zorla takımda tutmanın bir faydası var mı?

Ümit Özat, Mehmet Yozgatlı, Nobre, Serdar, Rüştü ve Serkan bunlardan Serdar dışındaki hepsi Fenerbahçe’deki misyonunu tamamladıkları için gittiler. Bu isimler gittiği için ya da sözleşmeleri uzatılmadığı için kimse başkana kızamaz.

Yönetimin tutmak isteyip de tutmadığı bir diğer oyuncu Mehmet Aurelio’dur. Herkes bu oyuncunun gitmesinde Başkanı suçluyor. Peki Mehmet’in hiç mi suçu yok. Mehmet iddiaların aksine sadece ve sadece 200-300 bin dolar için takımını bırakıp gitti. Peki nereye gitti? İspanya liginde küme düşmemek için oynayan R. Betis’e. Oysa Mehmet R. Betis’e gitmekle hayatının hatasını yaptı. Çünkü Kulüp yönetimi Mehmet’in ücretini Betis’ten alacağın ücrete yaklaştırmıştı. Ayrıca Şampiyonlar liginde oynadığı sezonun sonunda serbest bir oyuncu olacaktı. Yani gerek Fenerbahçe’de gerekse başka kulüplerde daha iyi sözleşmeler imza atabilirdi.

Bazı futbolcular kulübün başarısıyla büyürler, bazı futbolcular ise sürekli vitrinde oldukları için büyürler. R. Betis’in ne bir vitrini var. ne de sportif bir başarısı. Zam içinde Mehmet bu takım içinde yok olup gidecektir.

Bu nedenle 300 bin dolar için İspanya’nın vasat bir takımına gitmek hiç de akılıca bir iş değildi. Üstelik Mehmet İspanya’da gelir vergisine de takıldı. Dolayısıyla 300 Bin dolar için İspanya’ya giden Mehmet, Fenerbahçe’den alacağı paranın da altına düştü.

Bu garip işe rağmen, ben kesinlikle Mehmet’e kızmıyorum Adam futbol hayatının son sözleşmesini yapacaktı ve bu sözleşmeyi R. Betis ile yapmayı tercih etti. her şeye rağmen sezon sonunu bekleseydi, daha iyi bir kulübe, daha bir ücrete gidebilirdi. Umarım bundan sonra küme düşmeme mücadelesi içinde olan yeni takımında daha çok para kazanır.

TAŞ YERİNDE AĞIRDIR!

Bence Aziz Yıldırım Mehmet konusunda sonuna kadar haklıdır. Sözleşmesi devam eden bir futbolcu, sözleşmesindeki bir boşluktan istifade ederek bunu santaj unsunu olarak kullanması ve ücretine zam istemesi çok da etik bir davranış değildir. Mehmet önemli bir oyuncudur ancak asla Alex’den daha fazla ücret alacak bir oyuncu değildir. Bu anlamda takım için dengeler gözetildiğinde bu ücret artışının takımda daha ciddi huzursuzluklar çıkacağı ortadadır.

Bütün bunların dışında Mehmet hala İspanya’da geçici lisan ile oynuyor. Yani FİFA henüz bu transfere onay vermedi. Çünkü Mehmet Türk statüsünde oynayan bir oyuncu ve sözleşmesinde kulüp lehine opsiyon hakkı var. Yarın aksi bir karar çıkarsa, öngörülen rakamı Mehmet kendi cebinden ödemek zorunda kalacaktır.

TRANSFER HATALARI!

Eğer illa ki Aziz Yıldırım’ın transferleri eleştirilecekse, işte size koca bir transfer rezaleti R. Carlos. Bu adam yılda 4, 5 milyon dolar alıyor. Daha transferin ilk günlerde kariyerinin sonuna gelmiş bir savunma oyuncusuna verilmez diye yazmıştım. Sonuçta bir savunma oyuncunun oyuna katacağı bellidir demiştim. Bu konuyla ilgili bir yığın eleştiri aldım. R. Carlos markadır dediler. Oysa ne kadar marka olduğunu ve geldiği günden beri takıma ne kattığını görüyoruz.

Aziz Yıldırım’ın diğer bir transfer hatası D. Guiza’dır. R. Carlos bedelsiz geldi oysa Guiza sadece 14 Milyon Dolarlık bonservisiyle geldi. Carlos ile hemen hemen aynı parayı alıyorlar. Güiza iyi olur, kötü olur önemli değil. Önemli olan şu 30 milyon dolara mal olmuş oyuncunuz bir sigara tiryakisi olmasıdır. Benim kabullenemediğim de budur.

Bu transferden sorumlu olanlar 30 milyon doları bir sigara bağımlısına öderken hiç inceleme yapmaz mı? Günümüz futbolunda, herkes hızını süratini ve dayanıklılığını arttırmaya çalışırken, sigara içerek kendi hızını, süratini ve dayanıklılığını yok etmek nasıl bir mantıktır?

Aslında Güiza oynadığı maçlarda çok iyi pozisyon almasına rağmen güçsüzlüğünden, kuvvetsizliğinden dolayı aldığı pozisyonları çabucak yitiriyor. Ben bu durumun sigara tiryakisi olmasına bağlıyorum.

Gol atmamasının şansızlıkla falan ilgisi yok. Fenerbahçe toparlanmaya başladığı zaman Guiza’da elbette ki gol atacaktır. Belki gol kralı da olabilir. Ama önemli olan gücü ve enerjisiyle takımı ayağa kaldırması, umutların bittiği an umutları tazelemesi değil midir? Maç 3-0 iken dördüncü golü Guiza’nın atmasının ne önemi var? Bir sigara bağımlısı bunu yapabilir mi? Bence yapamaz. çünkü ona en çok ihtiyacımızın olduğu tiryakiliğinden kaynaklı olarak aktif dinlemede olacaktır.

Üst düzey bir futbolcu sigara içiyorsa kendine ve mesleğine ihanet ediyor demektir. Sigara içmek suç mudur asla değildir. Bu kişisel bir tercihtir. Ancak bir çiğ köfte ustasının, bir fırıncının, pidecinin yani elleriyle para kazanan meslek erbabının uzun ve kirli tırnakları bir müşteri için ne anlam ifade ediyorsa gücü, enerjisi ve ayaklarıyla para kazanan 30 Milyon dolarlık bedelle, süper ligde oynayan bir forvetin sigara tiryakisi olması benim için aynı anlamı ifade ediyor. Bu nedenle Guiza’yı hiç sevmiyorum ve hiçbir zaman da sevmeyeceğim.

Azizi Yıldırım’ın Bir başka hatası Volkan Demirel’dir. Böyle bir kaleci bize piyangodan çıkmadı. Bu kaleci tam 5 yıldır bu takımda ve 5 yıldır yediği goller ortada. Transfer konusunda belki de takımın tek ihtiyacı olan bölgeye yani kaleye transfer yapılmaması çok büyük bir hata.

Milli takıma kadar yükselmiş bir kaleci, sadece bir sezonda, çıkması gereken toplara çıkmadığı ancak çıkmaması gereken toplara ise çıktığı için 15 tane gol yer mi? Kayseri maçında yenilen 4 golün 3 ünde Volkan yine bariz hatalıydı. Ve yine hep aynı sorun kararsızlığa bağıl zamansızlık.

Daha iyi bir yere gelebilmek için herkesin için sürekli kendini geliştirmesi, ve sürekli kendini yenilemesi gerekiyor.ama Volkan “ben oldum” havalarında olduğu için 5 yıldır bir adım mesafe kat edemedi. Volkan belki de kendisini eleştirenlere kızıyordur ama 6 yılda yediği gollere bir bakmasını öneriyorum.

ALINAN OYUNCULAR

Başkanı bir de alınana oyuncular konusunda eleştiriyorlar.Gelelim alınan oyunculara; Alınana oyunculardan Burak eleştiriliyor. İyi de Burak zaten banko oyuncu olarak gelemedi ki takıma. Burak, gerektiğinde forvetin yedeği gerektiğinde, sağ kanadın yedeği olarak alındı.Yedek oyuncunun nesini eleştireceksiniz?

Kaldı ki geçen seneki kadronun üzerine 10 Milyon dolarlık oyuncu alsaydınız kimin yerine oynatacaktınız? Geçen seneki kadroda bir tek Volkan’ın yerine adam lazımdı, o da alınmadı Hataydı ve yukarıda da yazdım. Ancak Mehmet’in yerine adama ihtiyaç yoktu ki? Mehmet, Appiah’ın gelmesiyle, defansa yönelik orta saha oynuyordu. Appiah oynamayınca daha çok hücuma yakın oynuyordu. Bu bölgede Selçuk, Deniz, Maldo, Emre zaten vardı. Gerektiğinde Ali Bilgin, Alex, Deivit bu bölgede zaten oynayan adamlardı. Tam 7 oyuncunun oynayabileceği bir yere kamuoyu baskısıyla 8. oyuncuyu Josico alındı. Ben Josico’nun kötü bir oyuncu olmadığını ve takıma katkı koyacağını biliyorum. Ancak adam daha oynamadan insanlar eleştirmeye başladı. Sakatlandı diye nerdeyse hain ilan edecekler. Josico ilgili eleştiri yapanlar bu adamın futbolunu gördükten sonra bakalım ne yazacaklar, ne söyleyecekler?

Yeni gelenlerden Emre eleştiriliyor. Oysa Emre kendini ispat etmiş, kariyeri belli bir oyuncudur. Sakatlık sorunu yaşamazsa Emre çok faydalı olacaktır.

Emre’yi futboluyla değil saha dışında yaptıklarıyla eleştiriyorlar. Oysa Emre 24 kişilik Fenerbahçe kadrosunda ileriye doğru top taşıyan Deivit, Alex, Uğur ile birlikte dördüncü oyuncudur. Rakibi eksiltebilen ve aynı zamanda oyunu iki yönlü olarak oynayabilen tek oyuncudur. Bu nedenle Emre’yi futbol olarak eleştirmek futboldan hiç anlamamaktır.

I LOVE YOU ZİCO!

Gelelim Zico olayına. Başakanı bir de bunun için eleştiriyorlar. Bence Kayseri maçında Zico lehine bağıranlar elmalarla armutları birbirine karıştırıyor. Zico’yu hepimiz seviyoruz ama hoca olarak değil, insan olarak seviyoruz.

Geçen 2 yıl boyunca, Zico döneminde Şampiyonlar ligi maçı hariç, takımın iyi oynayarak kazandığı 3 tane maç yoktur. Bu nedenle Zico gibi güncel başarıları hedefleyen hocaların uzun vadede Fenerbahçe’ye bir şey veremez ve veremedi.

Gelelim Zico’nun icraatlarına. İki yıl önce yerlerde sürünen D. Kiev’e şampiyonlar liginde elenen Zico değil mi? Üstelik içerdeki maçta gol yemeden, savunmayı sağlam tutarak, panik yapmadan, sabırlı hücum ederek, 2 gol için mücadele etmen gerekirken, daha ilk dakikalarda topluca hücum ederek, henüz 5. dakikada ve rakibin ilk kontrasında golü yiyen, böylesine çılgınca bir taktikle sahaya çıkarak takımın elenmesine neden olan Zico değil mi?

Aynı D. Kiev Fenerbahçe’yi eledikten sonra sonra şampiyonlar ligi maçlarında içerde dışarıda 5 yiyerek averaj takımı olmadı mı?

Uefa kupasında bir üst tura çıkma maçında, beraberlik yetiyorken, kendi sahamızda Farankfurt’tan iki gol yiyip, 2-0 geriye düşüren ve mucizeler sonucu 2-2 olan maçın baş sorumlusu Zico değil mi?

Bir üst turda, Az Alkmar maçında 2-0 öndeyken yarım saat boyunca yorgunluktan ayakta durmayan en az 5 futbolcu varken, bu yorgunluğu göremeyen, 2 golü resmen izleyen ve göz göre takımın elenmesine seyirci kalan Zico değil mi? Bunlar küçük hatalar mı?

İkinci senesinde rotasyon adına tüm takımı değiştirerek kendi sahamızda Bursa’ya 2-0 yenilmemize neden olan Zico değil mi? Bir hafta sonra aynı rotasyon nedeniyle Ankara’daki puan kaybının nedeni Zico değil mi?

GS ile oynanan Şampiyonluk maçında takımın en etkili yeri olan sağ tarafında Gökhan-Deivit uyumunu bozan Deivit’i sola gönderen, yerine Kazım’ı oynatan, Uğur’dan sol bek yapan. Ve bu şekilde şekilde işleyen takımın dengesini ve ahengini bozarak her iki kanadı da işlemez hale getiren ve üstelik tek gol pozisyonuna dahi giremeden şampiyonluğun yitirilmesine neden olan Zico değil mi?

Şimdi herkesin suçlu ilan ettiği, Maldo’yu başımıza bela eden, milli takıma girme umuduyla her hafta performansı yükselten Selçuk’u kesen, yerine sakatlıktan yeni çıkmış Maldo’yu sahaya süren, Zico değil mi?

Bütün bu yaşananlar ne çabuk unutuldu da I Love You Zico oldu? Kötü örnek emsal teşkil etmez. Luis, Zico’dan kötü olabilir. Zico’nun başarısına da ulaşamayabilir. Ama Zico hiçbir zaman iyi bir hoca olmadı. Luis’i eleştirelim ama Luis’in alternatifi asla Zico değildir.

LUİS ARGONES TAZMİNATININ PEŞİNDE Mİ?

Gelelim Aragones’e. Luis Fenerbahçe başarılı olmak zorundadır. Fenerbahçe’nin başarısızlığa tahammül edemez Aragones kendi ispatlamış bir hoca, bu kadar sabır gösterilmesinin nedeni de bu. Ancak, Aragones herkesi hayal kırıklığına uğrattı. Oynattığı kötü oyun ile değil, hala takıma ağırlığının koyamaması ve hala oyuncularını tanımamasıyla hayal kırıklığına uğrattı.

Volkan-Maldonado-Selçuk- Kazım bu 4 futbolcundan hepsini 11’e koyarsanız her maçta zorlanırsınız. Normal koşullarda bunlardan ancak 1 tanesi oynayabilir.

Maldo’yu ve Selçuk’u anlatmaya gerek yok. Ancak hatalı pasları kapıyorlar. Maç içinde başka icraatları yok. Peki ya bir futbol takımının en önemli yerlerinden bir olan kanat oyuncusu Kazım??? Ona Ne demeli?

Kazım tam 14 maçıdır takımda ve bunların çoğunda da ilk 11 de. Bu 14 maç boyunca Kazım’ın bir tane top kaptığını gören duyan bilen birisi var mı? Dile kolay tam 14 maç boyunca sadece hücumu düşünen ancak bir tane isabetli ortası bile olmayan bir oyuncu hala ilk 11 de oynatacaksınız.

Bu durumu semt kahvesindeki Hasan Amca görmeyebilir ama sen İspanya’yı şampiyon yapmış, 3.5 Milyon dolara imza atmış bir hoca isen göreceksin, göreceksin ve alternatifini daha hemen 3-5 idmanda yaratacaksın. Seni farklı kılan, seni şampiyon hoca yapana da bu olmalı.

14 maç boyunca sağdan Kazım’ın yaptığı orta sayısı 7 isabet oranı sadece 2. Üstelik arkasında oynayan asıl görevi savunma olan Gökhan, Kazım’dan daha çok koşuyor, daha çok top kapıyor, daha çok orta yapıyor ve daha çok hücuma destek veriyorsa. Burada ciddi bir sorun olduğunu artık göreceksin.

Biz niye Luis çok iyi seçim dedik. Çünkü böyle şeyleri Zico gibi 5 maç sonra değil hemen görür ve hemen müdahale eder diye Luis dedik. Gördük ki Meğer Luis, Zico’dan daha körmüş.

Bugün Borcelona’da Kaleye Volkan’ı geçirin İki ön liberoyu Maldo ve Selçuk olsun. Sağ kanada da da Kazım koyun. Önemli 4-5 oyuncuları da sakat olsun Kayserispor’un Barcelona’yı yeneceğine dair herkesle iddiaya girmeye hazırım. Maldo, Kazım ve Selçuk’un üçlüsünden, ikisinin 11’ de başladığı bütün maçlarda yenildik acaba bu bir tesadüf mü?

Oysa bu takımda çok iyi ayaklar var. İyi hocalık, bunları ön palana çıkartmaktır. Ali Bilgin belki çok iyi bir oyuncu değil ama hem ofansif yönü hem de defansif yönü hem Maldo’dan hem de Selçuk’tan daha iyi. Nerde Ali Bilgin Sayın Aragones? Ali Bilgin’i neden bu iki oyuncunun yerinde denemezsin? Yani bu adam sadece sağ kanatta mı oynayacak. Oranın asıl adamı iyiyse bu adam hiç forma giymeyecek mi?

Deniz’in defansif yönü hem Selçuk’tan hem Maldo’dan daha iyi Nerde Deniz sayın Argones?

Kazım’ın oynadığı yerde, kimi oynatırsan oynat daha çok verim alınır. Neden Kazım Luis? Burak, İlhan, Ali Bilgin neden burada denenmez?

Neler yapılmalı?

1-Volkan-Maldo-Selçuk ve Kazım bu oyunculardan en az üç tanesi yedek kulübesinde oturmalı. Bu üç oyuncu takımdan kesilirse Fenerbahçe’nin fizik gücünde müthiş bir artış olacaktır.

2- Luis’e yardımcı olacak teknik menajer alınmalı.

3- Deniz takıma kazandırılmalı. Ali Bilgin ve İlhan daha çok görev almalı. Bu nedenle suçu başkana ve yönetime atmak işin kolayına kaçmaktır

Herkese sevgiler.

 
Toplam blog
: 6
: 449
Kayıt tarihi
: 10.10.08
 
 

1972 Doğumluyum. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimiler Fakültesi Mezunuyum. İyi bir Fenrbahç..