Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '09

 
Kategori
Deneme
 

Kukla

Kukla
 

Sonsuzluktan da öte sonsuz hikayeler ürettim beynimde, sonsuz olmak niyetine, hiç kimse sormadı sebebi kimdir diye....

Beynimin yarattığı kuklalar kör düğüm olmuş iplerinden kurtuldular, kendi hikayelerini yazmaya başladılar İçlerinden en büyüğü yıkılmaz sandığın tahtının veliahtıydı İri cüsseli yandaşlarını yanına almış kapına dayanmıştı.
Yanına doğru yürüdüğünde, geçmişinin ağır zelzelelerine dayanmış sarayında çatırdamalar başladı. Bu ses beni ürkütmüştü, ürkek ve hayatı tanımayan bir kedi yavrusu gibi deniz mavisi sütunları süsleyen perdenin arkasına saklandım, beni görmesinler diye yüzümü ellerimle sakladım. Tenindeki izleri ‘’ doğum lekesi’’ tabiriyle özetlediğim, siması aykırı, sana yıllardır en kinli olanı yanına geldi. Belki de böylesine kasvetli birine kukla demek, elma yanaklı pinokyoya ihanetti. Yanına geldi, geldi, iyice yaklaştı, ölüm kuklasının nefesi nefesine karıştı... Telef olmuş bedenini, kanlı pelerininden tutup sürükleyerek kapı dışarı ettiler. Senden geriye biraz kan lekesi ve kulağımı çınlatan son acı dolu çığlıkların kaldı. Sen sonsuz olunca, saklandığım yerden çıkıp ne istediklerini sordum. İçlerinden en ufağı sana geldik sen olmak için dedi, üzerime yürüyüp ellerimden tuttu, gözlerime ışıltıyla baktı. O an içlerinden kadın olduğunu sonradan anladığım, ince belli bir kukla elini belime doladı ‘’ sana yardım etmeye geldik’’ dedi. Şaşırdım. Üzerimden geyşa elbiselerimi, özenle çıkardı. Elindeki kraliçelere layık saten elbiseyi bana zarar vermekten çekiniyormuşçasına giydirdi Onlar geldi ve ben başkasına ait sandığım sarayımda hükümdar koltuğuma oturmuş, kendime hükmediyordum. Kuklalar geldi, Onlar gelince, Büyüsü bozuldu hikayelerin, harfler birbirine girdi, öksüz kaldı noktayla virgül, Herkesin gözü imparatoru hayata, hayatı kelimelere bağlayacak olan doğru bağlacı aradı. Koskoca imparator olan ben, çocuk gibi titredim o an. En sevdiğim defterden rengi sarıya çalmış bir yaprak kopardım, zihnimde gözümün önünde can çekişen kralım olan ‘’seni’’ hayal ettim. Yüzümde, beni ele geçiren kuklaların verdiği komut olan sahte bir gülümseme vardı. Belki de bu bana çektirdiğin eziyetlerin, intikamıydı. Bu gülüş bunca yıl beklemiş, beklenildiğine değmiş, hazı alınmış, gurursuzca bir gülüştü bu. İnce, bıyık altından ve sinsice, Sinsice ve yüzsüzce... Ve aynı yüzsüz kuklalar, Bedeni telef olmuş devrik krallar, benliğini fitne kuklalara ve lilith’e kaptırmış kraliçeler aynı masalın kahramanı oluverirler. Kraliçe, tahtında git gide yaşlanır, devrik kralını özler.... Tacı parlaklığını kaybetmeye başlamıştır... Bekler bekler, Kalbine hükümdar olacak gerçek kralı hep bekler. Sonra Bir gün, sarayının demir kapıları, zorlanır. Kapılar ardına kadar açılır, iyi giyimli ve saçları yeni yıkanmış Binlerce kadın kukla. Tahtıma doğru gelir, içinden en güzel olanı pelerinimi benden alır, ‘’onun ‘’ ölümünden beri yanımda olan kuklalar yabancılaşır bana. içimde biriktirdiği hikayeleri anlattığım, geçmişimi açtığım, sırlarımı paylaştığım kuklalar kuklalar güler bana. Bu gülüş bunca yıl beklemiş, beklenildiğine değmiş, hazı alınmış, gurursuzca bir gülüştü İnce, bıyık altından ve sinsice, Sinsice ve yüzsüzce, can yakan Pelerinimde şah damarımdan akan, pıtılaşmaya başlamış kan damlaları, gözlerimde yıkılmaz sandığım imparatorluk sarayımın deniz mavisi sütunları, ve onu süsleyen kendime yabancılaştırdığım perdeler. Kulağımda cilveli ve şuh kadın kuklaların sesleri... Bilincim donuyor, ne olup bittiğini bilmiyorum, gözlerimin önündeki sütunlar yerini beyaz bir ışığa bırakıyor bunun adı onlar için son, bunun adı benim için soğuk bunun adı sonsuzluk korkulacak birşey değil sadece sonsuz bir hikayenin, doğru bağlaçlarla bağlanıp sonsuzluğa adım atması.

Soğuk, parlak ve sonsuz..........

 
Toplam blog
: 21
: 572
Kayıt tarihi
: 19.04.09
 
 

İşsiz spor spikeri, yayın ve yapımcısı. Ösym emekçisi, Kendi çalar kendi söyler, ayrıntıların ger..