Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '22

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Küreselleşmeden Yerelleşmeye

Küreselleşme dünyayı birbirine bağlarken öte yandan da eşitsizlikleri arttırdığı için, yine birbirinden koparmakta.

Küreselleşmenin tüm yeryüzüne huzur ve refah getireceği masalları artık pek para etmiyor.

Küreselleşme, evet, elektronikleşmeden ötürü, aynı bir domino taşlarının ardı sıra devrilmesi gibi, bir yerde sökün eden olay/hadise ve gelişmelerden dünyanın gelişmiş veya gelişememiş bölgelerindeki sakinlerini de haberdar ettiği gibi, menfi ya da müspet etkilemeyebilmekte.

Şu son yıllarda cereyan eden ve deneyimlediğimiz birçok hadise, aslında ne kadar küreselleşmenin ham bir hayal olduğunu göstermekte.

Küreselleşme her nedense, büyük devletlerin küçük devletleri yutmak, evet yutmak için tüm zenginliklerini anakaraya taşımak için türlü çeşitli masallarla süsledikleri bir illüzyondu!

Ne vaat etti? Ne verdi?

Demokrasi dedi… İnsan hakları dedi… Özgürlük dedi… Hukuk dedi… Refah devleti dedi… Daha adilane bir paylaşım dedi…

Velhasıl…

Emperyalizm ve kapitalizm hükmünü sürdürmek için sömürüye dayalı sistemini, dönem dönem makyajlayarak üstene üstelik “yenidünya düzeni” kılıfında dünya vatandaşlarına dayatmıştır.

2 yıldır pandemi yüzünden küreselleşen dünyada yerel kalmak zorunda “bırakıldık”!

Evet, küresel pandemi yaşadık.

Dünya ekonomileri zor durumda/zor duruma düşürüldü?

Bir şerh koyalım…

Belki, evet, küresel ölçekte bir salgın yaşamak zorunda kaldık. Ama ya sonrasında gelişenlere ne demeli?

***

Küresel salgının tüm devletler üzerinde etkili olmasına rağmen, dünya vatandaşlarının bu “yaşananlardan” eşit etkilenmemesi…

Küreselleşme ve neo-liberal ekonomik politikalarla ve reçeteler, dünya uluslarını ortak pazarda toplamakta, özelleştirmeler vasıtasıyla devletin küçülmesini sağlamakta, devlet aygıtının piyasalar üzerindeki denetimini zayıflatmakta; ve böylelikle daha serbestlik tesis edilmekteydi.

Hedefte “ulus devletler” vardı.

Şöyle çok ayrıntılı olmayacak şekilde ama nokta tespit yapabilmek için, pandemi sürecindeki ekonomik panoramaya bir baksak…

Dünya’nın en zengin 10 insanı küresel pandemide servetlerini 2’ye katlarken, dünya vatandaşlarının %99’u fakirleşmiş.

Erkekler ve kadınlar arasındaki “eşitsizlik” makası açıldıkça açılmış:

Dünya’nın en zengin 252 erkeğinin serveti, Afrika, Latin Amerika, Karayipler’deki 1 milyon kadının gelirine eşitmiş.

1995 yılından beri dünyanın en zengin %1’inin küresel servetten aldığı pay, dünyanın en fakir %50’sinin servetinden 20 kat daha fazla artış göstermiş.

 

Bu bağlamda bugün yaşadığımız çatışmalar, savaşlar; ne denirse densin ekonomik pastadan en büyük payı, aslan payını almak adına gerçekleştiriliyor.

Zaten emperyalist baronlar, yıllardır sütre arkasında oldukları senaryolarda “ulus devletleri” hedef almakta, daha ziyade gelişmekte olan bu toplumların içlerini, geleneklerini, kültürlerini yozlaştırabilmek adına her türlü tezgâhı denemekteler.

Heyhat! Ne olursa olsun yine de bu zor zamanlarda ulus devletlerin, toplumlarının sıkıntılarında devreye girdiklerine şahit olmaktayız.

Bu bağlamda, bu zor zamanlarda ne NATO ne UN ne de AB’NİN üstlendikleri misyonları yerine getiremediklerini gördük.

Tüm saldırılara rağmen ulus devletlerin yükselişte olacakları zamanlara da tanıklık edeceğiz.

 

 
Toplam blog
: 706
: 83
Kayıt tarihi
: 18.05.16
 
 

Ben, Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü mezunuyum. Şuan için öze..