Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Kürşat Başar beni çağırmadı.

Kürşat Başar beni çağırmadı.
 

KanalTurk adlı TV kanalını izleyebilenler şanslı! Çünkü içinde Melike İlgün, Hulki Cevizoğlu, Tuncay Özkan ve diğer önemli gazeteci ve yazarların doyurucu programları yayınlanıyor. Bunlardan biri de Yazar Kürşat Başar’ın akşam yemeğinde konuklarını davet ettiği programı olan bir çeşit "talkshow"u. Programında Kürşat Başar, altı konuğu ile bir akşam yemeği yiyor. Sofrada mumlar, gelsin sıcaklar gitsin çorbalar şeklinde servisler işliğinde sakin sohbetler ediliyor.

Yemeğine davet ettiği konuklarını da çok dengeli seçiyor. Konuklarının profillerini "bazıları büyük kanallarda sık sık çıkan popüler kişiler; bazıları sadece meraklısının tanıyacağı elit müzisyenler, yazarlar; bazıları alanında başarılı doktorlar ki göğüs büyütme gibi ve hatta cinsel organ estetiği yaptırma gibi hem bilgilendirici hem de seyirci çekici konuşmaları olanlar" şeklinde gruplayabiliriz. Burada Kürşat Başar sadece ev sahibi olarak konu açıcı rolünde. Eğer zaten konular açılıyorsa sadece iyi bir dinleyici olarak kalıyor. Ve gerçekten de yemek yiyorlar. Hattan bazen etini keserken yakalanan konukların bıçağının, çamura saplanan teker gibi patinaj yaptığını görmek olayın gerçekçiliğini pekiştiriyor.

Kürşat Başar ile bu akşam yemekleri, belki de gerçek talkshow'un özü. Çünkü hatırlayanlar bilecektir, bu programlar ilk çıktığında Aziz Üstel gibi salon adamları, sanatçı eşini-dostunu çağırıp, sanki hiç TV izleyicisi yokmuş gibi sohbet ederlerdi. Sonradan talkshow’lar daha bir halka indi ve TV izleyicisine yöneldi. Beyaz, Show’una başlamadan önce yaptığı girişte "öncelikle TV’lerinde bizi izleyen seyircileri, sonra studyodaki konukları selamlarım" gibi ifadesinde bunu görebiliyoruz. Kürşat Başar’ın programı ise sanki bu iki formatın ortasında gibi duruyor. Konularıyla birlikte, belki "70 milyon"u ilgilendiren şeyler konuşmuyorlar ama kendine bir şeyler katmak isteyenlere, yudum yudum yaşam kültürü aktarıyorlar.

Geçen programına rastladığımda bir baktım, kimleri görüyorum. Köşe yazarı olduğum dergideki iki yıllık komşum Donatella Piatti de konuklar arasında! Gerçi Donetella ile yüzyüze hiç tanışmadık, hiç irtibatımız olmadı ama o derginin halen en eski sakinlerindendik. Tıpkı aynı sitede oturup da birbirini tanımayan komşular gibi. Dergimizin adı "BAZ Lüks Yaşam ve Yorum Dergisi." İçinde on binlerce Euroluk takıların, lüks otomobillerin tanıtıldığı ama en az o takılar kadar değerli yazıların ve fotoğrafların yer aldığı yer aldığı, bağımsız bir dergi bizimkisi. Yayın politikasını kadınların belirlediği bir dergide, her ay onların belirlediği konularda yazıyor olmak da beni ayrıca mutlu ediyor.

İşte Kürşat’ın akşam yemeğinde Donatella’yı yani, site komşumu görünce içim biraz buruldu. Birkaç arkadaşıma şöyle bir mesaj attım:

"Kürşat, programına dergiden komşum Donetella’yı çağırdı ama beni çağırmadı."

Arkadaşlarım da mesajımı birbirlerine gösterip gülümsemişler. Tamam, benim her ay yayınlanan 3,5 sayfalık yazılarımın, şu an ancak internetten okurlara ulaşabilen kitaplarımla bir gün halka ulaşacağına ve ses getireceğine inanıyorlar. Ama diğer yandan da dergide "Semih Özer" olarak kendi adımla yazdığım ama beyaz takkem ve bordo entarimle göründüğüm fotoğrafımla da edebiyat-fikir camiasında hiç tanınmadığımı da biliyorlar.

Ama olsun Kürşat, belki bir sıralama yapıyordur. Belki de bizim derginin son sayısını bir D&R’dan alıp karıştırdığında "Hımm, bu hafta da dergiyi karıştırırken dikkatimi çeken, şu takkeliyi, neydi adı, hah Semih’i" çağırayım diyordur…

 
Toplam blog
: 19
: 963
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

Endüstri mühendisi, ekonometri bilim uzmanı, kamu yönetimi lisanslı, Dünya Bankası’ndan sertifikalı ..