Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '07

 
Kategori
Güncel
 

Kürtçe formasyon, Türkçe ölüm

Kürtçe formasyon, Türkçe ölüm
 

Şivesi farklı coğrafyalardan sürüldük, harmanlandık, bambaşka bir coğrafyada buluştuk. Aynı sofrada ekmek yedik, aynı bardaktan su içtik. Aynı evi, aynı odayı paylaştık. Efkârlandık aynı şişeyle öpüştük. Kaç gecenin sabaha duruşunu seyrettik, birbirimize kaç kızdan bahsettik hiç saymadık. Yaşımız daha genç ve biz hızlı yaşamalıyız dedik, öyle yaptık.

Dört koca yılı eskittik birlikte kardeş gibi, aynı damardan gelen kan gibi. Aramıza genetik şifreler koymadık. DNA’mızı çözüp birbirimizi ayırmadık. Hatta anlam veremedik bu genetik şifre olaylarına birlikte sövdük bu konuda araştırma yapan bilim adamlarına. Birlikte kopya çektik, birlikte aynı dersten kaldık, birlikte mezun olduk.

Bir gece oturduk, şarabın en adisi, elimizde sorduk birbirimize “lan oğlum biz ne olacağız” diye. Başladı ÜMİT anlatmaya. Siirtli Ümit, doğulu ÜMİT, ezilmiş ÜMİT…

“Abi ben babama hayatta bu formasyon olayını izah edemem. Adam inşaat ustası emekçi, hayatta duymamıştır bu kelimeyi. Tek ÜMİTi var, ÜMİT okulu bitirecek, hemen iş sahibi olacak, oğlum öğretmen oldu diyecek. Yatalak anasına, kız kardeşine artık bakabilecek biri var diyecek. Ustanın elleri artık rahat görecek diyecek. Ben nasıl izah edeceğim bu formasyonu babama?”

İçtik, efkârlandık, dünya hakikaten dönüyordu. ÜMİT devam etti: “Ben şimdi babama, baba okul daha bitmedi, biz Fen/Edebiyat mezunuyuz, formasyon almadan öğretmen olamayız diyeceğim, oda bana (Kardeşimin telaffuz ettiği gibi yazıyorum) “Çi formasyone, formasyone çi?

-Baba…

-Hej be, Hej be kırro ke..! Çi formasyone?

Sordum ÜMİT o ne? Bana diyecek ki ne formasyonu, formasyonda nedir? Sus be sus eş...

Ağlamak, gülmek acı, tebessüm birbirine karıştı her gece. Düşündük ne olacağımızı içtik, ne olmayacağımızı düşündük içtik. Son sınavlarımızı verdik. Mezun olduk. Buruk bir törenle ayrıldık birbirimizden. O memleketi Siirt’e gitti. Biz evimize…

Ayrılmadık birbirimizden görüşmeye devam ettik. Ne yapıyorsun kardeşim ÜMİT? Ne yapayım inşaatta çalışacağım babamı bekliyorum.

Sen ne yapıyorsun? Ben de ne yapayım bir otelde gece 12 sabah 8 resepsiyondayım. Ne güzel olduk değil mi dedik. Düşünüyorduk ne olacağız diye, bak adam olduk. Boşa kafa patlaşmışız gecelerce, çalışana ekmek mi yok be kardeşim. Boş ver edebiyatı ne yapacaksın öğretmen olup, derken… Yüksek lisans başvuruları başladı, bizde bir telaş, bir panik yine ne olacağız salgını… Mezun olduğumuz tüm devre aynı vaka ile karşı karşıya ama tedavisi formasyon denen merhemde. A(L)LES, ALMAYAN LES derken başvurulara başladık, başımızı oraya buraya vurmaya kara verdik. ÜMİT, babasına formasyonu anlatabilmişti; ama baba hala anlam veremiyordu. Okulu biten adama yeniden eğitimde nedir diye. Bizim ALMAYANLESimiz düşük diye doğuya başvuralım dedik. Görüştük Erzurum’da inşallah yola devam dedik. Kardeşim Siirt’ten çıktı yola; ama yol izin vermedi Siirt’i çıkmasına. Yeter be kardeşim dur bir memleketinde demiş toprağı. Salıvermemiş ÜMİT’i…

Bir telefon, lanet telefon, hiç hayra çalmayan gereksiz aygıt. Karşıdan boğuk bir ses, başka bir memleketten, genetikçilere göre başka bir ırktan… Kardeşim acil görüşmemiz lazım…

Görüştük, ÜMİT’imizi kaybettik artık geleceği yok. (Bizim olacak mıydı hala meçhul) Nasıl yani? Ne oldu söyle? Trafik kazası, formasyon için Erzurum’a başvuruya giderken olmuş.

…buradan sonraki satırlara gerek var mı??? Kürtçe formasyon, Türkçe Ölüm…

 
Toplam blog
: 11
: 689
Kayıt tarihi
: 31.08.07
 
 

15.02.1983 doğumluyum. Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. "Mavi düşler" adında bir kültür sana..