Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '07

 
Kategori
Haber
 

Küskünler ülkesi

Ev hanımlarının “kabul günleri” vardır, kimi belediyeler “halk günü” düzenlerler.

Mutfaktaki becerisi karşısında “esas duruş”a geçtiğim “Güzide Hala”mın ise “turunç tatlısı günü” pek meşhurdur.

Güzide Halam, bir turunç tatlısı yapar, iki kilo yeseniz iki yüz gram yedim sanırsınız.

Boş bulunmaya gelmez. Köşe yazarı dediğin adam, kağıdı kalemi eline alınca bir “uzlaşma günü” icat ediverebilmeli.

Diyeceksiniz ki, böyle bir gün mü olurmuş?

Olur, hem de bal gibi olur. Zira Türkiye, “Küskünler Ülkesi.”

İktidar, muhalefetle; muhalefet, “parti içi muhalefet”le küs.

O, berikiyle, şu, ötekiyle küs!

Kalem kağıda, kağıt kaleme küs!

3 Kasım 2002’de yapılan milletvekili seçiminde 9 milyon; 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde 12 milyon; 22 Temmuz 2007’de yapılan 23. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde 6 milyon 743 bin seçmen sandık başına gitmedi.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ve genel seçimlerin dört yılda bir yapılmasını öngören Anayasa değişikliği paketi ise 21 Ekim 2007’de Cumhuriyet tarihinin en düşük katılımlı referandumu ile kabul edildi, 15 milyon seçmen sandık başına gitmedi.

Niye?

Seçmen geçmişe küs, geleceğe küs.

Hemen herkes, ya birbirine ya Devlete küs. Yeri gelmişken belirteyim Devlet de, 550 bin yurttaşıyla davalı.

Şu nokta açık ve seçik: Türkiye’de en büyük parti “Küskünler Partisi.”

21’inci Dönem Amasya Milletvekili Gönül Saray Alphan, Meclis Kürsüsü’nden 1 Ekim 2002’de bakın nasıl seslenmiş:

“... gençlerimiz, öğretmenlerine, sisteme, geleceğe küskün.

Öğretmenimiz, şoförümüz, esnafımız, işçimiz devlete küskün.

Siyasetçimiz, üst bürokrasiye, düzene küskün.

Köylümüz, yönlendirilmediğine, üretemediğine, kibrit kutusu kadar kalmış toprağında doyamadığına küskün.

İşadamımız, onu engellediğimize ve üretemediğine küskün.

Bu ne çelişkidir ki, tüm bu yapıyı değiştirebilecek olan sadece ve sadece bizleriz ve bizlere yakıştırılan ad da küskün.”

Gönül Saray Alphan beş yıl önce böyle seslenmiş.

Peki, bugün durum ne?

Gel zaman, git zaman ne değişti?

Herkes yine birbirine küs, birbirinden uzak; vitrindeki manken gibi donuk; gözünün ışığı sönük; ne yapacağını şaşırmış...

Küskünler “küs küs” düşünerek enerji tüketmekte. Ve Türkiye, anlamsız küskünlüklerden çok vakit kaybetti, kaybediyor.


Son Söz


Bitirirken sözüm şudur:

Yöremiz şairi Uğur Olgar, bir şiirinde şöyle der:

küstüm çiçeğidir insan

tanrıya ve ölüm meleğine

küs gider.”

Ben de sözü şöyle bağlıyorum: “Ölmek marifet değil. Marifet ölmemek. Küsmek marifet değil. Marifet küsmemek.”

 
Toplam blog
: 14
: 1012
Kayıt tarihi
: 24.09.07
 
 

Gazeteciyim. “Bu meslekte en çok ne ile övünüyorsun?” diye sorsalar, “Abdi İpekçi Dostluk ve Barı..