Maden Kazaları

Soma maden faicasının yıl dönümü geldi ve geçti. Televizyonda sorumlunun her bir madenci için sadece 8 gün ceza evinde kalmış olacağı söyleniyordu. Bu nasıl bir acımasızlık, ayrıca da sekiz gün değil her biri için sekizer yıl cezaevinde kalsa ne değişecek. Düzen değişmedikten sonra ve sorumlu kaldığı yerden başlayacaksa. Soma maden kazası ne ilk ne de son olmayacak olmadı da, o günden sonra sayısız maden kazası yaşandı. Fakat gündem plastik dertlerle meşgul olduğundan gülleden dertler, gerçek acılar yer bulamıyor.

Madenler ülkelerin en önemli ekonomik kaynaklarıdır. Elbette değerlendirilmesi gerekir fakat öncelik sağlıklı koşulların yaratılarak madene can emanet edilmelidir. Tek amaç düşük maliyetli yüksek kazanç olduğundan, delme çatma düzeneklerle maden ocakları kuruluyor. Ve ülkede işsizlik can yakıcı boyutlarda bulunduğundan “Ben madende çalışmam!” Diyebilecek kimse ne yazık ki çıkmıyor. Sevgili arkadaşım, blog yazarımız Jale Kasap’ın önerisiyle izlediğim 16 ton belgeselinde unutamadığım bir tanım var. “Maden; bir tarafından insan atılıp diğer tarafından kömür çıkarılan sanayi sistemidir.” Acı ve ne yazık ki dünyanın az gelişmiş ülkelerinin en çok da bizim ülkemizin gerçeğidir.

Benim yazı konum, maden kazaları yaşandıktan, gencecik canlar kaybedildikten sonra o ceza bu sorumlu gibi gereksiz söylemler acilen bırakılmalıdır. Maden kazalarının en aza indirilebilmesi için,  iş ve işçi güvenliğini tam olarak sağlayamayan madenlerin açılışı onaylanmamalı. Standartlara uygun olmayan ocaklar derhal revize edilmeli ya da kapatılmalıdır.  Madenlerde çalışacak olan içiler için ise tam donanımlı iş sağlığı ve güvenliği ekipman sağlanmalıdır. Soma maden kazasında ve tüm madenlerde hayatını kaybedenlere bir kez daha rahmet diliyor ailelerine sabır diliyorum.