Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '09

 
Kategori
Aile
 

Mahallem güzel mahallem :)

Mahallem güzel mahallem :)
 

resim:internet


Müstakil bir evde otururuz biz. Küçük bir bahçesi vardır ama gözünüzde öyle minik, yeşil, sevimli bir bahçe düşlemeyin lütfen. O kadar da değil:) Bir köşesinde babamın kıymetli aracını koruyan bir garaj (aynı zamanda da annemin içinde çörekler, gözlemeler yaptığı bir tandırdır) vardır bir köşesinde de rahmetli dedemlerin ölmeden önce oturduğu küçük evlerinin onların ölümünden sonra yarısının bozulduğu, yarım kalan bir ev vardır. Derdimiz bu değil biz hiçbir zaman bu evde oturmak istemedik. Mahallede yaşamak bütün kardeşlerim ve benim için hiç de hoş bir yer değildi. Hep bir apartman dairesi düşledik. Şöyle rahat, sıcacık, yerler parke, mutfak boydan fayans, klozeti içinde bir banyo vs... çünkü bizimkilerin 7 çocuğa bakmaktan anaları ağladığından bu evi ancak bu hale getirebilmişlerdi. Çok şükür yaşayacak bir evimiz vardı :) Ama soğuktu mesela, sobalıydı, mutfağımız tabanından tutunda tavanına kadar buz tutardı, tavandaki buzlar akşam olupta ışık yanınca kristal gibi parlardı. Elimizmi yıkanacak, tuvalete mi gideceğiz; bunları yapmak saniyeler sürerdi, korkardım biraz uzun otursam çizimiz donarmı acaba diye :) o kadar soğuktu işte...
hemen titreyerek koşardık sobanın başına :)

Bir evimiz daha vardı "bir apartman dairesi". Ne zaman burdan çıkmak istesek annem hemen:

_ Yooğğğk, yooğğğğk anam gitmem ben burdan, der deli ederdi bizi

Biz: Hadi anne ya, şöyle kaloriferli ne güzel, sıcacık. Soba derdi yok, kül yok.

Annem: Yoooooğğğğğğğk yoğğğğk, çıkmam anam çıkmam :)

Annemin bu yoooooooğğğğğğğğğk ları hiç bitmedi hiç. Ne inatmış böyle diye deli olurduk yeminle. Annem bu işte, babamında gücü yetmezki :)

"Benim konum, komşum var burda" derdi annem hep. "Nasıl gidelim buralardan"

Annem: hem ben çatlar ölürüm apartmanda, şöyle bir balkona çıkmam lazım, sonra komşumla bi sohbet etmem lazım karşılıklı, hem bahçeye inmem lazım, istemem öyle tepemde veletler zıplasın, aşşaa kattan gürültü gelsin.

Biz : Yaa anne orda da komşuların olacak, hem daha temiz, böyle bahçe süpür, tamir et derdin olmayacak.

Annem: Sus kes! Git-meeeeem !...

En sonunda da "_babanızı alın gidin siz" diyerek konuyu kapattı gestapo :)

Çocuk aklı işte, hep çıkalım istedik bu evden. Komşuluktur , bağlardır hakgetire, umrumuzda değil.

Şimdi annemler yine bu evimizde oturuyorlar. Ev tabiki bu zaman zarfında değişti. Bizim o hayal ettiğimiz gibi oldu, kaloriferli, fayanslı mutfaklı, klozetli... Ama komşularımız bir iki fire verse de yıllar geçtikçe aynı kaldılar. Bahçemizde öyle. Sanırım mahallemizin fertlerinin %80'i neredeyse 40-50 yıldır burada yaşıyorlar. Annem bu eve gelin gelmiş, diğer komşularımız çoğu da öyle. Düşünün siz artık. Bu insanlar artık aileden de öte olmuşlar, nasıl ayrılabilirler ki. Ben yeni yeni anlayabiliyorum bu bağlılığın önemini. Hem böyle alem bir mahalleden daha keyifli ber yer varmıdır bilemiyorum. Hepsi birbirinden ayrı, hepsi birbirinden cins!

Bu sabah mutfaktayım ve bizim mahalle yine gündemi belirlemiş. Hemen bitişikteki komşumuz Selehattin amcaların bahçesindeki kömürlüğün çatısında iki yumurta peydahlanmış :) ve kimin olabilir bu yumurtalar merakı sarmış hepsini. Şimdi Selehattin amcanın elinde iki yumurta ve bizim balkona bakıyor.

Selehattin amca: Yav nasıl çıkar bir tavuk oraya, mümkünatı yok, çok yüksek, nasıl bir tavukmuş bu!

Annem: Yok yok, tavuk yumurtası değildir o, tavuk çıkamaz taaa oralara, kesin yılan yumurtasıdır bu.

Babam: Yok ya, yılan ne gezer buralarda, hem yılan yumurtası bu kadar küçük olmaz.

Annem: Anaaam o zaman neyin neciymiş bu :) yaşı karaaalesice, başka bir yer bulamamış mı?

Selehattin amcanın karısı: Valla bu kesin yılan yumurtası, amaaan biz ne yapacağız bu yılanı?

Babam: Yok bacım yılan gelmez buralara, başka bişey bu başka bişey! (sanki bir dinazor türedi orda :)

Bunlar sürüp giderken hemen bir diğer komşu ablam çıkıyor balkona, o da "bu kesin yılan yumurtasıdır" diyor. Annem hemen "Biz bir gün köydeykeeen......." diye başlayınca artık pes! dedim. Çünkü annemin "Biz köydeykeen.... ile başlayan öykülerini herkes bilir çünkü annem bir avazda size yüzlerce öykü anlatabilir :) Bu mevzu bitmez burda, hem bu yazdığım diyaloglar bu kadar değil, yarım saati geçkin devam ediyor bu arada.

Sonra Selahattin amcanın karısı elinde iki yumurta karşıdaki Elif ablaya sesleniyor. Bu sefer o çıkıyor balkona : "Geçen sene oğlum dediydi, buralarda bir sincap görmüş, kesin bu sincap benim tavuklarımın yumurtasını çalıp sizin çatıya götürmüştür, tavuk nasıl çıksın oraya?" :) Hoppalaaaa, buyur burdan yak, allahın sincapı girdi şimdi araya. Allahtan yine uzun bir diyalog sonrası sincap aklandı ama bu sefer de eğer bu bir tavuk yumurtasıysa tavuk oraya nasıl tırmanmış olabilir? sorusuna takıldılar.

Ben hala mutfaktayım ve elimde ıslak bez kalakalmış, gülmekten çatlayarak bunları dinliyorum :) Bizim ahali yine çıkamadı işin içinden ve bilirkişi bir abimiz var, hemen her konuda fikri olan insanlar vardır ya işte onların bir benzeri. Ellerinde yumurtayla onun gelmesini beklediler, onun fikri de aynı "_evet bu bir tavuk yumurtasıdır!". Arkadaş iyi güzel de bu tavuk oraya nasıl çıktı? İşte asıl sorun bu :) Velhasıl tavukmu yumurtadan, yumurtamı tavuktan hikayesiyle koca bir sabahımı kahkahaya boğdular. En sonunda annem ve elif abla yumurtaları kırıp içinden sanki bir yaratık çıkacakmı acaba merakıyla iyice incelediler içinden çıkanı.

İşte bu süperdi, Elif abla yumurtaların içine bakınca dedi ki :

_ Ahaa bunun biri benim tavuğun yumurtası, sarısından tanıdım :) Öbürü yabancı!

Biliyorum okurken bile "allahım aklıma mukayyet ol" diyorsunuz belki ama annemin senelerdir bize anlatmaya çalıştığı sıcaklığı ben çok yakından hissettim. Belki her apartmanda o hep söylenen soğuk komşuluklar yoktur ama büyük bir çoğunlukta biliyoruz ki gerçekten birbiriyle yıllar sonra bile tanışmayan insanlar, komşular var. Şimdi ben biliyorum ki annemler yokken, yalnızsam bile hiç korkmayacağım. çünkü her zaman birbirini tanıyan, sahiplenen, koruyan insanlar var etrafımda. Biliyorum ki yolda bir çıtırdı duyulsa Elif abla perdenin arkasında :) yada Selehattin abi hep balkonda :)

Artık seviyoruz mahallemizi, hemde daha çok....

 
Toplam blog
: 9
: 505
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

..