Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '11

 
Kategori
Deneme
 

Mahrem yolculuklar

Mahrem yolculuklar
 

çiftler görüyorum yolculuklarımda. Bir çift eldiven gibi, hep farklı ellere giyilen. Oysa ben bir çift göz olmak istiyorum. Şu alem- i dünyayı seyreden daim. Birbirlerini göremeseler de aynalar dışında , varlıklarını hisseden bir çift çivit rengi göz


Güneşin farklı plakalarda , değişik şehirlere akışını izliyorum son yolculuğumu yaparken. Ezan vaktine az kaldı. Yorgun ve susuz yolcular var bugün kalemimin ucunda. İftar yapabilmek için bekleyen renkli gözler huzuru…renkli hayatlar dünyasındaki yolculuğum, aynı güneşin farklı hayatların sabahlarına doğuşunu izleme fırsatı veriyor bana. Huzur ‘semaya’ farklı şehirlerin minarelerinden yükseliyor. Bulutlar geziniyorlar, ruhum gibi…Esir olansa bedenim! Saplanıp oturuyor olsam da koltuğumda ,o an hayatlarında oluyorum insanların. Kimisinin düşlerindeyken, hayallerine bile uğramıyorum ‘hiç’kimsenin. ‘kimse’yim birileri için ; bazıları içinse , her şeyim belki…

Bedenim zor günlere gebe. Atık ruhlar buluyor kalbim. Bulanıklığının farkında olsa da , dupduru oluyor her bir duayla.!

Ve çiftler görüyorum yolculuklarımda. Bir çift eldiven gibi, hep farklı ellere giyilen. Oysa ben bir çift göz olmak istiyorum. Şu alem- i dünyayı seyreden daim. Birbirlerini göremeseler de aynalar dışında , varlıklarını hisseden bir çift çivit rengi göz. Hiç ayrılmayan…Ruhlarımızı birleştirmek gerek ; alem-i bekada yaşamak için. Aynı nefes almak zorsa bile…yaşamak istiyorum ben son yolculuklarda.

Şehirler ağlamadı ardımdan. Dönüp gittim arkamı ve gözyaşlarım burnumu sızlatsa da, akmaması için özen gösterilmiş damlalar yuttum. Düğüm düğüm çözülmeyi bekleyen.Ve ben yine sevmeyi beceremedim hiç aşk-ı ateşle, -tarumar eden yürekleri-!!! Son tren yolculuğumun bittiği rayların yanından ters yöne akıyorum şimdi. Hayat, ters asılmış sabit bir resim gibi çerçevede. Bense durmuyorum saatler gibi…Ne yöne gidersen git tersine zaman; yolunu şaşırmış ırmaklar misali.

Yorganına bürünüyor gün. Akşamı belli eden ipuçları dökülüyor yollara bir bir. Önce ışıkları pırıldıyor sokak lambalarının , bir çift göz gibi. Sonra güneş kaçıyor, ‘gitme!’ desem de. Birden  ürperiyorum , yalnızlığıma ortak oluyor akşam. Ağırlığını hissediyorum insanların. Günün yükünü omuzlarında taşıyan babalar var yol kenarlarında. İftar sofrası bekleyen aileler var saklı kutularında hayatın. Tüm mahrem bekleyişler bir ezan sesiyle yok olacak gibi… yolcuları da heyecan basıyor akşam çökünce. Bir yudum su, kahve belki birkaç kraker de yanında. Evler göz kırpmaya başlıyor yine. En çok da bu anı seviyorum; gök karanlığa adım adım yaklaşınca ışıklar çıkıyor ortaya ateşböceklerini anımsatan. Akşam , karanlığa alışıyor sakin ve yorgun. Sabah olma ihtimali yokmuş gibi görünse de, doğmaya hazır gün başka ülkelerin çatılarına... Mahremlerini açığa çıkarmaya hazır. Işığını doldurmaya kapalı perdeler ardından ve ısıtmaya.

İki ezan arasında değil mi ki yolculuğum! Sukutumu bozmadan bitişini bekliyorum. Tren raylarının yolcu seslerine karışan dinginliğinde ,durmaya hazırlanışını seyrediyorum. Bana ‘ben ‘i hatırlatan saydam bir yolculuktu yaptığım. Adeta ,ruhumun arındığını gördüm farklı istasyonlarda. Ezan sesini o huzur üflediği mekanlara kaçmak isteyişini hissettim.

Kalbim yorgunluğunu üstünden atmayı bekliyor. Dağılıyor  havanın ağırlığı sisli gözlerimden, kalbimle görüyorum saklı duran umutlarını insanların. Fark etmesem de huzuru buluyorum,’mahrem yolculuklar’ da. Şu alem-i dünyayı dolaşmış kadar yorgun, bir o kadar sakinim taşlar gibi. Duru bir su gibi. Berrak bir gece gibiyim, yıldızlarını ayyuka çıkarmakta cömert davranan ….

…ve bir dua gibiyim , iki el arasından kalbe uzanan. İki dakika kala ezan vaktine , kabul edilmeyi bekleyen bir ‘dua’ gibi….

 
Toplam blog
: 15
: 369
Kayıt tarihi
: 10.05.11
 
 

Dokuz Eylül Üniversitesi Görsel Sanatlar Öğretmenliği okudu. MEB'te resim öğretmenliği yapmakta. ..