Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '07

 
Kategori
Mizah
 

Marilyn' le seks yapmak

Marilyn' le seks yapmak
 

Benim hayatımda seks ve benzeri eylemlerin hiç yeri olmamıştır. Ben bir bilim adamıyım. Seks yapmak, yemek yapmak, kabuklu yemiş yemek gibi faaliyetler benim için gereksiz şeylerdir. Bunlar dünya tarihini değiştirecek bir araştırmacı için ne kadar da basit şeylerdir düşünebiliyor musunuz. Yani tarih beni şöyle yazabilir mi: "Kemal Kara... Zamanda yolculukla ilgili araştırmalar yaptı. Yemek yaptı. Sevişti. Kabuklu yemiş yedi." Ben tarihe böyle mi geçeceğim. Olabilir mi?
...
Ama işte bilim adamı olmanın bazı yan etkileri de var. Meraklı oluyorsun. Merak ediyorsun. O gece zamanda yolculukla ilgili çok kritik bir icatla uğraşırken de burada açıyorum parantez, tatilde olan yan komşunun balkonuna yerleştirdiğim bir enerji motoru ile iki fareyi kendi balkonumdan geleceğe gönderme deneyi yapıyordum ki o an apartmanın bodrumunda deney için gerekli fareleri kovalarken cep telefonum çaldı. Arayan afedersiniz hayvan Namık'tı. Arkadaş hayvan gibi seviştiği için bu namı almıştı. Kendisine bu ünvan da bizzat seviştiği hanımlar tarafından bağrılarak konulmuştu.
...
"Ne var hayvan?"
"Kemal her nerede ne yapıyorsan bırak ve benim eve gel."
"Araştırma yapıyorum oğlum. Gelemem."
"Abi bırak araştırmayı. Sen erkek değil misin? Senin cinsel dürtülerin yok mu?"
"Lafı nereye getireceğini biliyorum hayvan kardeşim. Hayır kimseyle sevişmek istemiyorum. Çapkınlığa çıkmak için başkasını ara yaaa."
"Abi çapkınlığa falan çıkmayacağız. Kızlar hazır."
"Bana bak az önce ışık hızını geçebilecek bir ateşleme sistemi kurdum. Geleceğe canlı göndereceğim. Beni bu araştırmamdan hiçbir kadın alıkoyamaz."
"Abi kız 25 yaşında. Amerikalı. Manken... Sarışın. Amerika'da onun için yeni Marilyn Monreo diyorlarmış." Düşündüm. Bir seçim yapacaktım. Güzel ve çekici bir sarışınla geleceğe yolculuk araştırmam arasında bir seçim yapacaktım. Hiç bir insani zaaf bir büyük araşırmacının önünü kesemezdi. Ama hayat sürprizlerle doluydu. Kovalamakta olduğum fareler ben düşünürken kaçmışlardı. Ben en azından fareleri kovalamıştım. İnsanlık herşeyi benden beklememeliydi. Kafamın bir yanında Albert Einstein diğer yanında Marlyn Monreo vardı. İzafiyet teorisi ve zafiyet teorisi. Ben zafiyetimin üzerine gitmeye karar vermiştim.
"Abi Marilyn'e söyle geliyorum. Clark geliyor de. Clark Gable..."
...
Duş alıp taksiye atladım. On dakika sonra bizim hayvanın evine geldim. Evde sadece hayvan Namık vardı.
"Eeeee. Marilyn nerede?"
"Nerede olacak baloda. Maskeli baloda."
"Ne balosu oğlum yaa?"
"Abi Amerikadan gelen çılgın bir grupla tanıştım. Beni çok sevdiler..."
Bu arada belirteyim bizim Namık turizmcidir. Kendisi turizmden çok turistleri patlatmak üzerine faaliyet gösterir. Devam ediyor.
"Abi bunlar dünyanın her yerinde balolar düzenliyorlar. Maskeli baloya gidiyorsun. Ortalık manken gibi kızlarla kaynıyor. İçiyorsun. Eğleniyorsun ve sonunda çekiliş yapılıyor. Çekilişte herkes eşleşiyor. Ve eşleştiğin hatunla geceyi geçiriyorsun."
"İyi" dedim.
Ama bir sorun vardı. Maskeli baloya gidecek kostümümüz yoktu. Gerçi bu benim sorunumdu. Bizim hayvan Namık maskeli baloya bu haliyle gidebilirdi. Davetliler onun hayvan kostümü giydiğini düşünebilirlerdi. Peki ben ne olacaktım. Uzatmayalım Yeşilçam'dan kostümcü bir abimiz bu sorunumuzu çözdü ve biz hayvan arkadaşımızla böyle İngiliz lordları gibi kostümler giyerekten ve de yüzümüze de maske takarak beş yıldızlı oteldeki baloya gittik. ...
Ortam gerçekten bizim hayvanın dediği kadar vardı. Birbirinden güzel hanımlar. Atletik yapılı erkekler. Ben bol bol viski içiyorum. Bekliyorum... Herkes dans ediyor. Eğleniyor. Nihayet çekiliş anı geldi. Numaralar okundu. Ve çekiliş bitti.
"Eee" dedim Namık'a.
"Ben kimle eşleştim şimdi?"
"Onu odaya çıkınca göreceksin" dedi Namık.
"Odalarımıza çıkacağız ve çekilişte bize çıkan kızlar odaya gelecekler."
"Bayağı heyecanlıymış yaa" dedim.
Efendim neyse odalarımıza çıktık. Bendeniz kokularımı sıktım. Hazırlandım. İki kadeh şampanya açtım ve kapım çaldı. Heyecanla açtım... Karşımda bizim hayvan Namık'ın İngiliz versiyonu hayvan gibi bir adam. Söylememe gerek var mı bilmiyorum arkadaş zenci. Garson kılıklı...
"Oda servisini aramadım yanlış geldiniz" dedim.
"Noooo... Nooo.... Ben çekilişte çıkmaaak" dedi.
"Sen nasıl çıkmak" dedim.
"İkimiz de erkeğiz haydi naş" dedim.
"No problem ikimiz erkek... Ben biseksüel biseksüel" deyip bi atladı üstüme...
Yahu şu şansa bakın belkide partide bi seksüel adam vardı o bi seksüel bi beni bulmuştu. Adam çullandı üstüme bağırıyor.
"Seks seks...."
Bendeniz de bağırıyorum.
"İmdaaat bana seks yapıyorlaaaaaarrrr...."
Efendim o gece belli ki seks yapamayacaktım. Başkasının da benim aracılığımla seks yapmasına izin veremezdim. Üstelik o başkası sadece benimle aynı cins değil onun da ötesinde başka bir canlı türüydüki benim gibi uçuk bir araştırmacı bile bu kadarına tahammül edemezdi. Üzerimdeki hayvanın kafasında önce şampanya şişesini kırdım, ardından şampanya şişesinin altındaki sehpayı kırdım. Adam bana mısın demiyor. Televizyonun uzaktan kumandasını kafasına vurdum yine tık yok. Sonunda televizyonu arkadaşın kafasına vurduğumda kendisi bayıldı. Tam o sırada yan odadan hayvan Namık geldi. "Oğlum sen benden de hayvanmışsın. Amma gürültülü sevişiyorsun..."
Eh söylememe gerek yok harhalde bizim hayvanın kafasında da mini buzdolabını kırıverdim.
...
Bu olaydan kendime iki ders çıkardım. Birincisi bilimsel araştırma yapmak seks yapmaktan çok daha kolaydı. İkincisi ise hayat tuhaftı. İnsan aynı gece hem iki fareyi kovalayabiliyor hem de bir zenci tarafından kovalanabiliyordu.
 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..