Markaya ayıp olmuyor mu?

Meclisin kırmızı plakalı PEUGEOT marka otomobilleri üç yılda hurdalık!

Hürriyetin 4- Ekim tarihli haberine göre: Mecliste görevli 45 milletvekilinin araçları acilen değiştirilecekler.

Gerekçeli kararın gerekçesi:

Araçlar üç yılda ekonomik ömürlerini tamamlamışlar. Onları bu halleri ile kullanmaya devam etmek büyük bir savurganlığı göze almak anlamına geliyor. Buna kimin gönlü razı olur ki? Hemen gereğini yapmak, yani otomobilleri yenileri ile değiştirmek gerekiyor... Duygulandıran! hatta göz yaşartan bir tasarruf! örneği... Ancak üretici firma bu işe ne der? "Benim otolar üç yılda haşat olacak kadar "dandik mi" diyerek yakınmaz mı?

Bir de, duyguları hiç gözetilmeyen toplum var. Onlar bu işe ne derler?

1- Biri 33 yıllık ANADOL ile ayağını yerden kesarken;
2- Öbürü 25 yıllık "SERÇE" yi bağırtırken;
3- Diğeri "TOROS" ile yetinirken;

" Vekillerime helâl olsun, ülkemizi ne güzel de uçuruyorlar" diyebilecekler mi?

Rivayet olunur ki; "vatandaşın sırtı kalın, vur vur acısını duymaz" Bu bağlamda başka bindirmeleri de devreye sokmayı ihmal etmediler. Şöyle ki:

1- Otolar, gıcır gıcır hem de tam pansiyon. Yakıt, tamir, bakım şirketten! (bizden)

2- 7x24 özel şoförler emre amade. ( Hafta sonu, tatil günleri, mesai gözetmeksizin)

Ülkemizin koşulları bir kuruşu dahi tasarruf etmeyi gerektirirkan, her fırsatta bir ısraf kapısı açma cesareti nereden kaynaklanıyor? Asiller aç gezerlerken, vekillerin habire konfor talep etmelerini ülke gerçekleri ile bağdaştırmak olanaklı mı? "Balık baştan kokar" derler. Köşk "sil baştan" olunca. "Ben de isterim" diyenler çoğalacaktır. Güzel kokuyu Çankaya'dan almış olamazlar mı?

Dilerdim ki; küresel krizin kapımıza dayandığı şu son günlerde milletçe tasarrufu çağrıştıran konular öne çıksaydı. Yönetimin, yönetilenlere örnek olması ile, sorunları daha kolay aşabileceğimize inanıyorum.