Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ağustos '09

 
Kategori
Öykü
 

Masalımsı aşklara ithaf olunur...

Masalımsı aşklara ithaf olunur...
 

Hava yağmurluydu. Melankoliye dalmış, eski sevgilisinin yazdığı şarkıları dinleyerek daha da hüzünleniyordu. Kafasının içinde birbirini kovalayan düşüncelere rağmen, onun tek isteği dışarı çıkıp biraz olsun yürümekti. Yağmur yürüyüşlerini zaten severken, hele kulağında onun sesiyle bunu yapmak ona hala haz veriyordu. Ne kadar zaman geçerse geçsin onunla yaşadığı o kısacık aşk, hayatında yeri dolmayacak bir heyecandı. Yakalanma, görülme ve bu yüzden onu kaybetme korkusundan nefret ederdi. Ama bunun verdiği adrenalin de hoşuna gitmiyor değildi. Hep saklıydı, hep görünmeyecekleri mekânları mesken tutmuşlardı. Küçük bir kaçamak gibiydi onun bu yaşadığı aslında. İçinde büyük hayaller barındıran, masum, çocukluğundan kalan bir aşktı bu. Ulaşılamaz zannettiği insanların aslında ne kadar onun gibi olduklarını her defasında daha iyi anlıyor ama ona hayran bakışlarını hiç gizleyemiyordu. Yıllarca onu izlemiş, sesiyle yaşadığı aşklara ağlamıştı ama bir gün onun sesiyle, onun aşkı için ağlayacağını, tasavvur bile edemeyecek kadar olasılıksız görüyordu bu tabloyu.  

Her şey pamuk ipliğine bağlı olan bu ilişkiyi bitirmek de, başlamasına izin verdiği an kadar heyecanlandırmıştı aslında onu. Başlangıcında etrafında kimseye anlatamıyor ama en yakınındaki birkaç kişiye bile söylerken, söylediklerine kendisi bile inanamıyordu. Bana neden baksın? Nasıl benim gibi birine âşık olabilir ki? Neden ben? Çevresindeki yüzlerce güzel kadının içinde, neden ben? Rüya bu ve ben çok güzel bir rüya görüyorum şuan diyerek anlamaya ve kabul etmeye çalışıyordu. Çünkü bir gece evvel onunla konuşmuş ve ona yıllar boyu hep hayranlık duyduğunu anlatan bu defa kendisi değil de o olunca, kulaklarına inanamamıştı. Şaka bu, benimle dalga mı geçiyorsun sen? Bunu bana yapma, sakın yapma. Arkadaşlığımızı senin hayranın olma boyutuyla hiç karıştırmamak için yıllarca çabaladım, becerebildim de, ama bunu sakın bana yapma diyordu devamlı. Birkaç günlük bir heves olmak istemiyordu onun için. Ama o ona ben sana yıllardır hayranım. Tavrına, tarzına, gözlerine ve bana olan bakışına yıllarca hayran kaldım. Hayatımı senin gibi gerçekten beni seven, beni bestelerimle, sözlerimle, sesimle ayrı ama ben olarak ayrı sevdiğini bildiğim, bu kadını bekledim. Sevgilinle tanıştığım gece olmayacak dedim ama bekledim. Yıllarca nerde olduğunu merak ettim, ne yaptığını, nasıl hissettiğini, gözlerinden neler aktığını düşündüm. Şimdi sana benimle evlen, ailem ol diyorum ama sen bana sakın bana bunu yapma diyorsun. Kadın! ben seninle yaşlanmak, senin kollarında yaşamaktan bahsediyorum diyordu. O an dünya durmuş ve karşısındaki adamın gerçekten onu ne kadar istediğini hissetmişti. Sadece korkuyordu.  

Onunla tanıştığı ilk gün o andan tam dokuz yıl evveldi. Dokuz sene önce çalıştığı yerde tanışmışlar, bazı iş arkadaşlarıyla olan yakınlığından dolayı arada bir sevgilisinin de dâhil olduğu organizasyonlarda karşılaştılar hep. O sıralar sadece şarkıları ve sesiydi onu etkileyen. Yıllar içinde çeşitli tesadüflerden dolayı karşılaşmışlar, konserlerinde göz göze gelmişler ve sonunda sohbet edebilecekleri bir güne rastlamışlardı. O gün telefon numaraları alındı. Ondan itibaren de hep görüşme planları yapıldı 3–4 yıl içinde sadece bir kez görüşme olanağı yaratmışlardı. Ta ki onu bir TV programda izleyip, onunla ilgili bir durumdan dolayı merak ettiğinden ertesi günü aramış ve bu defa kesin olmasını istedikleri bir plan yapmışlardı. İşte o görüşmelerinde olmuştu tüm bunlar.  

Doğal olarak korkuyorum ve bilmiyorum sadece biraz zamana ihtiyacım var dedi. O gece uyuyamadı ve sabah verdiği karar denemeye değerdi. İşte o andan itibaren kendine inanamadığı zamanlar başladı. İlk 10–15 gün muhteşemdi. Sanki bulutlardan bile uzaklaşacak kadar yükselmişti.  

Sonra turne zamanı geldi. Ayrılık vaktiydi. Bir süre yurt dışına çıkacak daha sonra bir iki günlüğüne eve uğrayıp tekrar bu defa yurtiçi konserlerine başlayacaktı. Bu bir haftalık ayrılık olabilirdi. Arada uğramalarında aşk tazelerler ve konserler bittiğinde huzura kavuşurlar, özlemleri de sona erer sanmıştı. Öyle olmadı. O dönem kalan için kâbus gibi geçti. Ona hiç ulaşamadı. Ancak giderken havaalanında bir kez telefonda konuşmuşlardı. Sonrasında beş gün hiç haber alamadı. Beş gün sonrasında kısa bir telefon konuşmasında ona çok yoğun olduğunu söylemişti. O telefondan sonra ondan bir daha hiç haber alamadı. Bir gün (takribi son telefonun ardından 10–15 gün sonraydı) mesaj yollamaya karar verdi. Sana ihtiyacım var dedi yalnızca. Hayatındaki en zor dönemlerden birinden geçiyordu ama yanında sevgilisi yoktu. Çünkü o onun için sadece sevgilisiydi artık. Onun işi ayrıydı, aynı daha evvelki sevgililerinde olduğu gibi. Evet, o çok yoğundu, diğerleri gibi sabah işine giden akşam evine dönen mesaili bir işe sahip değildi. Ama bunu anlamak istemiyordu. Tek istediği sevgilisinin yanında olmasıydı. O mesajdan herhangi bir cevap gelmedi. Desteğe ihtiyacı olan bir dönemde, ayrıca onunla ilgili merak duygusu da çok canını sıkıyordu. Sürekli ağlıyor ve bir plan yapıp bu süreci atlatmak istiyordu. Bitirmeye karar verdi. Bu tozpembe masalın zannettiğinden fazla acı veriyor olmasından dolayı çok üzgündü ve bitirdi. Bir daha görüşmediler. 

Üzerinden yıllar geçti. Arada bir şarkılar yenileniyordu. Televizyonda görüyor, özlüyor ama uzak durmak için elinden geleni yapıyordu. Ama bu havalar bu müzikle bir araya geldiğinde onu düşünmeden edemiyordu. Birçok adamla birlikte olmuş ama hiç kimse onun gibi gitmemişti hayatından. Yarım bırakmışlardı. Benim en zor günümde yanımda olamayacaksa, ne paylaşılabiliriz ki bu ilişkide? İyi günde, kötü günde değil miydi birliktelikler? diyerek uzaklaştırmıştı kendini ondan. Bu ulaşılması güç insan artık onun eski sevgilisiydi. Çok az paylaşabilse de o ilk zamanlarında yaşadıklarını asla unutmadı. O bir ince çizgi üzerinde sağda onun hayatı solda onun mesleği arasında cambazlık yaptı. Bu iki tarafın arasında kalmamak için çok çabaladı. Başardı da. Bu yüzden şimdi onu dinlemek ona eski günleri hatırlatmıyor. Sadece onu hatırlatıyor. Hatta son yaşadığı aşkın tesellilerini bile onun sözlerinde bulabilecek kadar yok sayabildi o günleri.  

Onu ancak yağmur ve onun sesiyle anımsamaya devam etti yıllarca. O bir şarkıydı ve o şarkılar hep bir yerlerden duyulacaktı.

 

 
Toplam blog
: 33
: 611
Kayıt tarihi
: 05.05.09
 
 

Yazı genelde beni rahatlatır... Ancak yazabiliyorsam... Bazen içimde düğümlenir herşey... Bazen de ç..