Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Eylül '10

 
Kategori
Güncel
 

Mavzerle büyümek

Mavzerle büyümek
 

Osmanlının son dönemlerinde travma yaşamış bir nesil. Balkanlar’da, Yemen’de, Arap Yarımadası’nda, Kafkaslar’da sürekli yenilgiye uğramış, evlatlarını başka topraklarda yitirmiş. Koskoca imparatorluk gözlerinin önünde parçalanmış. Ancak Anadolu kurtarılabilmiş. Bunun sonucu Dünya’ya karşı güvensiz, ürkek bir nesil oluşmuş. Ancak ATATÜRK ve arkadaşları toplumu derleyip, toparlayıp kendilerine güveni sağlayabilmiş. Bu da kolay olmamış. Özellikle Türk milliyetçiliği, eğitim başta olmak üzere hayatın tüm alanlarında topluma benimsetilmiş (Şu ayrımı yapmakta fayda görüyorum; ATATÜRK Türk milliyetçiliğinin yanı sıra evrensel değerleri de halkına benimsetmeyi çok istemiş olup bu yönüyle dava arkadaşlarından ayrılmıştır).

Anadolu’da eski çağlardan beri yaşayan diğer bütün unsurlar ve özellikle Avrupa ülkeleri( Almanya hariç)düşman olarak gösterilmiş ( İtalya, Fransa, İngiltere, Yunanistan ki bu ülkelerle kurtuluş savaşında savaşıldı). ATATÜRK öldükten sonra yöneticiler Türk milliyetçiliğinin yanına İslam’ı da ekleyerek ( Sunni İslam) topluma Türk-İslam sentezini şırınga ettiler. Bütün bu kültür milli bayramlarda, dini bayramlarda, eğitim de, sanatta , edebiyatta ve günlük yaşamın her alanında işlenmiştir. Birinci kuşakla (1920-1950) ikinci kuşak, yani 68 kuşağı, yukarıda bahsedilen kültürü birlikte yaşadı ( 68 Kuşağı o dönemde Dünya’ da öne çıkan sosyalist ve komünist kültürden de etkilendi). Kavgacı, şiddete dayalı, güce tapan, Dünya’ya kapalı, sürekli düşman üreten, mavzer(silah) kültürü ile yetişmiş bir kuşak oluştu. Buna ilaveten, her dönemde yöneticiler halkına bile güvenmemiş, tepeden inmeci, merkezden yönetmeyi marifet bilmiş. 1968’lerden itibaren ülkede işçi ve öğrenci hareketlerinin, eylemlerinin artması ve sosyalist gençliğin hızla çoğalması, dönemin yöneticilerini ürkütmüştür. Bu yöneticiler sosyalist, demokrat, aydın kesimlerin üzerine acımasızca kolluk güçlerini salmışlardır. Buna ilaveten kolluk güçlerine yardımcı oluyorlar diye o dönemin ülkücü gençliğini de yine sosyalist, demokrat, aydın kesimlerin üzerine salmışlardır. Yani ülke içerisinde yeni bir düşman yaratılması. Yine şiddet, gözyaşı, ölümler ve acılar bu topluma yaşatılmıştır. Cumhuriyet’in kuruluş aşamasında ki travma atlatılamadan yeni bir travma daha yaşanmıştır. 1980-1990 Kuşağı daha farklı bir Dünya’ya ve ülkeye sahip oldular. 1980’lerin Ortalarında Dünya’da soğuk savaş dönemi bitmiş olup ABD’nin ileri karakolu durumunda olan (Sosyalist ve Komünist düzenlere karşı ) Türkiye, yeni bir dönemin iklimine kavuşmuştur. Bu iklim, serbest piyasa ekonomisinin ve demokrasinin bütün Dünya’da öne çıktığı ve Türkiye’de de ÖZAL yönetiminde uygulamaya konulan dönemdir. Söz konusu kuşak mavzerle( silah) değil bilgisayar ile büyüdü. Özellikle 1990 ve sonrası kuşağa bilgisayar çocukları denilebilir. Bilgisayar bilimdir, kültürdür, taze bilgidir. Kendi kültürünüzün yanı sıra diğer Dünya kültürlerini de tanırsınız. Bilgisayar sizi evrensel Dünya’ya bağlar. Yerel olmaktan evrenselliğe geçersiniz. Yerel değerlerinizi koruyarak ve sahip çıkarak evrensel değerlere de kafanızı ve ülkenizi açarsınız (İş de tam da ATATÜRK’ ün istediği Türkiye böyle bir Türkiye idi. Ne yazık ki ATATÜRK’ den sonraki yöneticiler tam tersini yapıp ülkeyi evrensel değerlere kapatmışlardır. Ülkemiz bu yüzden fakir düşmüş olup demokrasimiz güdük kalmıştır. ATATÜRK çağdaş uygarlıklar derken bunu kastediyordu).

Bu kuşak ülke yönetimine geldiği zaman ( 20-25 yıl sonra ) ülkemizde tam demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, evrensel değerlerle yerel değerlerin harmanlanması sağlanacaktır. Ülke içerisinde ki dini, etnik gruplara ve azınlıklara karşı ötekileştirme yapmayıp, onları ülkenin zenginlikleri sayacaklar. Böylece ülke içerisinde ki barışı da tesis edeceklerdir. İnanıyorum ki ülkemiz ve insanımız o zaman rahata ve huzura kavuşacak, ülke ekonomisi de şahlanacaktır. Şeker Bayramınız kutlu olsun.
 
Toplam blog
: 104
: 478
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

Antalya'da yaşıyorum. İki yıl öğretmenlik yaptım, şu anda müteahhitlik yapıyorum. Aslen Kayserili..