Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '07

 
Kategori
Siyaset
 

Mehmet Ağar ne demek istiyor?

Tabii ki zaman çok şeyi değiştirdi, o derenin altından çok sular geçti diyenler olacağını tahmin ediyorum. Ancak çok zaman geçmedi. Daha birkaç yıl evvel sayın Tansu Çiller dönemine dönelim..

Özellikle de eski bir yazıma vurgu yaparak başlayım o yazımda, "Ne Mutlu Türküm Diyene!" sözündeki baş cümlenin neden hafızalardan kaçırıldığından söz etmiş idim. Fazla takılmayalım oraya ancak bu sözün asıl (orjinal) hali ile şöyledir demiştim.

"TÜRK DEMEK TÜRKÇE DEMEKTİR. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!"

Neden baş sözcüğün çıkarılmış ya da yokmuş gibi davranıldığına değinmiş idim. İsteyenler bakabilirler... Blog arşivimde mevcuttur.

Gelelim şimdiki yazıma neden olanlara. Daha evvel ki başka bir yazıdan alıntılar yaparak izah edeyim. Öncelikle alıntı yaptığım yazımın aslı yazılarımda mevcuttur.
Özel Işık üniversitesi'nin bir açılışında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i karşılamaya gelenlerin elinde pankartlar, "Hoşgeldiniz, " yazmıyor, "Wellcome, " yazıyor....

Bir başkası Sayın Çiller Japonya'ya gitmiş, konuşacak, "Ben İngilizce konuşacağım, " demiş Japonlar bozulmuş; çünkü bu konuda çok hassaslar. Bir Japon bilim adamı geçen asırda bilim dili İngilizce olsun demiş ertesi gün evinde ölü bulunmuş. Harakiri yapmış. Meğerse üç yıl ABD'de eğitim görmüş bir adammış.

Japon Tanzimatı 1868'de başlamış bizde ise 1839'da. Neyse sayın Çiller, "Burada İngilizce bilen varmı?" diyor.

Bakanlar iş adamları falan çoğu ingilzce bilmiyor ancak o İngilizce konuşuyor. Yine Tansu Hanım dışişlerinde bir mesele tartışılacak bana İngilizce brifing verin diyor..

Dönemin Dışişleri Bakanı Sayın Mümtaz Soysal'ın istifasında bu olayın yer tuttuğu da söylenir.

ABD'de çok çeşitli Türk-Amerikan dernekleri vardır. Konuşmalar, yazışmalar hep Türkçe idi sonraları ingilizce yapılmaya başlanmış.
Elçilik Amerika'da Türk Blim Adamları Derneği kurmuş. Türkiye'den de gelenlerle yüz kişilik bir toplantı yapıyor. YÖK Başkanı sayın Kemal Gürüz de var. Herkes Türk ancak konuşmalar yazışmalar tamamı İngilizce yapılıyor.

Nedenini araştırınca dönemin büyük elçisi sayın Nüzhet Kandemir'in yazılı tamimi karşımıza çıkıyor tamim şöyle:
"Bundan sonra bütün görüşmeler konuşmaları İngilizce yapacaksınız" oluyor. (Kaynak: Aydınlık, Dilek Uğuz'un röportajı. 8 Aralık 1996)

İşte anlatmaya çalıştığım da budur.

Acaba millileştirme çabalarının altına konulan dinamitlerin şekil değiştirmiş bir hali ile mi karşı karşıyayız ?

Evet şimdi sormazmıyım ben, bu Sayın Kandemir'in DYP nin Genel Başkan yardımcılığında hâlâ ne işi var ?

Yoksa cambaza bak oyununu oynuyorlar da biz hâlâ cambaza mı bakıyoruz ?

Bakmamız gereken yerleri de izaha gerek var mı ?
Sayın Ağar ın dedikleri ile bunları birleştirirsek acaba anlamadığımız ya da anlamak istemediğimiz bir şenlik mi var ? Aslında bu hareketin, bu sistematik yok etme planının kaynağı 1071 tarihi ile başlar. Bir sonraki yazımda da bu konuya değineceğim. 1071'den 2006'ya başlıklı bir yazı henüz bitmediği için daha sonra paylaşmak üzere diyorum.

Ahmet Dursun

 
Toplam blog
: 30
: 727
Kayıt tarihi
: 14.02.07
 
 

Bazı konular vardır ki, tartışarak, yazışarak da fikir edinilebilir. Bazı konula ise özel çaba sarfe..