Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mezarıma karlar yağdı

Mezarıma karlar yağdı
 

Kara haberimiz, cansız bedenimizden önce gitti baba ocağı, ha bir de, o mübarek ana sıcağımıza.


Kimimiz Konya’dan yollanmıştık Şırnak’a, kimimiz Malatya ve Urfa’dan Gabar’a.


Ne tesadüf garibandık biz, mütevazı ve kalender; tepeden tırnağa kadar.


Bayrağa sarılı bir tabuttan, toprağa sarılı makbere geçiverdik; bir Yasin-i Şerif okunup, bitene kadar.


Anamın hiç dinmeyen hıçkırıkları, babamın yüzündeki bir çift kan çanağında yundu yıkandı.


Soldu, büküldü boynu, kurudu taç yaprakları ve açılmamış goncaları Gül’ümün.


Ve son bir yılında yanında olup, doya doya koklayamadığım, bağrıma bastırıp, burnumu saçlarına gömüp, sevgilerin en güzelini ta içimde tir tir hissedemediğim, altı yaşındaki bebem, yavrum, Tazegül’ümün...


Mezarıma karlar yağdı, deli boranlar esti yamaçlarına köyümün.


Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın; gömeli seni tarihe desem sığmazsın dediydi ya büyük şair...


Oturdu toprak üzerime, her yağan karla daraldım, darlandım, sapmalara dayandım.


Ve kızım geldi bir gün başucuma, dilinde, ona öğrettim ata yadigarı şarkı.


Bahar oldu ey kelebek, çık yuvandan güzel bebek dedi.


Çıkamadım yuvamdan yavrum.


Bak kırlara çayır çimen, bahtiyarsın ey kelebek diye inledi.


Bakamadım, bir kelebek ömrü kadar kanat çırpamadım sana yavrum.


Kar altında kalmadın mı, körpe kanın akmadı mı diye sordu.


Yok be yavrum, şehitler ölmez, kabirlerine karlar, kaderlerine korlar düşmez diyecektim, bir türlü diyemedim. Çok demek istedim, bir türlü söyleyemedim sana, yavrum.


Benim yuvam duman oldu, bunu yapan düşman oldu diye fısıldayabildi; körpecik ciğerlerinden yükselen o en cılız ve korumasız nefesiyle.


Çöktü! Çöktü, şehit mezarım iyice üzerime; gözlerime ve burun deliklerime giren, toprak değil; yavrucağım, kızım, canım, ciğerimdi iyiden iyiye.


Bu hikayem roman oldu, bahtiyarsın ey kelebek; ne olur kalk kelebek, uç, kanadının tozuna yüzüm süreyim, düş ellerime, seveyim, öpeyim, babam diyeyim. “Öl” de, seninle öleyim. Mezarında toprak, toprağında taş kesek olayım. Al beni yanına Babacığım, seni istiyor bak, güzel bebek.


Şehitler ölmez, vatan bölünmez.


Göz yaşlarımla ıslandı, o çok geniş, daracık kabrim. Yılanlar ve çıyanlar selama durdu. Melekler ise kıyama. Mezar taşıma sarılan, mermerden ay-yıldızı öpen, yumuk elleriyle toprağımı okşayan yavrumun, süt kokusunu hissettim.


Tanrı uludur. Ululuların ulusuna emanetsin yavrum. Sen artık, körpecik bir yetim, kırılıverecek bir dal, bir şehit kızısın.


Seni yetim bırakanların, elleri kırılsın.


@Geçen sene bugün: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=9364

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..