Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '12

 
Kategori
Futbol
 

Milli yenilgi sonrası gülebilmek

Milli yenilgi sonrası gülebilmek
 

Abdullah Avcı'nın gülümsemesi benim için bir umuttur. Spor bilincinden uzak bir ülke için de umuttur. Bu nedenle yazıma olumsuz tepkiler olacaktır; fakat sabırla okumanızı umuyorum...

Milli takımımızda her zamanki gibi işler yine iyi gitmiyor. Uzun yıllardır süregelen istikrarsızlık ve sistemsizlik, bu kötü gidişin en önemli etkenleridir. Maçtan sonra, oynanan futbolu eleştiren bir iki yazar dışında, herkesin ortak sitemi: Milli takımda sistem yok. Dün akşamdan sonra konuşulan ilk konu buydu; ikincisi ise sosyal medyada patlayan ve Abdullah Avcı'nın maç sonrası röportajında gülümseyerek verdiği bu kare.

İlk konunun çok da tartışılacak bir yanı yok. Evet, milli takımımız, kulüplerden temel bulan bir sistemsizlik içindedir yıllardır. Özellikle üç büyüklerin, futboldan çok reklam ve tribün doldurma çabalarıyla her yıl milyon euro'lar akıttıkları yıldız transfer hevesleri; her şeyin eleştirildiği, fakat sistemin çok az eleştirildiği futbol ortamı; son bir iki yıldır uğraştığımız ve tam bir rezalete dönüşen şike davası; Avrupa başarılarının gözardı edilip ligde şampiyon olma çabaları ve bunun gibi birçok içi boş tartışmalar bugünkü Milli takımın öncelikli sebepleridir. Bunlar madalyonun futbol yanı, bir diğer yanı da taraftarlar daha doğrusu Türk milletinin spor bilinci. Ki bu noktada, olmayan bir şeyi tartışacağım. Türkiye'deki en büyük sorun bu aslında. Futbolla yatıp kalkan bir ülke ve yatıp kalktığı şeyden de bihaber bir ülke. Milli formayı taşıyan futbolcuyu, takım partizanlığıyla yuhlayan, ıslıklayan; başarısızlık sonrası ya teknik direktörü ya da yönetimi istifaya çağırmaktan başka bir şey yapmayan; rakip gördüğü takımın futbolcularına ve taraftarlarına kin besleyen sporsever!  bir ülkeyiz, bunu kimse yadırgamaz sanırım. Bütün bunlar, özelde futbolun, genelde sporun bu topraklarda  gelişmemesinin ve ilerlememesinin sebepleri. Bunu da ancak, aklı başında birkaç spor yazarından duyarız o kadar.

Gelelim ikinci konuya. Yani, Abdullah Avcı'nın gülücükler içinde verdiği röportaja. Keşke bunu her başarısızlık sonrası görebilsek. Türk sporunun buna ihtiyacı var aslında. Tabii burada demek istediğim "her yenilgi sonrası çıkıp da gülen oyuncular ve teknik direktörler görelim" değil. Ama dünyanın sonu olmadığının ve futbolun, öncelikle bir spor olduğunun anlaşılmasının zamanı geldi ve geçiyor. Evet, milli takım iyi gitmiyor, 2014'e katılma şansımız da yok denecek kadar azaldı; fakat spor bilincini kavramaya yardımcı olacaksa, bir sisteme gireceksek, önümüzdeki birkaç turnuvaya gitmesek de olur.

Sizleri bilemem, fakat Avcı'nın gülümsemesi ve rahatlığı benim için bir umut oldu dün. Söylediklerine baktığımızda olumlu yanları ön plana çıkaran, kötü olan tarafları eleştiren; ama yenilenme içinde olduklarını da vurgulayan bir söylemi vardı. Diyeceksiniz ki, yıllardır düzelmeyen sistemi Abdullah Avcı mı düzeltecek. Neden olmasın, yeter ki kamuoyundan destek bulsun ve federasyonca bütün imkânlar sağlansın. Değişiklik hataları, yanlış kadro...Bunlar olabilecek şeyler her zaman. Bugün en iyisi olarak nitelendirilen Mourinho bile son zamanlarda kötü gidiş içinde, hem de geçen yıl şahlandırdığı Madridle.

Abdullah Avcı'nın sistem oturtmak gayesinde olduğuna inanıyorum ben ve bu sabahtan akşama olacak bir şey değil. Bazen uzun yıllar alır. İspanya yıllarca büyük turnuvalara katılıp sürekli hayalkırıklıklarıyla dönmüş bir ülkeydi, bundan 7-8 sene öncesine kadar. Fakat, bir sistem değişiminin de peşindeydi. Bugün baktığımızda Barcelona ve İspanya'nın oynadıkları sistem birebir aynı. Ligin bütününde de tempolu, total futbol oynatan kulüpler hakim. Madrid ve Barcelona ekstra oyunculara sahip oldukları için çok ön plandalar; fakat biraz dikkatle baktığımızda İspanya Ligi'nin ilk beş sırası bizim şampiyon takımımızı bile ikiye hatta üçe katlar.

Sistem yerleştirmek, bir ülkeye spor bilinci kazandırmak çok çok zor bir şeydir ve inanılmaz bir irade ve kararlılık ister. Bu süreçte, teknik direktörler değişir, federasyon yönetimleri değişir; fakat her gelen bir öncekinin icraatlerinin üzerine koyar.  Millî değerleri ve hisleri çok ağır basan bir ülkeyiz; bu yüzden Fatih Terim ve Şenol Güneş başarılı oldular. Çünkü, bunlar Türk insanını çok iyi tanıyan ve ona göre yönetimler gösteren kişilerdir. Fakat, onlar da bu his ve değerlere bağlı olduklarından dolayıdır ki hiçbir zaman Milli takımda istikrarlı zaferler kazanamadılar. Tabii bu onlara değil, yerleşik olmayan bir sisteme mâl edilebilir. Ben, milli maçlardaki yenilgilerde bile rahatlığıyla ve iyimserliğiyle işbaşında olan oyuncular ve teknik direktörler görmek istiyorum. Her başarısızlık eleştirilebilir; fakat ümidim, bunun bir-iki maçtaki hatalardan gelen eleştiriler olması yönünde. Çünkü o zaman sistemi olan, spor bilinci olan bir ülke olacağız.

Bu nedenle, benim karşı duruşum Abdullah Avcı'nın gülümsemesine değil; futbolu ve sporu yönetenlerin isteksiz ve "ben" odaklı yaklaşımlarınadır.

 
Toplam blog
: 12
: 1211
Kayıt tarihi
: 09.09.12
 
 

İstanbul Üni. İletişim Fakültesi mezunuyum. Siyaset, spor ve mitoloji ilgi alanlarımdır. ..