Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mini keşiflerim :)

Mini keşiflerim :)
 


İzmir güzel bir kent.

Büyük değil ama her yerde minik sürprizlerle karşılıyor insanı.

Ya da artık ''görmeye'' de başladım diyeyim.


Misal...

Üçkuyularda Atatürk Orman Çiftliği'nin satış mağazası varmış, bugün gördüm :)

AOÇ deyince aklıma süt, yoğurt, dondurma ve şarap gelir.

Boğa Kanı gibi kategorisinde dünyada defalarca altın madalyayla taltif edilmiş muhteşem bir şarabı vardır çiftliğin.


Aylardır işe gidip gelirken önünden geçiyormuşum görmemişim nedense.

Kendime kızdım ve kınım kınım kınadım bilahare :)


Evin sokağında sıra sıra eski İzmir evleri varmış.

Haftasonu biraz dolaşmaya çıkınca gördüm ve hayran oldum güzelliklerine.

Nasılsa kalmış bunlar, inşallah öylecene de kalırlar.


Sabah evden çıktığımda her yer yasemin kokuyor.

Yol boyu her yerde yaseminler var.


Karşıyaka'da çarşının sonuna doğru simit saraylarının oralarda pasaj girişinde minik bir pastane var.

Oradaki kadar güzel pasta daha bulamadım biryerde; Sevinç ve Reyhan'da bile o kadar güzeli yok.


Karataş'ta mini bir kafede lahana sarması yemiştim vakti zamanında. Yapan hanımın marifetine de zarafetine de hayran kaldım :)

İzmir'in ara sokakları çok güzel. Her sokağın sanki ayrı bir hikayesi var, gezerken duvarlardaki sarmaşıklar fısıldıyor usulcana.


TARİŞ'in satış mağazasını gezdim. Sabununu beğendim.

Fazla reklamının yapılmaması belki de kalitesinin bozulmadan kalmasını sağlamış.

Bilmem, öyle geldi bana.


İzmir'de varoşlar ve kent kısmı çok keskin bir biçimde ayrılıyor. Bir anda çizginin diğer tarafına geçiyorsunuz. Karşıyaka tarafı fazla değil ama bu tarafta fazlasıyla belirgin aradaki çizgi. Oralarda yeni yerleşim yerleri düzenli ve planlı kurulmuş olduğundan sanırım.

Otogardan gelirken servis güzergahında gördüğüm mahallelerin ismini bilemiyorum, kayalardaki Atatürk büstünün olduğu kısımlar çok sefil görünüyor. İzmir'in girişi mi bilmem, kocaman ''İzmir'e hoşgeldiniz'' tabelası var orada. Caddenin bir tarafı gecekondu mahallesi bir tarafı Alsancak girişi.

Konak'tan otobüse binip Limontepe tarafına giderken de aynı şeyi farkettim geçenlerde. Yeni ve düzenli apartmanların olduğu kısımlar birden bitiyor, biçimsiz gecekondu tipli varoş mahallesine geçiyorsunuz.

İstanbul ve Ankara'da bu geçişler bu kadar keskin değil. İzmir'in yerleşim yeri alanı fazla geniş değil, sahilden 300-500 metre bile gitmeden eğim yükselmeye başlıyor. Ara geçiş olan mahalleler yok sanırım bu nedenle. İzmir'de yerleşim sahil bandına sıkışmış körfez boyunca.


Özellikle Asansör civarını beğendim. Daracık merdivenlerle çıkılan sokaklara, evlere baktım. Nasıl çıkarmış insanlar bu merdivenleri, hayret ettim.


Yavaş yavaş mini keşif turlarına başladım artık.

İstanbul ve Ankara ile kıyaslamıyorum İzmir'i.

Yerlerini tutamaz, evet ama...

O'nun da ayrı bir güzelliği var.

Zamanla...

Tanıdıkça...

Keşfettikçe tadına varıyor insan.





 
Toplam blog
: 403
: 1023
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Kendi halinde biriyim, ziraat mühendisiyim. Emekli oldum ve kendi işimi kurdum. İzmir'de yaşıyoru..