Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '09

 
Kategori
Arkeoloji
 

Muğla Müzeleri'nde..

Muğla Müzeleri'nde..
 

Etnoğrafya Seksiyonu'nda Yerkesik Kütüphanesi Kitap Kurdu Öğrencileri ile


İzlenimler, gizemli bir Söyleşi, Nabide Kılınç

MUĞLA MÜZELERİ’NDE ...

18- 24 Mayıs tarihleri arasında her yıl Müzeler Haftası düzenlenir. Biz önce müzenin tanımından zamana yolculuk yapalım. Kentimiz kocaman bir uygarlık ve tarih kokuyor. Antik kentlere, sayısız eserlere sahip bir ilimiz. Bu kentin topraklarında gün ışığına çıkmış, çıkacak o kadar çok sayıda eserimiz, tarihi değerlerimiz var ki, bunların insanlığın hizmetine sunulması gereklidir, bu gereksinme sonucu Muğla Müzeleri kurulmuştur.

İnsanı kaynaştıran bu hazinenin içinde kültür ve tarih iç içe ve yan yana durmakta... Bu kentin tarihi; güneşinin altında yanık tenli insanına açılan pencereden bir bakış ve ışıktır Muğla Müzeleri. Dedik ki, bir yazımızda, geçmişten geleceğe yaşanan sonsuzluk duygusu ve sessizliktir Müzeler. Ve dedik ki, Müze sevgisi ve bilinci eğitimden geçmektedir. O nedenle, müze sevgisi ve bilinci küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalıdır.

Bunun için bu yıl da, boş durmadık. Yerkesik Halk Kütüphanesi’nin kitap kurdu öğrencilerini bu özel haftada Muğla Müzelerini ziyarete ve tarihi eserleri incelemeye götürdüm. İlginç bir geziydi, heyecan çokdu, sessizlik sonsuzdu, zamana yolculuk başlamıştı...

Önce biraz Muğla Müzesi’nin başlangıcından bahsedelim. 1993 yılıdır. Şu, bugünkü H.M.E İl Halk Kütüphanesi’nin bulunduğu yer, bina. O zaman Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrı idi. Bu yer bir eski karakol imiş. Tarihi mekanın restorasyonu biterek 1992 yılında (Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kendi binasıdır) Mayıs, Haziran ayına denk gelse gerek, açılışını yaptık, üst kat İl Kültür Müdürlüğü ve alt katı Kütüphane olarak, yerleştirildi. Açılış bir hayli heyecanlıydı. Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar daha heyecanlıydı ve aynı heyecanı karşısındaki eski cezaevi binasının restorasyonundan sonra "Müze ve Kültür Merkezi "olarak açılışında taşıdığı yoğun duygularda yaşadığı gibi...

Kültür Müdürlüğü’nün ( Muğla H.M.E İl Halk Kütüphanesi'nin bulunduğu bina) üst katında merdivenin hemen çıkışındaki sağ tarafta ilk oda Müze bölümü olarak işlev gördü. İçinde çalışanlar kimlerdi? Behçet Süzen Sanat tarihçi arkadaşımız ve dostumuz. Milas Müzesi’nden gelmişlerdi, Nuray hanım da vardı Milas’tan gelen.

1993 yılı sonu itibariyle şu an ki, Müze Müdürü Şevki Bardakçı beyefendi, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden arkeolog olarak atandı.

Şevki Bardakçı "mesleğine duyduğu sevgi ve heyecanı " gerek Muğla Müzesi'nin avlusunda tarihi eserlerin heyecanında, gerekse de insanlar "dostları, arkadaşları, meslektaşları ve çalışanları" üzerinde dalga dalga yaymakta ve yaşatmaktadır.

Müze Müdürü Şevki Bardakçı “insana ve tarihe” saygılı ve “dost” bir yaklaşım ile Muğla Müze'lerinin zenginleştirilmesi yolunda büyük çabalar vermektedir...

1994 yılı sonlarına denk gelen ayların birinde açılır. Eski cezaevi yenilenerek Kültür Merkezi olarak Muğla’ya kazandırılmış ve Müzelere esin kaynağı olmuştur.

O yıllardır, Şevki Bardakçı beyefendi göreve başlamıştır.

İlk heyecan “Doğa Tarihi Müzesi’nde başlar. Muğla’nın Özlüce köyünden çıkan eserlere sahip çıkan köylü gelir dönemin Valisi Lale Aytaman hanımefendiyi arar bulur, haber verir. Özlüce köyü Müzenin öyküsünün başladığı yerdir.

Lale Aytaman’ın ve o dönemin Kültür Müdürü Mustafa Pabuçcuoğlu’nun özel ve özenli çabaları ve çalışmaları sonucunda Türkiye’nin ilk Doğa Tarihi Müzesi kurulur.

Muğla Doğa Tarihi Müzesi, bitki ve hayvan fosillerinin bulunmasıyla oluşturulur... Bu bölümde bir çok tarihi eserle karşılaşırsınız. Doğanın kanunu ölümün gerçekliğini yansıtır burada. Ve bu bölüm, günümüzden 9-5 milyon yıl öncesinde, burada yaşayan hayvanların barınabileceği ve beslenebileceği kadar büyük ormanların var olduğunu düşündürür.

Arkasından 12. Aralık.1995 yılında açılır Etnoğrafya Seksiyonu. Dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar açarken şöyle demiştir; “Muğlalılar çok derin kültür birikiminden yararlanarak ülkemizde birçok yeniliği ve akımı başlatan insanlardır. Çalışkanlıkları, kültürel birikimlerinin daha da gelişmesine neden olmuştur. Bu Kültür Merkezi’ni de bu anlayış içerisinde yaptık. Bu Kültür Merkezi’nde şimdi bir Etnoğrafya Seksiyonu açmak benim için büyük bir mutluluk.”

Etnoğrafya Seksiyonu’nda kendimizi birden geçmiş yıllarda uygarlıklar içerisinde yaşamış insanların dünyasında buluyoruz.

Bu dokumalar üzerinde kim bilir kimlerin emeği var? Bu gelin giysisini kim giyip de yeni hayatına başladı?

Bu mangal kimleri ısıttı? Bu eski sobayı kim vermişti? Soba çok güzel gözüküyor du, kimler yakmıştı? Etnoğrafya Seksiyonu’na kim hediye etmiş, bağışlamıştı? Hemen yeni zamana tanıklık edelim, Yerkesik doğumlu Hayriye Özsoy antika sobayı verdiğini söylemişti. Bunları düşünmeden gezemiyorsunuz bu heyecanlı bölümde, kendine özel kokusu ile.

Dışarıdaki doğanın olanca gücünde yağan yağmurun “sesi ve damlaları” Etnoğrafya Seksiyonu’nun camlarına vurmakta ve ıslatmaktaydı. Yağmur göz yaşı damlaları gibi camdan akmakta iken , gezintimiz rengarenk kitap kurdu öğrencilerimle göz yaşı şişelerinin bulunduğu bölüme doğru dalgalanıyor ve koşuyorduk.

Arkeoloji Salonu;

Muğla Müzesi’nde görev yapan arkeolog Ayşe Akman’ın eşliğinde gezilen bir bölüm bu. Ayşe Akman kurtarma kazılarında elde edilen bulgulardan oluşan bölümde öğrencilerimle mutlu ve heyecanlı bilgilerini paylaşıyor ve çeşitli eserlerin içinde, çeşitli sorularla karşılaşıyordu. Binlerce yıl öncesinde insanların kullandığı eşyalar ve yaşam biçimleri onları ilgilendiriyor ve heyecanlandırıyordu... Eserlerin arasında dolaşırken şaşkınlığımızı ve heyecanımızı gizleyemiyorduk.

Yatağan yöresinin antik kenti Stratonikeia’da bulunan eserlerde, vazolar, sikkeler, göz yaşı şişeleri, pişmiş topraktan yapılmış kaseler, kandiller, testiler, çeşitli süs eşyaları bu bölümü bezemiş duruyor, zamana tanıklık ediyordu. Binlerce yıl öncesinde insanlar göz yaşlarını bu şişelere akıtmışlar, zamana çıktığımız yolculukta tanıklık ettiğimiz yağmurun sesini ve yağmur damlalarını göz yaşı şişelerine akıtamıyorduk ama, gizemli eserlerin içinde heyecan dalgalarını bırakıyorduk...

Özel ışıklandırma yapılmış Gladyatör Salonuna geçildiğinde Yatağan’ın Stratonikeia kentinden çıkartılan mezar taşları mermer blokların üzerine yerleştirilmişti. Her eser için spot ışıklar düzenlenmiş. Gladyatör filminden bir sahneyi izleyip, dolaşırken , salonun ortasında arenada hayatını kaybeden bir gladyatör’ün iskeleti ile karşılaştık. İrkilen öğrencilerimin farkına vardığımda bir iskeletin ne anlama gelebileceğini düşündürüyordum. Mezar taşları üzerindeki çelenklerin ise zafer anlamına geldiğini öğreniyorduk...

Zamana, binlerce yıl öncesine yaptığımız yolculuktan, zaman tünelinden geçiyorduk. Hiç ayrılmayacaktık, saatlerce heyecan ve sorular birbirine karışmış Müzenin avlusunda gökyüzüne seslerini duyururcasına koşuyordu o çocuklar, güzelim çocuklar, geleceğe yelken açıyor, ışık saçıyordu...Mavilikleri gökyüzüne salmak istercesine koşuyorlardı.

Yağmur dinmeye yüz tutmuştu. Müzeler Haftası’nda Müze Müdürü Şevki Bardakçı ve çalışma arkadaşlarının hazırladığı ve 18 Mayıs’ta açılışını gerçekleştirdiği Müze konulu programda Muğla Üniversitesi’nin Resim bölümü öğrencilerinin hazırladığı tarihi eser çizgilerinin ve renklerinin yansıdığı Galeri Salonu’na geçtiğimizde heyecan kendini yine irkilişe bırakmış, kemiklerin ve kargaşanın yansıdığı çizgilerin içersinde kütüphanemin kitap kurdu öğrencileri “mutlu ve özgür” tarihe yolculuklarını tamamlayıp gün ışığına çıkmanın heyecanı içersinde koşuyorlardı...

Bense, iki gün öncesine dönmüş. Müzeler Haftası’nın açılışında Muğla Üniversitesi Tiyatro Topluluğunun Stratonikeia antik kentinin kuruluş öyküsünü anlattığı oyunla sergilenen programı düşünüyordum ...

Ayak izlerimizin bıraktığı mutlulukla, zamana yolculuktan yavaşça ve sessizce çıkıp geldik... Coğrafya müzesi olan “tarihimiz kültürümüz ve yaşadığımız beldemiz” Yerkesik’e...

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..