Muhteşem bir tatil, no çok uzaklarda

Sayın Okurlar,

Yaklaşık 7-8 sene boyunca, Türkiye'nin çeşitli yörelerinde rehberlik yaptım.
Rehberliğe ilk başladığım yıllar görevim apranti idi (rehber yardımcısı).Asıl amacım, İstanbul dışını da dolaşmaktı. Amacıma 2 yıllık apranti görevinden sonra nail oldum. Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç, Türkiye'nin her yerini dolaştım, her yörenin de kendine özgü yemeklerini tattım, geçim kaynaklarını gördüm, insanların şivelerini dinledim şaşkın gözlerle...

Ama bazı yerler vardır ki, insanı o an, bir yerlere götürür, mavi yolculuk sırasında kulağınıza gelen sade denizin sesi sessizliğinde..

O yer Fethiye Köyceğiz'e bağlı Ekinci Koyu...

Köyceğiz'i çoğu insan bilir.Gitmese de bilinir.Köyceğiz'den takribi 10 km daha güneye gittiğinizde karşınıza, o eşşiz kumsal-göknar-çam ormanı bütünleşmesi çıkar.Yüksek bloklu şehirlerde bulamadığınız, duyamadığınız ağustos böceklerinin sesi ve ağaçların yaydığı kokuyu tadarsınız.

Öylesine büyük ve büyüklüğüyle ters orantılı ıssızlığıyla sizleri daha da büyülüyor.

İnsanların az geldiği bir kumsalda, kirlenmemiş kumlar üzerine uzanıp, 10 metre yanıbaşınızda ki çam ağaçlarının kokusunu duyup, izlemek sanırım henüz gitme şerefine erişemediğim Bahamalar'da vardır.

Canım Türkiye'nin, Ekinci Koyu gibi, daha % yüzde olarak keşfedilmemiş o kadar cennet vari mekanları var ki, burnumuzun dibindekileri henüz gezmeden, yurtdışına çıkmış olmak için çıkmayı kınıyorum, İstanbul'da yaşayıp Dolmabahçe Sarayı'nı görmemiş insanları kınadığım gibi...

Saygılar, sevgiler...