Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '10

 
Kategori
İnançlar
 

Mum söndü dedikleri...

Mum söndü dedikleri...
 

Yüzüyle nur, sesiyle huzur veren Dede, odanın baş köşesine yerleştirilen minderlere bağdaş kurup oturmuştu, yanında aşık vardı, elinde sazıyla. Can'lar bir bir girdiler odaya, niyaz edip, Dede'nin duasını alarak yerlerine geçtiler. Üç nefes verdi aşık ilkin, Dede başladı sohbete... "Yolumuz aşk, özümüz sevgi, özümüz hoşgörü, özümüz muhabbet" dedi. Helallik istedi herkesten, Allah Eyvallah diyerek, bütün Can'lar helalleşti birbiriyle. "Aranızda dargın, kırgın, küskün olan var mı, içinde kini, öfkeyi, nefreti barındıran var mı" diye sordu."Varsa söyleyin canlar, af edileyelim, af edelim birbirimizi" dedi. Helalleşti canlar birbiriyle...

Dede, dar meydanında dara durup önce kendi özünü dara çekti…

<"hüüüü">dedi Dede "Erenler aşkına Hüüü" destur verdi... Allah, Hazreti Muhammet, Hazreti Ali aşkı için;

Cem başlamıştı.

Çerağ vakti geldi.

<çerağı ruşen,="" fahri="" dervişan,="" himmeti="" pirân,="" piri="" horasan,="" küşad-ı="" meydan,="" kuvve-i="" abdalan,="" kanun-u="" evliya,="" gerçek="" erenlerin="" demine="" hüü”.="" bunları="" da="" okuduktan="" sonra="" çerağcı:="" “allah,="" muhammet="" ya="" ali”="" diyerek="" çerağın="" sağına,="" soluna="" ve="" önüne="" üç="" defa="" niyaz="" eder,="" ayağa="" kalkar="" ve="" üç="" adım="" geri="" çekilir,="" meydanın="" orta="" yerinde="" dara="" durup="" şu="" duazı="" okur:="">

"Çün çerağ-ı Fahr uyandırdık Hûda'nın aşkına, Seyyide’l- Kevneyn Muhammed Mustafa'nın aşkına Hüüü...

Yüzyıllardır alevilerin sembolü olan mum yakılmıştı. Şimdi, ikrar verecekti Nezahat Teyze. Niyaz etti Dede'ye, dua etti Dede. Nezahat Teyze'nin eliyle, beliyle, diliyle yapmış olduğu bütün günahlar için af diledi Dede Allah'tan. Bundan sonra da işlemeyecekti o günahları, yalan söylemeyecek, haram yemeyecek, eline, beline, diline sahip olacak, eliyle koymadığını almayacak, gözüyle görmediğini söylemeyecekti. Söz veriyordu Nezahet Teyze, ikrar edecekti, bütün bunlara Allah şahitti, aksini yaparsa şirk koşmuş olacaktı Allah'a. Rehberi hazırladı onu, elinden tuttu girdikleri kapıyı üçer kez öperek girdiler içeriye, ahiret-dünya kardeşi olmuştu artık rehber onun için. Görkemli, ve kurallar bütünüyle devam eden ikrar töreninden sonra, artık gönlünü açmıştı Allah'a, bütünleşmişti Nezahat Teyze, Hak yolunda ince bir yol olan yola çıkmıştı. İkrar şerbeti içildi Dede'nin desturuyla. Nezahet Teyze hak yoluna çıkmıştı artık miraca çıkarak. Miracını kutladı canlar tek tek... Gece boyunca yüzlerce kez Allah adı zikredildi, Hazreti Muhammet ve Hazreti Ali'ye, gelmiş geçmiş bütün erenlere dualar edildi.

"Semah bir ibadettir, oyuncak değil" demişti ünlü bir alevi büyüğümüz yıllar evvel bana.

Destur verdi Dede, semaha hazırlandı canlar. Dört bacı dönecekti ilkin semahı, ayaklar yalın, huzura vardılar, niyaz edildi Dede'ye, dua edip destur verdi Dede. Ayaklar yalın, aşk ile dönmeye başlamıştı bacılar, huzur içinde dönülerek, Allah'a varmanın yollarından biriydi Semah. Müzik eşliğinde türküler söylenerek çıkıldı bu yola...Semah sonunda saf tuttular el ele, Dede'ye karşı, çıplak sağ ayak parmakları sol ayağın üzerinde, ardından niyaz ettiler tekrar, bitmişti ibadetleri."Semahınız aşk olsun bacılar" dedi Dede. Sırasıyla Allah huzuruna varmaya çalıştı canlar semah ve Dede'nin vasıtasıyla.Evet gerçektende semah bir ibadetti onlar için, oyuncak değil...

Değnekçi (Gözcü) geldi durdu niyaza, "Dedem" dedi, şimdi semah sırası sende. Bütün azametiyle kalktı Dede, müziğin ritmi ve canların coşkusuyla döndü semahı... Bu cemin bitişiydi, Dede'den sonra semah dönülmezdi...

Destur verdi dede, cem bitmiş, su içilebilirdi artık. Huzura vardı su getiren bacı, dua etti, izin istedi. Dualı suyun ikramından sonra tekrar huzurda durdu bacı, tekbir sesleriyle adım adım geri giderek, çıktı odadan saki. Herşey Allah için, duayla, niyazla, desturla yapılmıştı.

Cem, niyaz ve destur arasıydı.

Kimdi bu insanlar, neydi mum söndü, ne yapıyorlardı, amaçları neydi, neye ulaşmaya çalışıyorlardı...

Neden onların elinden su içilmezdi, neden onların pişirdiği yemek yenmezdi, neydi suçları, neydi günahları? Kız alınıp, kız verilmezdi onlara...

Sorguladım bütün bunları, acaba yıllardır gerçekten günahları mı alınmıştı bu Can'ların...

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..