Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Fütürist Ufuk Tarhan M-GEN.biz

http://blog.milliyet.com.tr/futurist

26 Kasım '09

 
Kategori
Futurizm
 

Münevver

Münevver
 

Başkasının canını alan, kendi canını da vermeli!


‘’Allah kimsenin başına vermesin!’’, ‘’evlerden, üstümüzden ırak ola’’ diye tahtalara vurarak çoluk-çocuk, yemekte, eş-dost ziyaretinde, otobüste, vapurda, işte … bol bol ve ürkütücü derecede soğukkanlı, polisiye roman yorumu yapar gibi konuştuğumuz hadisede yaşananlar, ‘’verilmesi düşünülen cezalar’’, ‘’saklayanların bulunaması’’ insanlık onurumu zedeliyor, vicdanımı delik deşik ediyor !

Daha iyi bir gelecek için, böyle olmamalı.

Hafızamız bu kadar çabuk unutmamalı, vicdanımız bu kadar çabuk ve böyle sonuçlarla asla rahatlamamalı!

‘’Kıskanıp, kendimi kaybettim, ondan öldürdüm’’ diyen başka gençler, çocuklar, yetişkinler olmamasını sağlamak için bunun ne kadar korkunç ve kabul edilemez, geri dönülemez bir durum olduğunun anlaşılmasını sağlayacak tepkiler vermeli, zeminler hazırlamalı, düzenlemeler üzerinde düşünmeli, buna odaklanmalıyız.

Bu tür konularda cesur olmalıyız! Daha farklı şeyler yapmalıyız!

Bir kaç gün-hafta içinde unutmamalıyız!

Bu durumlara alışırsak, çocuklarımızı, kitleleri alıştırırsak, İnsanlık suçlarını ‘’normalleştirirsek’’ gelecekteki başka cinayetleri, testerecileri engelleyemeyiz!

Sadece sonuçlara değil, nedenlere ve bir daha olmamasını sağlayacak önlemlere odaklanmalıyız.

Yanlış sorulara doğru yanıtlar aramak yerine Doğru sorular sormalıyız!

Yaşam ve ölüm, beyaz ve siyahtır. Arası yoktur!

Yaşam; doğan herkesin hakkıdır ve beyazdır.

Yaşamın sona ermesi, ölmek ise siyahtır! Artık burada ara renkler, gri tonları yoktur!Sadece siyah ve beyaz vardır ve ölüm son noktadır. Bu noktayı koymak, sebep ne olursa olsun bir insan öldürmek başka bir insanın hakkı değildir! Bir başkasını öldürmek, mutlak siyahtır. İnsan öldürmek! Kendini yaradan yerine koyup, bir insanın yaşama hakkına son vermektir.

Bir insanı, hele de keserek öldürmenin hiç bir hafifletici sebebi olamaz, olmamalı! İnsan canı alanlar, derhal canını aldığı insanın yanına gitmelidir. Kendi canını da başkasınınkini aldığı gibi vermelidir! İnsan öldürerek, başkasının hayatına nokta koyanlar kendini de noktalamalıdır.

Kaynaklarımızı, İletişim mecralarımızı; En ağır insanlık suçunun işlendiği durumda bile bunun islah edilebilir olduğunu düşünmek, insanların şu sebepten, bu gerekçe ile başına gelebilecek talihsizlikleriymiş gibi göstermek, ‘’Aynısını giymiş, zayıflamış, süzülmüş, sucuk yemiş, gazete okumak istemiş’’ diye acındırmaya, anlamaya, anlamlandırmaya çalışacak haberler yaymak yerine, daha yararlı, iyi insan olmayı öğreten iletişim, eğitim için kullanmalıyız. Polisiye olay çözme egzersizi yapar gibi ele almamalıyız!

Kısacası, idamı savunmuyor, daha da ileri giderek bu tür insanlık suçu işleyenlerin, gelişen teknoloji ve tıbbi malzemelerle kendi kendilerini öldürmelerini sağlayacak hukuki düzenlemelerin yapılmasını öneriyorum. Oluşmuş sorunu çözmek için, hapishaneleri, katilleri kollayan, üç kağıtçıları, düzenbazları, ahlaksızları çoğaltan, besleyen düzenekler yerine, en baştan sorun, suç olmamasını sağlayacak önlemlerin geliştirilmesini istiyorum. Birini öldüren, tıpkı öldürdüğü insan gibi kendi yaşamını da sonlandırmalıdır.

İnsanların bir şeyi yapıp, yapmamayı öğrenmesinin en inandırıcı yolu ‘sonucunu görmesidir’. Kendisinin de öleceği böyle bir sonucu gördükten sonra kız arkadaşıyla kavga eden gençlerin elini değil testereye uzatması, havaya dahi kaldırması mümkün olamaz! Münevver de bugün, o güzel gülümseyen yüzü ile annesinin kolunda bayram alışverişine çıkıyor olabilirdi… Pek çok, yok yere öldürülen masum insan gibi…

Cesur bir milletvekilinden öneri bekliyoruz…


Yazımı bitirirken, iyice unuttuğumuz ‘’İnsan Hakları Beyannamesini’’hatırlatıyorum; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 10 Aralık 1948'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Paris'te yapılan oturumunda kabul edilen 30 maddelik bildiridir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra devletlerin, bireylere tanınan hak ve özgürlükleri güvence altına almak niyetleri ile BM İnsan Hakları Komisyonu'nca hazırlanmıştır. Bildirinin imzalandığı 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.

Bildiride ana hatları ile şunlar kabul edilmiştir;

İnsan: Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler.

İnsan haklarının özellikleri: Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da her hangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin bu Bildiri'de açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Bundan başka, ister bağımsız ülke uyruğu olsun, isterse bağımlı, özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke uyruğu olsun, bir kişi hakkında, uyruğu bulunduğu devlet ya da ülkenin siyasal, adli ya da uluslararası durumu bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir(madde 2). Ayrıca bu haklar hiçbir şekilde başkalarına ya da kurumlara aktarılamaz.

İnsan Hakları: En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma; yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma; Barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma; evlenme, mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğü; din, vicdan düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin temellerini oluşturur.

Her şeye rağmen; Bayramınız kutlu olsun:)

 
Toplam blog
: 47
: 3437
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

Türkiye'nin ilk Fütürist şirketi M-GEN Gelecek Planlama Merkezi'nin kurucusuyum. Kurumsal, kişisel g..