Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '10

 
Kategori
Dünya
 

Müslüman’a tahammülsüzlük ya da İsviçre’deki minare referandumu

Müslüman’a tahammülsüzlük ya da İsviçre’deki minare referandumu
 

Minare referandumunda kullanılan bir afiş. (Dur - Evet)


Hatırlayacaksınız 2009 Aralık’ta İsviçre’de garip bir referanduma gidilmişti. Minare referandumu. Açayım: İsviçre’de mevcut minarelerin dışında yeni minare inşaını yasaklayacak ya da yürürlükteki yasa olduğu gibi kalacak anlamına gelecek bir halk oylaması.

[Dipnot-1: Almanya’da yaşadığım yıllardan hatırlıyorum. Almanya’daki toplu halde ibadet edilen yerlerin çoğu (cami denemez) fabrikadan “bozma”ydı. Minaresi de yoktu bu tip ibadet yerlerinin. O eski fabrikaların iç tasarımda
yapılan küçük değişikliklerle bir bölümü mescid, bir bölümü sohbet odası, bir bölümü küçük alışveriş merkezi, bir bölümü çay ocağı, bir bölümü de (lahmacun, pide vb.) yiyecek salonu olarak düzenlenmişti. Dahası bu tip ibadet yerlerinde cemaat mensubiyeti ön plandaydı. Yalnızca ibadet için gidenler Diyanet’in Camii’ni tercih ederken “cemaat” ruhuyla hareket edenler kendi anlayışıyla örtüşen “ibadet yerleri”nde buluşurdu. ]

Nasıl biliriz İsviçre’yi genel anlamda? Zengin, (kimine göre kara para aklama cenneti) kültür düzeyi yüksek, 8 milyona yaklaşık nüfusu olan, 42 bin kilometre kare büyüklüğünde, 26 kantondan (bölge gibi) meydana gelmiş bir Avrupa ülkesi. Özgürlükler ülkesi. Öyle zengindir ki “AB”ye girmeye bile “tenezzül etmemiştir.” 100 bin Türk (en alttakiler olarak) İsviçre’nin bir saat gibi işlemesine (düşük ücretlerle) büyük katkıda bulunur İsviçre’de. Türkler’le birlikte 400 bine yaklaşık Müslüman yaşar İsviçre’de.

Her şey bitmiş olmalı ki İsviçre halkının tek derdi 4 tane minare olmuş. İsviçre Halk Partisi’nin (60 bin resmi üyesi var) (Schweizerische Volkspartei –SVP) topladığı 100 bin imza sonucunda gidildi bu referanduma.

Sonuç ne oldu biliyor musunuz? O modern, o düşünce hürriyeti kalelerinden biri, o temel kişi hak ve hürriyetlerinin (güya) rahatça yaşandığı, din ve inanç hürriyetini anayasasında teminat altına almış İsviçre’de referanduma gidenlerin %57.5 ile yeni minarelere (dikkat buyurun cami değil, minare) “hayır” dedi. Türkçesi şu: Biz İsviçre halkı olarak İsviçre’de yeni minarelerin inşa edilmesini istemiyoruz. Bir de işin komik yönü var: Hayır oylarının yüksek çıktığı bazı yerlerde minare yok. Geleceği okuyarak tedbir alıyorlar yani (!)

[Dipnot-2: Minare tahammülsüzlüğü Avrupa’da ilk değil aslında. Yıllar önce Hollanda’nın bir şehrinde yapılan bir minarenin boyu (12 metre idi) kilise kulesinden uzun olduğu için kestirilerek kısaltılmıştı. ]

Referandum öncesinde minare karşıtlarının ( ne kadar komik bir ifade ama gerçek) propagandaları da akıllara zarar. Özellikle bir afiş utanç verici. Zeminde haç işaretli bir İsviçre bayrağı. Solda siyahlar içinde çarşaflı ve peçeli bir kadın. Altında da Stopp - Ja ( “Dur”a evet) yazıyor. Dahası da şu: Kampanya sırasında “minare karşıtları” bir de “minare vurma oyunu” geliştirilmişler. Oyunda yükselen minareler vuruluyor. Müezzin engelleniyor ki ezan okuyamasın. Eğer oyuncu acemi ise minareyi vuramıyor, müezzin ezanı okuyor, oyuncu da saf dışı kalıyor.

Sonuçlardan sonra internetteki yabancı gazete ve dergilerden tâkip edebildiğim kadarıyla diğer Avrupa ülkeleri yine “timsah gözyaşları” döküyordu karar karşısında. Gazetelerde, yok İsviçre sağa kaydı, yok minare yasağı dünyayı öfkelendirdi, yok karar Vatikan’ı da kaygılandırdı, yok dinlerin (elbette bu İslâmiyet’le sınırlı) hürriyet alanlarının daraltılıyor, gibisinden birçok başlık yer alıyordu.

Bunların içinde hem çok dürüst hem de bir o kadar talihsiz ve tehlikeli bir açıklama vardı. Açıklama sahibi CDU’lu (Hristiyan Demokrat Birlik) yakın geçmişte yapılan genel seçimlerde beşinci kere Federal Meclis’e seçilen Wolfgang Bosbach. Herzesi aşağı yukarı şöyle: “İsviçre’deki bu sonucun ciddiye alınması şart. Bu, Almanya’da da geniş çevrelerde var olan toplumun İslâmlaşma korkusudur.“ Dürüst, çünkü meselenin toplumun bilinçaltını doğru okuyor. Tehlikeli, çünkü bir milletvekili olmasına rağmen sorumsuz konuşuyor. Ayrıca ister istemez bu açıklama genelde Avrupa’da özelde Almanya’da yaşayan “Müslüman toplumu“nun ibadet alanlarındaki hareketlerine psikolojik bir baskı ve sınırlama da getiriyor.

Asıl mesele ve ortaya çıkan bu sonuç, aslında biraz (Irak’a, Afganistan’a, Pakistan’a şekil vermek için somut bir gerekçe ) bir Amerika tezgâhı olan 11 Eylül’ün sonrası özellikle toplumu içinde Müslüman kitlelerin yaşadığı ülkelerin insanlarının kafasında yeniden şekillendirdiği “Müslüman portresi.“ Daha doğrusu kafalarında zaten var olan “Müslüman portresi“nin yeni versiyonu. Toptancı bir mantıkla şekillenen nitelikleri de var bu portrenin: Köktendinci, terör üreten, uyum problemleri olan, gettolarda yaşayan... Sanki o toplumlarda yaşayan Müslümanlar’ın her biri (neredeyse) potansiyel bir Usame Bin Ladin.

Meseleye tarihî perpektifkten bakarsak Tâ İslâm Endülüs’ünden kalan bir islamofobi bu. “Haç“ın “hilâl“ korkusu. “Haç“ın hilâl“e tahammülsüzlüğü. Giyimiyle, kuşamıyla, ibadet alanlarıyla, dünyaya bakışıyla, ibadetiyle farklı
bir hayat süren Müslüman’a tahammülsüzlük. Wolfgang Bosbach’ın söylemek istediği de tam budur. Dikkat buyrun “İslâm korkusu“ demiyor, “İslâmlaşma korkusu“ tamlamasını kullanıyor. Türkçesi: Toplumumuz Müslümanlaştırma
tehlikesi ile karşı karşıya. Gayriciddi bir “korku.“ Çünkü böyle bir korku gerçek olmuş olsa Avrupa toplumlarında yaşayan Müslümanlar’ın bir büyük baskı gücü olması gerekir.

Bırakın büyük bir güç olmalarını Avrupa’daki “Müslümanlar, Filistin’in haklılığı“ bile anlatamıyorlar Avrupalı insanlara. Genel anlamda modern batının dünyada akan Müslüman kanı karşısındaki tepkisi, alaca karanlıklarda kilise önünde birkaç mum yakmak ve birkaç damla timsah gözyaşı dökmekten ibarettir.

Son söz: Yaşlı modern batı ve/veya Avrupa, bindiği dalı kesiyor. Çünkü isteseler de istemeseler de “üreme mantıkları“ bu şekilde kaldıkça gelecekte çok daha fazla Müslüman göreceklerdir ülkelerinde. Müslüman yüzdesi de
Müslümanlar’ın lehine artacaktır. O zamanda herhâlde “camiye hayır“ referandumuna giderler...

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..