Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '15

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Mutlu insanların yaptığı şeyler...

Mutlu insanların yaptığı şeyler...
 

Happy People


Antik Yunan’da “Eudomonia” olarak geçen, tarih buyunca filozofların üstünde kafa yordukları şu meşhur “MUTLULUK” denen şey...

Şu peşinde koşulan ama ulaşılamayan “felsefe taşı” misali o kalbin derinlerinde gizli hazine...

Herkes bilerek ya da bilmeyerek mutluluk peşinden koşuyor. Aristo’nun dediği gibi herkes kendisi için en iyi olanı kendisini mutlu etmek amacıyla yapıyor. Bazıları başarı diyor, bazıları ise tatmin; ama mutlu olma hissi sanki derinde yatan temel istek.

Bu temel istek doğum anıyla saf özünden kopan ruhun bir haykırışı sanki. Enkarne olan ruhun “kapalı şuur” ile doğduğu dünyada özlemle “hatırlamak istiyorum özümü yeniden” şeklinde bir ağıt yakışı...

Ama Kant’ın dediği gibi çevrede mutlu serseriler de olabiliyor.

Hadi gelin bugün biraz fikir jimnastiği yapalım ve mutlu insanlar neler yapar diye kalemi kağıtla buluşturalım... Bakalım gönlümüz elimize neler yazdıracak.

Mutlu insanlar...

Geçmişe takılmazlar, geleceğe bakarlar.

Soruna değil, çözüme odaklanırlar.

Hata ya da sorun yoktur onlar için, sadece deneyim vardır

Yaşanan her olayda bir anlam, amaç ve güzellik görürler

Her an 5N1K soruları sorarlar. Hatta kendilerini suçlayanlara bile. Çünkü gelişmek için anlamak ve öğrenmek isterler.

KABUL insanıdırlar; ama gerektiğinde idealler ve doğruluk, adalet için erdemlerle bir şövalye gibi müdahale etmeyi de bilirler.

Çevrelerindeki her olay, her insan, her şeyden onlara hayatın mesajlarını okur, sessizce kabul ederek aksiyona geçerler.

Keşke demezler, sadece feyz alıp aksiyona geçerler

Etki alanlarına odaklanır, bu alan dışında etkileyemedikleri şeyleri kabul ederler.

“Kim ne der, ne düşünür?” diye takılmazlar. Sadece kendileri olmakla meşgul olurlar.

Planlarını sanki zaman ellerinden kaçıyormuşcasına hayata geçirmek için aceleyle ve telaşla hayata koşturmazlar. Sabırla ve her gün küçük adımlarla ilerleyerek hayata izin verirler.

Eleştirmezler, geri bildirim verirler.

Eleştirilere ise sadece teşekkür ile cevap verir ve doğruları alıp kendilerini geliştirirler.

Geçmişten gelen korkunun pençesinden ve geleceğin bilinmezliğinden kaynaklanan kaygı ve endişe kıskacından muaf bir şekilde akılları özgürdür.

Yaptıkları ne ise o ana tam bir konsantrasyonla odaklanırlar ve o andan keyif alırlar. Bir akış hali içindedirler. O anın hakkını verirler. O mekanın hakkını verirler. Yanlarındaki kişinin hakkını verirler.

Şüphe tohumları yoktur akıllarında ve hayatın bildiği gibi akmasına imanla ve gönül gözüyle izin verirler.

İnsanların kendileri gibi olmalarına izin verirler.

Hayır demeyi bilirler. Bilinçsizce veya bencillikten gelen korumacı bir hayırdan öte bir şekilde, kendilerine uymayan şeylere veyahut bozucu girdilere verilen bir hayır cevabıdır bu. Ama bunu öyle güzel, şık ve asilce yaparlar ki, mesajı alan bile şaşırır.

Hayat sarkacı her daim aktif ve iş başındayken başlarına gelen zor ve olumsuz durumları metanetle karşılar, düşseler bile ellerinde toprakla kalkarlar.

Korkularının üstesinden cesaretle gelmeyi ve hayallerine, hedeflerine ulaşmayı bilirler.

Lügatlarında inkar yoktur

Kendi iç engel, ve kısıtlamalarının bilincindedirler ve kendilerini geliştirmek için bir çocuğum merakı ile çalışırlar

Hata yapsalar bile pişmanlık duymazlar. Feyz alıp bir dahaki sefere yapmazlar

Kötüleme, aleyhte konuşma, kıskanma, yargılama, kıyaslama, dedikodu, nefret gibi zehirli duyguları yoktur

Bahane ve şikayet üretmezler. Sadece merakla yaşadıklarından ders alıp, yollarında daha güçlü ilerlerler.

Dogma, taassub, batıl ve boş inanç gibi obsesif hal ve zihinsel durumları yoktur. Akılları hürdür ve farklılıklar içindeki zenginlikleri hayatın çeşitliliği olarak kabul ederler.

Kendi bildiklerinin doğru olduğunu iddia etmezler ve her an öğrenmek aşkıyla yanıp tutuşurlar. Yeri geldiğinde kulvar değiştirmeye hazırdırlar

Yapamadıkları şeylerden vazgeçebilirler.

Egolarını öldürmemiş ama müttefik etmişlerdir. Yani sağlıklı bir ego haliyle  egolarını terbiye etmişlerdir.

Kimseyi yargılamaz, suçlamaz ve kınamazlar. Herkesin bildiği ve olduğu gibi olmasına ve yaşamasına izin verirler. Özgürlükleri teşvik ederler tabii ki sınırlarını bilerek

Hadlerini bilirler.

İnsanların ne yaptıklarıyla meşgul olup, kıyaslamazlar. Sadece kendileri olmakla meşguldürler.

Bir hayat amaçları vardır ve bunun için her sabah saat 5’te kalıp uyanabilirler.

Bağımlı değil bağlıdırlar. Ama araba, ev vs gibi putları yoktur.

Hayata tepki değil karşılık verirler

İncinmez ve incitmezler

Cüz’i iradelerinden gelen seçim haklarının farkındadırlar ve seçimlerinin sorumluluğunu alırlar.

Onay peşinde koşmaz ve kendilerini ispat için kıvranmazlar. Hal ve ürettikleriyle konuşurlar.

İnsanların onları sömürmesine imkan tanımazlar

Sadece doğru olanı yaparlar...gereğinde kaybetseler bile.

Tutku ve coşkuyla hayatı yaşar, ilham verirler. Zaten bu tür insanları enerjilerinden anlarsınız.

Merak duyguları had safhadadır.

Kendilerini severler ama narsist değillerdir.

Adil, arif ve zarif olmak için çabalarlar.

Kibir ile “ben bilirim” veya “ben yaptım” demezler.

Kapıları her yardım isteyene açıktır ve hizmet ederler

Evet dostlar. Saatlerce yazabiliriz, ancak şimdilik bu kadar.

Allah hepimize bu yazılanları hal etmeyi nasip etsin.

Sevgiler,

Kenan

 

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..